Namık Açıkgöz


Afganistan Bizim Neyimiz Olur veya Göçmenler Kim?

Afganistan Bizim Neyimiz Olur veya Göçmenler Kim?


Ortalama herkesin aşağı yukarı bir harita bilgisi olmalıdır; ama entelektüellerin coğrafya felsefesi olmalıdır. Haritası ve harita felsefesi olmayan aydınların ürettiği fikirler, aynı zaman da o haritanın tarihinden de habersizdir. 

Afganistan’da yaşananlar için hızla politika üretmemiz gerekirken “kısır muhalefet”imiz, “Afganistan’da ne işimiz var? Askerimiz Afganistan’dan çekilsin.” cümlesine sığındılar. Türk solunun bu sorularını anlarım; çünkü Türk solu maalesef 1919 önceki dönemi hafızasından sildi. “Amerika’nın orada ne işi var?” diye sormayan Türk solu, askerimizin Suriye ve Afganistan’da ne işinin olduğunu soruyor. Hadi Türk solunu anlarım ama tarihçi Meral hanıma ne oluyor? “Asker Afganistan’dan çekilmelidir” sözünü söylemeyecek insanların başında tarihçiler gelir. Çünkü tarihçiler bilir ki Gaznelileri Babürlüler, İlhanlılar, Harezmşahlar ve Çağatay devletleri bu topraklarda kurulmuştur. Herat, Kandehar, Bedahşan gibi Afganistan şehirleri, Ankara, İstanbul, Bursa, Edirne, Konya, Erzurun, Trabzon, Antalya gibi şehirlerden çok daha önce Türk şehri idiler.Devlet adamı ve şair Hüseyin Baykara’nın başşehri Herat idi. O Herat’taAli Şir Nevayî ve Molla cami gibi şahsiyetler yetişti… O Herat’ta Bihzad ve Aka Mirek gibi minyatür sanatçıları yetişti. Prof. Dr. Mustafa İsen’in dediği gibi Türk rönesansının merkezi olan o coğrafya, yapay sınırlarla bizden kopmuştur ama ruh ve kültür bağımız o topraklarla birlikten atar hâlâ…

17. yüzyıl şairi Nailî, gitmek için Kandehar’ı seçer:

Ederse kand-i lebin hâtır-ı mezâka hutûr

Diyâr-ı Mısr’a değil, Kandehar’a dek gideriz

(Sevgilinin dudağının tadının verdiği zevk aklımıza düşerse, çok şeker yetiştirilen Mısır’a değil en güzel şeker kamışlarının yetiştiği Kandehar’a dek gideriz)

Afganistan’ı yok saymak, Ali Şir Nevayî’yi, Hüseyin Baykara’yı, Molla Câmî’yi, Bihzad’ı ve Aka Mirek’i yok saymaktır. Doç. Dr. Ayhan Pala’nın isabetli bir şekilde ifade ettiği üzere biz Birinci Dünya Savaşı’nda sadece toprak kaybetmedik; toprak kaybetmekten daha fecisi hafızamızı kaybettik.

İnanın Afganistan’da yaşananlar kadar, bizim siyasetçilerimizin bu konudaki cehaletleri beni kahrediyor. Sırf iç politikada iktidarı köşeye sıkıştırmak için Afganistan trajedisini cahilce yorumlamak, Türkiye’m için endişelendiriyor beni.

Sadece Afganistan olayları ve Afganistan göçmenleri değil Suriye göçmenleri konusunda da hafıza kaybı yaşayan bir milletiz.

Yukarıda izah ettik… Afganistan’dan gelenler, bizim kadim topraklarımızdan gelen soydaşlarımız ve dindaşlarımız. Suriye’den gelenler Misak-ı Millî sınırlarından gelenlerdir; yani 1923’e kadar onlarla aynı ülkenin insanlarıydık. Demek ki, Allah korusun Hatay, Adana, Gaziantep elimizden çıkmış olsa ve bir süre sonra müdahale etsek “Oralarda ne işimiz var?” denecek.

Nâilî Kandehar’a gidiyordu. Kilisli âşık sevgilisine küstüğü zaman Haleb’e gitmektedir:
Yoğurt koydum dolaba

Bugün başım kalaba

Yarim küsmüş gidiyor

Yıkılası Haleb’e

Gelen göçmenler, bize uzak insanlar değil. Hoş, bizim yüce gönüllülüğümüz uzak-yakın ayrımı yapmaz. 1492’de İspanyol Yahudilerini bağrına basan bu millet, şimdi niye aynı âlî-cenaplığı yapmasın? Hani Yunus’un dediği “Yetmiş iki milleti bir” görüyorduk? Hani Mevlânâ’nın dediği gibi “Ne olursan ol, gel!...” diyorduk… Bunlar sadece gönle hoş gelen şiirler olarak mı kalacaktı? Hayat pratiğinde yer yok mu bu görüşlere?

Etnolojik asimilasyonla tehdit ediliyormuşuz!...

Bu millet Asya’nın göbeğinden Balkanlara ulaşıncaya kadar pek çok milletle karışmış ama dominant özelliğinden dolayı Türklüğünü asla kaybetmemiştir; şimdi gelenler de Türklüğü bozamaz, demografik dengeyi bozamaz.

ABD İŞİN NERESİNDE?

Dikkat ederseniz yaşanan göçler, ABD’nin parmak soktuğu coğrafyadan gerçekleşiyor. Yani ABD, göçlerin yolunu açıyor ve teşvik ediyor. Göçmenlere karşı toplumun kışkırtılmasında da ABD’nin eli vardır.

Türkiye’deki ilk göçmen karşıtı eylemi hatırlayın… 2012 yılında Hatay’da gerçekleşen eylemde başı Perinçekçiler çekiyordu; CHP de ona takılmıştı… MHP  de aynı kervana katılmıştı. Şu anda İYİ Parti’de siyaset yapanlar, hâlâ aynı karşıtlığı sürdürüyor. Belki MHP’lilerden de karşı olanlar vardır da ortaklık gereği yüksek sesle konuşmuyordur.

ABD, Türkiye’de yeni bir gerilim ve çatışma alanı yaratmak için Suriyeli ve Afganistanlıları Türkiye’ye yönlendiriyor; öbür taraftan da bunlara muhalif bir kitle yaratılmasına ortam hazırlıyor ve olan gerilimi görünce elini ovuşturuyor.  Göçmen muhalifi her söz ABD’nin hoşuna gidiyor; çünkü gerilimin kıvılcımı o karşı çıkışta yatıyor. Hatta ABD benim bu yazımdan bile hoşlanıyor; çünkü nihayetinden benim yazım da gerilimi arttıran bir yazı.

Aman dikkat edelim!... Çelişkili düşüncelerimiz olsun ama çatışma çıkaracak üslubumuz ve tavrımız olmasın!... Çelişki ve çatışma, 15 Temmuz’da kardeş kavgası çıkarmayı başaramayan ABD’nin ağzının suyunu akıtır.

Aman dikkat!...