Dün, Bugün, evvelki gün, ondan önceki gün, geçen hafta, geçen ay, bu yıl,50 yıldır kaç şehit, kaç gazi, kaç vatandaş, kaç erkek, kadın, bebek, yaşlı? Biliyor muyuz, unuttuk mu?
Ekonomimiz derin bir girdapta, üretemiyoruz, çılgınca tüketiyoruz, farkında değil miyiz?
unutmaktan umursamazlıktan ne zaman vazgeçeceğiz?
Bu savaşı, en utanmaz, en adi bir savaş türü olan terörizmi kullanarak kim başlattı? Binlerce sivili kim katletti? Bu katiller sürüsüne mazeret bulma çalışmaları neden devam eder? Tehdit unsurunun, politik savaşta dile getirip açıkladığı “Demokratik Özerklik” projesi, KCK ve örgütün kontrolündeki belediyeler üzerinden en geniş ve etkili bir biçimde uygulanmaktadır. Etkiyi ve tepkiyi yurt geneline yayabilmek için bir yandan terör saldırıları yoğunlaştırılırken, diğer yandan sokak gösterileriyle, kitlesel eylemlerle yoğun bir çaba sarf ettikleri görülmüş ve yaşanmıştır.
Problemin mahiyetini bilerek görmezlikten gelerek , Tehdit unsuru güdümündeki, bir siyasi partinin sözde milletvekilleri mensupları ve Belediye Başkanları hakkında ki soruşturmalara, güvenlik güçlerinin operasyonlarına karşı çıkanlar, Devletin tüm güvenlik güçlerinin itibarını sarsmak için psikolojik kampanya yürütenler derin bir aymazlık içinde, bilerek Tehdit unsurunun hedefine yürümesini kolaylaştırıyorlar.
Siyasi partiler sivil toplum örgütleri, nihayet bu vatan, bu bayrak benim diyen her fert, bu dezenformasyon çabalarının etkisinden kurtularak doğru, gerçekçi ve etkili bir tavrı ortaya koymak zorundadırlar. Türkiye, vatanı ve milletiyle demokrasi ve barış gibi kulağa hoş gelen kavramlar maske yapılarak, uyuşturularak önce ayrıştırılmak, etnik bir mozaik olduğumuza inandırılmak, ardından bölünmek isteniyor. Türk milletinin tarihî, sosyolojik ve politik bir gerçek olduğunu görmezlikten gelerek :
. Etnik bir unsur konumuna indirmeye çalışanlar, ırkçı, ayrılıkçı Kürtçülük hareketinin uşaklığını yapıyorlar. Tehdit unsuru, PKK üzerinden hedeflerine bir taraftan terör yöntemiyle; vatan toprağını ve Türk milletini bölmeye çalışıyorlar. ulaşmaya çalışıyorlar.
. Diğer taraftan; Din ayrımı ve dinimiz içinde mezhep ayrılıkları ve aynı mezhep içinde oluşturulan tarikatlar vasıtasıyla Türk Milletini özünden uzaklaştırarak ümmet bilinci yerleştirme maskesi ile inanç ortamında da ayrıca bölmenin zeminini hazırlıyorlar.
.Hace Ahmet Yesevi, Mevlana, Tunus Emre, Hacı Bayram Veli, Ahi Evran, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal, Oğuz ''METE'' Han, Bilge Kağan, Alparslan, Osman Gazi, Yıldırım, Fatih, Yavuz, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, ayrıştırılarak, dönüştürülerek, unutturulmaya çalışılıyor.
. Osmanlı Türk İmparatorluğunun çöküşünü hazırlayanlar, Türk İstiklal Harbine karşı çıkanlar öne çıkartılıyor. Adlarına vakıflar kuruluyor, camiler yapılıyor, törenler düzenleniyor.
. Birileri toplumu sivil itaatsizliğe çağırıyor.
.. Birileri devletin belkemiği; görevleri, hiyerarşisi yasalarla belirlenmiş bürokrasiyi yozlaştırma peşinde.
Her fert, aileme, milletime, devletime karşı sorumluluklarımı ne ölçüde yerine getiriyorum sorusunu kendine sormalı ve öz eleştirisini yapmalıdır.
Devlete vergi vermemek, vergi kaçırmak, SSK pirimini ödememek, borcunu ödememek, günü kurtarmak, dedikodu, fitne, israf girdabında yaşamak bize göre olmamalıdır.
Örf, adet ve geleneklerimiz den kopmamak, bizi biz yapan Milli ve Manevi değerlerimizi yaşayarak yaşatmak borcumuzdur.
Doğrudan Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğünün ve milli varlığımızın tehdit altında bulunduğu bu ortamda, siyasî görüş ayrılıkları bir tarafa bırakılmalı, şer güçlere karşı ortak bir “millî cephe” kurulmalıdır.
Yüreğim yanıyor; Yüce ve Aziz Türk Milleti, Türk Bilge Kağanın sözünü hatırla. EY TÜRK, TİTRE KENDİNE DÖN
