Mürsel Gündoğdu


BİZ DE KAYGILIYIZ

BİZ DE KAYGILIYIZ


Dünyanın gündeminde bu gün; 
Ne cayır cayır yürekleri yanan Musul ahalisi ne soykırıma tabi tutulan Kerkük?ün yetim çocukları ne bombaların nereden geleceğini hesap etmekten aklı şaşan mazlum insanların ahvali ne ülkelerinden kaçarken derin sularda Azrail?in pençesinden medet uman biçarelerin dramı ne topyekün yerle bir edilen bir kadim medeniyet havzasının akibeti ve ne de bu yangının zifir külünden nasıl bir talan haritası ortaya çıkacağı mevzuu var.
Gündem, ülkemizdeki insan haklarına dair uygulamalara kilitlenmiş durumda.


Şaka gibi ama şaka değil. Bütün dünya bize tepki vermek için sıraya geçmiş hatta ayaklanmış durumda. 
Birleşmiş milletler uyarı üstüne uyarı yapıyor. Avrupa Birliği apar topar toplantı kararı alıyor, Amerika, okyanus ötesinden ?endişeliyiz? diye açıklamalarda bulunuyor, Belçika işi biraz daha ileri götürüp bizi kınıyor, Almanya, her zaman olduğu gibi bizden yana derin bir endişe içinde ve hukuk dışılığımıza vurgu yapıyor, Barzani talimatlar yağdırıyor ve diğerleri?


Dinimize söven bari Müselman olaydı.
Kendi halklarının huzurlu geleceğini düşünerek petrol kuyularına leş kargaları gibi çöreklenen, İsrail?in güvenliği ve vaat edildiğine inanılan toprakların selameti adına yüz binlerce insanı gözünü kırpmadan öldüren bu riyakâr ulusların, insan hakları için ayağa kalkması görünüşte dünyanın geleceği adına oldukça umut vericidir. Ancak bu çok yüzlü devletlerin ne zaman ayağa kalkacağı ne zaman suspus olacağı pek belli olmadığından bu umut bir türlü içimizi ferahlatmıyor, yüreklerimizin tellerine huzur meltemi olarak dokunmuyor.


Çünkü bu ulusların ipiyle kuyuya inilmiyor. Zira onlar güçlü ve sinsi, desiseci ve çok yüzlüler. Hani Fuzuli bir beytinde kendini şöyle tasvir eder ya; 
Dost bi-perva felek bi-rahm devran bi-sükun
Derd çok hem-derd yok düşman kavi tali? zebun
(Dost umursamaz, felek acımasız, dünya karışık. Dert çok, dert ortağı yok, düşman güçlü talihim ise aciz). İşte bizim hal-i pür melalimiz?


Ziya Paşa?nın deyimiyle; ?Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde? demekten kendimizi alamıyoruz maalesef.
Sömürgeci ulusların terör örgütleri imal etmek suretiyle ölüm tarlası haline dönüştürdükleri mazlum bir coğrafyada, yüz binlerce insanın ölümü ve milyonlarca insanın ölümcül şartlarda kadın, yaşlı, bebek demeden mülteci durumuna düşürülmesi sürecinde asla gündeme getirmedikleri bir konu olan insan haklarından bu günlerde ülkemiz nezdinde bahsetmeleri oldukça gülünçtür, ikiyüzlülüğün açık bir ispatıdır.


O yüzden bu çok yüzlü ulusların ülkemizdeki yargı sürecine dair uygulamalardan dolayı ?kaygılıyız? açıklamaları komik bir durumdan öte geçmiyor. Eğer ısrarla bir kaygıdan bahsedilecek olursa bizler, onların ülkemize yönelik bu ve benzer tutumlarından daha çok kaygı içindeyiz. Şöyle ki;
Madem bizimle çok yakından ilgileniyor ve bizi önemsiyorsunuz. 15 Temmuzda meclisimiz bombalandı. Halkımızın üstüne ölüm yağdırıldı. Darbe girişimine maruz kaldık. Sizin bilginiz dâhilinde olduğu için midir bilinmez, hiç kaygılanmadınız. Nasıl olur diye ayağa fırlamadınız. Toplantı üstüne toplantı yapmadınız. Geçmiş olsun bile demediniz. Terörü öven, bulaşan ve yataklık yapan herkes şimdilerde sizin ülkelerinize sığınıyor. O hainleri neden koruyor, kolluyorsunuz? Biz de bu durumdan çok kaygılıyız, bilesiniz.


Mecliste dokunulmazlıklar kaldırılıp hakkında fezleke düzenlenen milletvekilleri hukukun gereği olarak ifade verirken sizin canciğer kuzu sarmalarınız ulu orta yargıya meydan okudular. Bugün ayağa kalkmasını biliyorsunuz da o gün ağzınızı açıp bu hukuk tanımazlığa dair bir çift kelam etmediniz. Şimdi hukukun gereği yapılırken birden bire ortaya çıkıp kaygılıyız demeniz bizi de çok kaygılandırıyor, bilesiniz.
Şehirlerimizin sokaklarında halka hizmet etmesi gereken araçlarla hendekler kazıp barikatlar kurarak iç savaş hazırlığı yapan, sivil halkın içinde tonlarca bomba patlatıp çoluk çocuk demeden öldüren, güvenlik güçlerimizi kalleşçe ve sinsice şehit eden sadık eşkıyalarınıza bayramlık ağzınızı açıp bir çift kelam edemediniz. Şimdi hukukun bunların hesabını sormak için harekete geçtiği anda ortaya çıkıp kaygılıyız demenizden biz de çok kaygılıyız, bilesiniz.


Kendi yumurtanızı pişirmek için Ortadoğu?yu ateşe vermenizden, ardı arkası kesilmeyen sömürgeciliğinizden, riyakârlığınızdan, dost görünüp düşman himaye etmelerinizden, insanlığı felaketin eşiğine getiren açgözlülüğünüzden ve kendi halkınızdan başkasının mutluluğunu dikkate almayan bencil medeniyetinizden biz de kaygılıyız hatta endişeliyiz, bilesiniz vesselam.