Canboray Soykan


Amerikan Ekspresi: İlk İzlenimleriyle Biden Yönetimi ve Afganistan -3-

Amerikan Ekspresi: İlk İzlenimleriyle Biden Yönetimi ve Afganistan -3-


E haydi o zaman !

İlk İzlenimleriyle Biden Yönetimi ve Afganistandeğerlendirmesinin ilk parçasında 2020 yarışının kısa bir özetine göz atmıştık. Ardından Joe Biden’ın kolay bir mevsimde başkan olmadığını vurgulamıştık. İkinci parçasında Joe Biden’ın, Donald Trump’ı yenecek başkan adayı olarak kendisini nasıl benimsettiğinden, ekibinden ve döneminin ilk hadiselerinden konuşmuştuk. Bu parçada da üç erkin Demokrat kontrolde olduğu günlerde federal hükümetin neden tıkanma eşiğinde olduğuna ve Afganistan’a ABD iç politikası zemininden değineceğiz. E haydi o zaman !

 

Kongrede cılız fark

2020 Seçimlerinin oldukça yakın geçtiğini ve Demokratların çok cılız bir farkla kontrolü ele geçirdiğini zaten bu parçaya kadar okuyarak geldiyseniz, bileceksiniz. İşte tam bu noktada ‘cılız’ sıfatını kullanmamıza sebebiyet veren detay ABD kongresindeki işleyiş. ABD Temsilciler Meclisi içinde çoğunluk için 218 sandalye, ABD Senatosu içinde çoğunluk için 51 sandalye gerekiyor. Temsilciler Meclisi’nde Demokratlar 220; Senatoda da 50 sandalye kazanabildiler. Senatoda 50-50 dağılımın çıkması durumunda eşitliği bozan oyu Başkan Yardımcısının vermesiyle ancak Demokratlar çoğunluğa erişebildi.

 

Topal ördekliğin ucuna gelmek

Temsilciler Meclisinde de Nancy Pelosi 7 ilerici kanat temsilciyle anlaşmaya varamadan Meclis Başkanı seçilemeyecek konuma geldi ve bir anlaşma yaparak son kez Meclis Başkanı seçildi. Haliyle Biden Yönetimi kongrede çok hassas dengeleri gözetmek durumunda kalacak bir pozisyonda bulundu. ABD’de yasa tasarısının hayat bulması için iki yasama organından da geçmesi gerekiyor. Geçici Federal Bütçe dışındaki kanunların Senatoda tartışmaya açılabilmesi için de 100 senatörden 60 tanesinin buna onay vermesi gerekiyor. Peki bu neden Biden Yönetimini topal ördek olmanın ucuna getiriyor ?

 

İşi zorlaştıran iki kanat

Anlayacağınız üzere Biden Yönetimi, bir tasarıyı senatoya sunmak ve senatodan geçirmek için 10 cumhuriyetçi senatörün oluruna mecburen ihtiyaç duyuyor. Fakat esasen mesele 10 cumhuriyetçi senatörün desteğini almakla da bitmiyor. Demokrat Parti grubu içerisinde farklı kanatlarda bulunan etkili isimler mevcut. İki partili sistemin doğası olarak partiler için farklı gruplar, farklı fraksiyonlar pek tabii görülüyor ve esasında bu farklı fraksiyonları da yasa tasarıları etrafında uzlaştırarak bir fikir birliği sağlayabilmek gerekiyor. Bu koordinasyonun sağlanabilmesi hususunda işi zorlaştıran iki damar, iki kanat var.

 

 

 

Merkez Kanat vs İlerici Kanat

Efendim nedir bu iki kanat ? Özellikle cumhuriyetçilerin görüşlerine görece daha yakın hatta biraz da muhafazakar sayılabilecek bir merkez kanat ve devletin daha etkin rol oynaması gerektiğini savunan demokratik sosyalist olarak kendilerini tanımlayan ilerici kanat. Merkez kanadın öne çıkan isimleri Joe Manchin, Kyrsten Sinema, JonTester; ilerici kanadın öne çıkan isimleri BernieSanders, Elizabeth Warren ve AOC. Bu iki kanat arasında uzlaşmanın fevkalade zor sağlanması nedeniyle Biden Yönetimi halen bütçe ve altyapı yasalarını geçirebilmiş değil. Ancak Geçici Bütçe kongreden geçirilebildi.

 

Hayli dar bir çıkmaz

Bütçenin hazırlanması sürecinde dahi 50 senatör bulunması noktasında derin bir kriz yaşanıyor, geçici bütçe şayet geçtiğimiz hafta Senatodan geçmeseydi; federal hükümet kapanabilirdi. Uzlaşılamayan hususlar nedir peki ? Merkez kanat demokratları Senatoda Biden Yönetiminin bütçe tasarısındaki sosyal harcamaları haddinden fazla buluyor ve bu harcamaların düşürülmesini istiyor ama altyapıya dair teklifini ufak bir iki rötuşla onaylıyor. Buna karşı da Temsilciler Meclisinde de ilerici kanat demokratları geniş sosyal yardımları öngören bütçe teklifinin Senatodan geçmemesi durumunda önlerine gelen altyapı teklifine onay vermeyeceklerini söylüyor. Bu durum Joe Biden’ın en büyük iki vaadini gerçekleştirmesine engel oluyor. Hayli dar bir çıkmaz.

Biden Yönetimi ve Afganistan

Biden Yönetimi şimdi çeşitli temaslarla parti içinde ve dışında orta yolu bulmaya, en kritik yasa tasarılarını geçirmeye çalışıyor. Her geçen gün aleyhine işliyor, Demokratların 2022 ve 2024 şanslarını düşürüyor. Ve keşke 2022, 2024 şanslarını düşüren tek koca sorun bu olsaydı ama değil.

Şimdi gelelim fasulyenin papazın pirinci tükürdüğü yere,

Bu zamana kadarki meseleler Joe Biden’ın başkanlığına dair ve Biden Yönetimine dair bazı izlenimler oluştursa da olsa da tek başlarına derin bir kriz ya da büyük bir sorun habercisi değildi. Zira toplum tarafından öyle büyük tepkilere sebebiyet vermediği gibi, zamanla da çözülebilecek ve etkileri geride bırakılabilecek hususlar olarak görülüyordu ya da en azından algı öyle yönetilebiliyordu. Fakat öyle bir an geldi ki Joe Biden ve Biden Yönetimi ciddi bir sınavla karşı karşıya kaldı. Bu sınavın adı hiç şüphesiz Afganistan…

Joe Biden ve Biden Yönetimi bu sınavda ne yaptı, hangi sonuçlarla karşı karşıya kalıyor ?

Evvela ifade etmek isterim ki ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi hadisesi tamamıyla Joe Biden’ın ve Biden Yönetiminin eseri değil. Bu bilgi kirliliğine çok denk geliyorum ve Afganistan’daki tüm gelişmelerin yükü Joe Biden’ayıkılıveriliyor. Hayır efendim, Afganistan’dan çekilme vaadi topluma yüksek sesle ilk defa 2015 senesinde o zaman 2016 seçimlerine hazırlanmakta olan Donald Trump tarafından verildi.

Donald Trump, Demokratları bitmeyen savaşların sorumlusu olmakla suçladı ve ABD’nin kendisini öncelemesi gerektiğini vurgulayarak dünyada bir barış iklimine önayak etmesi gerektiğinden bahsetti. ABD’nin gücünü topla tüfekle değil de ekonomik atılımlarla, diplomatik gelişmelerle gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Bu söylem başta garipsense de daha sonra iki büyük partinin tabanından da destek gördü.

 

Bu öyle bir çıkıştı ki Hillary Clinton, diplomasinin eski patronu olmasına rağmen karşısında nasıl bir söylem geliştireceği noktasında epey zorlanmıştı ve bu konuda net bir tavır koymakta gecikmişti. Dolayısıyla ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi aslında 2016 seçimlerine giderken dahi konuşulan bir konuydu. Joe Biden ya da Biden Yönetiminin şurada 6-7 ay içinde masaya yatırarak aldığı bir karar değildi.

Donald Trump 4 senelik görev süresi içine Afganistan’dan çekilme kararını sığdıramasa da, Suriye’den çekilme kararını sığdırabilmişti. Ve bu çekilme ABD içinde tepkiyle karşılanmıştı. Bunun sebebi bunun bir anda gerçekleşmiş olmasıydı, kamuoyunda ve kongrede uzun uzun tartışılmadan Trump’ın talimatları çerçevesinde bir anda gerçekleşmiş olmasıydı. Joe Biden, 2020 kampanya çalışmaları esnasında bu duruma atıfta bulunarak ABD’nin zavallı bir duruma düştüğünü açıkça söylemişti.

Ayrıca bu gibi hususlarda özellikle de kriz yönetiminde ekibiyle, tecrübesiyle, öngörüsüyle birlikte diplomasiyi ve dış politikayı iyi bilen bir başkanın eksikliğinin ABD’ye kan kaybettirdiğini de üzerine basa basa vurgulamıştı Joe Biden. Kendisinin bunu yapabilecek kişi olduğunu söylerken, Bin Ladin’i katleden ekibin önemli bir mensubu olduğu noktasına dikkat çekmeden de geçmiyordu.

Kriz yönetebilecek, deneyimli, aklı başında bir başkan ihtiyacının hem COVID-19’la mücadelede hem de ABD’nin ileride karşılaşabileceği her türlü gelişmede hayati olduğunu vurguluyordu Joe Biden. Pek tabii COVID-19’la mücadeledeki başarısızlığı yüzünden freni patlamış kamyon gibi sarsılan Donald Trump karşısında çizdiği bu imajın etkili olduğunu söylemek yanlış olmayacak diye düşünüyorum. Uncle Joe, bu imajı çizmeyi başarmıştı.

