Haşim Akten


Bir İntihar ve ‘Yeter Artık’

Bir İntihar ve ‘Yeter Artık’


Dün 19 yaşındaki Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın intiharı ile sarsıldık. “19 yaşımı böyle hayal etmemiştim” diyerek kaldığı cemaat evinde bunalım geçirdiğini, ailesinin baskı addedilecek isteği ile gittiğini, müslüman olmadığını ve bunu ailesinden sakladığını anlatmış videosunda. Ailesi kimseden şikayetçi olmayacakmış. 25 yıldır hizmet ettiği cemaate zarar gelmemesi için tabi.

Bu kaçıncı Allah aşkına! Sizler Allah’ı mı yoksa cemaatinizi mi seviyorsunuz. Müslümanlar sessiz kalıyor diyorlar. Hayır, 35 yıldır İslam’ı tebliğ eden bir müslüman olarak itiraz ediyorum. Tabii ki bu ülkede yaşayan birisi olarak çok yanlışlıklara şahit oldum. Hatta bir cemaat tarafından cemaatten ayrıldığım için malıma mülküme el konulmaya kalkıldı. Hatta ve hatta benim büyüklere şeyhlere karşı çıktığım için trafik kazasında paramparça olup çocuklarımın da onlara kalacağını bile söylediler. Çocuklarıma kadar el koymaya kalktılar.

Yeter artık! Bu kaçıncı olay? Bu kaçıncı taciz? Bu kaçıncı cinayet?

Allah aşkına gencecik öğrencileri yurtlarınıza veya evlerinize alıp “Seni burada yatırıyor ve besliyoruz” baskısıyla derslerinize girmeyi mecbur bırakıp gençliklerini yaşamalarına sınırlar getiriyorsunuz. Dersler verin ama Allah aşkına o gence baskı yaparak değil kendinizi, davanızı sevdirerek verin. