Yusuf Ziya Özcan


Eğitim Sistemimizin Acil Sorunları ve Çözüm Önerileri – 2

Eğitim Sistemimizin Acil Sorunları ve Çözüm Önerileri – 2


2. Sınavsız Ortaöğretime Geçiş

Bu başlık altındaki sorunlar şöyle sıralanabilir. Eğitim okul merkezli değil sınav merkezli hale gelmiştir. Bu haliyle eğitim sistemi öğrencilerin yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesini ve yeteneklerinin geliştirilmesini engellemektedir.

Sınavlar öğrencileri sıralamakta ama gerçek potansiyellerini ortaya çıkaramamaktadır. Öğrenciler muhakeme ve eleştirme yetilerini kaybetmektedirler.

Puana dayalı yerleştirmeyle akademik başarısı yüksek öğrencileri bir araya getirilmekte ve bu okullar nitelikli/başarılı okul kabul edilmektedir. Okullar arası farklılaşma yaratmaktadır.

Başarılı öğrencilerin belirli okullarda yoğunlaşması nedeniyle karma eğitim ve arkadaştan öğrenme şansı ortadan kalkmaktadır.

Öğrenciler ve aileleri için strese neden olmaktadır.

Sınavla öğrenci alan okul sayısı %8-10 da kalmasına rağmen öğrencilerin %90’nı sınava girmektedir.

Ortaöğretimden liseye geçiş sınav sistemi sık sık ve aniden değiştirilmektedir.

Hemen herkesin hem fikir olduğu bu sorunlar nasıl çözülür?

1. Akademik başarısı yüksek öğrencileri bir arada toplayarak okullar arası başarı farkını tetikleyen nitelikli okul oluşturma tutarsızlığından vaz geçilecektir.

2. Sınavla öğrenci alan okullara yerleştirilen öğrenci sayısı %5’i geçmeyecektir.

3. Bugün %15 öğrenciyi sınavla yerleştirmek için ortaokuldan mezun olan öğrencilerin %85’i sınava girmektedir. Sınava girecek öğrenci sayısını sınırlayıcı önlemler alınacaktır. %5’lik yerleştirme için en fazla %30 öğrencinin sınava girmelidir. %30’luk sınava girecek öğrenciler belirlenirken her ortaokula 8. sınıf öğrencilerinin %30’u kadar kontenjan ayrılmalıdır. Bu, yetersiz okullarda eğitim gören öğrenciler için pozitif ayrımcılık sağlayacaktır. Her ortaokulun sınava girebilecek ilk %30’a giren öğrencilerinin belirlenmesinde öğrencilerin 5, 6, 7 ve 8. sınıf ağırlıklı not ortalaması esas alınacaktır.

4. %5’lik sınavla öğrenci alan okulların dışındaki okullarda okul çeşitliliğinden kaçınılmalı, meslek lisesi dışındaki okullar Anadolu Lisesi adıyla eğitim yapmalıdır.

5. Sınavsız yerleşen öğrenciler, evine en yakın okula yerleştirilecektir. Burada velilerin ciddi bir şekilde bilgilendirilmesi gerekmektedir.

6. Başarılı öğrencilerin Anadolu Liseleri dışında meslek liselerine yönlendirilmesi önemlidir. Bu nedenle meslek lisesi öğrencilerine alanları ile ilgili tercih yaptıklarında yüksekokullar için %50, fakülteler için %10 kontenjan ayrılmalıdır.

7. Meslek liseleri ve İHL dışındaki meslek liseleri akademik eğitim veren okullara dönüştürülmeli; okul çeşitliliği azaltılmalı, aynı eğitimi veren okullardaki Meslek Lisesi-Anadolu Meslek Lisesi- Teknik Meslek Lisesi ayırımı ortadan kaldırılmalı veya en fazla ikiye indirilmelidir.

3. Eğitimde Kalite ve Farklılıkları

Kalite ile ilgili ilk akla gelenler maddeler halinde şöyle sıralanabilir:

Okullaşma oranları artmış, okulların fiziki ve teknolojik altyapılarında önemli gelişmeler görülmüş, öğretmen başına düşen öğrenci oranları ve şube/sınıf başına düşen öğrenci oranları ise azalmıştır. Ancak aynı gelişme kalitede sağlanamamıştır.

Ulusal kademeler arası geçiş sınavları (ortaöğretime (LGS) ve yükseköğretime geçiş) (YKS) ve başarı değerlendirme çalışmaları ile uluslararası öğrenci başarı değerlendirme çalışmalarının (PISA ve TIMSS) sonuçları eğitim sistemindeki kalite sorununu açık bir şekilde göstermektedir.

Bölgeler ve okullar arası öğrenci başarıları aşırı derecede farklılaşmaktadır. Örnek: fen liseleri öğrencileri ile çok programlı ve mesleki ve teknik Anadolu liseleri öğrencileri arasında 5-6 öğrenim yılı kadar fark vardır.

Öğrenciler eksikliklerini telafi etmeden, yetersiz olduğu birçok derse rağmen bir üst sınıfa geçmektedir. (Altın Kural)

Yeteri kadar nitelikli öğretmen bulunmamaktadır. Öğretmen adaylarının alan bilgi düzeyleri oldukça düşüktür. Örneğin 2017-ÖABT’de matematik öğretmenliği ve fen bilimleri öğretmenliği alanlarında öğretmen adayları 50 soruda 12 net yapmışlardır.

Millî Eğitim Bakanlığının aday öğretmenlerden beklentisi ise oldukça düşüktür. KPSS’de taban puan olarak 50 puan yeterlidir.

OECD ülkelerindeki meslektaşlarına göre daha düşük oranda hizmet içi eğitimlere katılmaktadırlar.

Türkiye’de ilk atama sürecinde öğretmenler öncelikli olarak dezavantajlı bölgelere atanmaktadırlar. Tecrübeli öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde çalışması çok önemlidir.

Eğitim Fakülteleri: Sadece 12 üniversitedeki akademik birimlerde lisans programları akreditasyonu tamamlanmıştır.

Yukarıda verilen sorunlar nasıl çözülebilir?

1. Bütün öğretmenlerimizin konularında yüksek lisans sahibi olacaklardır. Yeni atanacak öğretmenler yüksek lisanslı olacak, eskiden atanmışlar da yüksek lisans için teşvik edilecektir.

2. Mevcut öğretmenleri YL yapmaya teşvik etmek için yüksek lisansı olan yeni atanmış öğretmenlerle mevcut öğretmenlerden yüksek lisans yapanlara 3600 ek gösterge, olmayanlara 3200 ek gösterge uygulanması başlatılmalıdır. Bu teşvik süreci hızlandıracaktır.

3. Tecrübeli öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde çalışması çeşitli teşviklerle sağlanacaktır.

4. Eğitim Fakültelerindeki müfredatı daha çok uygulama olacak şekilde hemen güncellemek ve akreditasyonlarını hızlandırmak gerekmektedir.

5. Öncelikle LGS kaldırılacak, geçiş sınav merkezli değil okul merkezli olacaktır.

-Devamı Gelecek-