Başardı başarmasına ama karşılaştığı ilk krizde, senelerce verdiği mücadele neticesinde çizmeyi başardığı imajı şu anda feci şekilde çizdirmekte Joe Biden. Esasında şunu vurgulamakta fayda var; Donald Trump ofisten ayrılırken Joe Biden’a epey çıkmaz bıraktı. Joe Biden hem partisinin içindeki çeşitli grupları kendi liderliğinde buluşturmak durumundaydı, hem Donald Trump’ı eleştirdiği kimi hususlarda aslında işin içinden çıkmak için ona benzer adımları atmak durumundaydı hem de bunları toplumu ikna ederek yapmalıydı.

Afganistan konusu zannımca bu çıkmazlardan bir tanesi. Neden ? Joe Biden, Afganistan’da kalma konusunda bir irade ortaya koysa hem partisinin ilerici kanadından hem Cumhuriyetçilerden hem halen çok büyük destek gören Donald Trump’tan hem de toplumdan büyük tepki görecekti. Kan kokusu peşinde olma yaftasıyla karşı karşıya kalacaktı. Dolayısıyla öyle ya da böyle çıkmak zorundaydı. Ayrıca bu ABD ekonomisine de yük oluyordu ve artık Afganistan’dan büyük dertler vardı; Çin gibi.

Öte yandan Donald Trump’ın 2.dönemi için sözünü verdiği ve Taliban’la anlaşmasını yaptığı plana tamamen uysa Donald Trump’a yaptığı eleştirilerin yersizliği yüzünden topa tutulacaktı. Kısacası Joe Biden, Afganistan konusunda hiç de küçümsenmeyecek çetrefilli bir ahvalle karşı karşıya kaldı. Dolayısıyla Joe Biden ve Biden Yönetimi için bunun kolay bir sınav olduğunu söylemek de insafsızca bir değerlendirme yapmaktan öteye geçmeyecek. Geçmeyecek ama Joe Biden tam da bu anlarda işi çözebilecek, ABD’yi pembeliklere taşıyabilecek isim olduğunu vurgulayarak kampanya yaptı.

Joe Biden durdu, durdu, Donald Trump’ın Taliban’la yaptığı anlaşmayı da askıya aldı. Bu kararın ardından herkes Biden Yönetimi tarafından yeni bir plan ya da yeni bir doktrin ortaya koyulup koyulmayacağı konusunda meraktaydı. Çünkü ilga edilen bir planın yerine yeni bir strateji oluşturulmalı, bu strateji tüm dengeler gözetilerek diplomasi zemininde hassasiyetle uygulanmalıydı. ABD Halkı da, dünya kamuoyu da Joe Biden ve Biden Yönetiminden bu yeni yol haritasını işitmeyi beklerken Joe Biden’ın kampanya dönemindeki vaatlerine hiç de uyuşmayacak bir karar ilan ediliverdi.

Joe Biden’ın talimatıyla ABD apar topar Afganistan’dan çekilmeye karar verdi. Bu karar öylesine keskince verildi ki ABD Afgan Büyükelçiliği reaksiyon veremedi, oradaki güçler nasıl çekileceği noktasında bir karambole sürüklendi, havaalanında yaşanan o görüntüler ABD için can sıkıcı yorumlamaları beraberinde getirdi. Bu karar dünyada getirdiğinden çok ABD’de ses getirdi.

İşte bu kaosla birlikte zaten iç politikada tıkanma noktasına gelmiş sistemle birlikte Joe Biden ilk defa görev onayında %50’nin çok altına indi ve bu kadar kısa süre içinde kamuoyu anketlerinde görev onayı %50’nin altına düşen bir başkan oldu.

Sorun Afganistan’dan çıkış değildi, bu zaten gerçekleşecekti ama Joe Biden’ın bu adımda uyguladığı yöntem kesinlikle oluşturduğu imaja uymadı ve Donald Trump’a yönelttiği tek adamlık eleştirileriyle feci bir oksimoron yarattı.

Joe Biden için vaziyet talihsiz görünüyor, talihsiz görünüyor.

  1. Biden Yönetimi ne yapmalı ?
  2. Donald Trump de facto ana muhalefet lideri mi ?
  3. 2022 ve 2024 İçin ilk göstergeler neyi işaret ediyor ?
  4. Cumhuriyetçi Parti nereye gidiyor ?
  5. Trump 2024’ü ciddiye almalı mıyız ?

İlk İzlenimleriyle Biden Yönetimi ve Afganistan dizisinin dördüncü ve son yazısında bu sorulara kafa yoracağız.

Amerikan Ekspresi’ni bekleyiniz.

İçinizi yeşerten bir şiiri okuyarak, bir sokak köpeğinin yanağını okşayarak bekleyiniz lütfen…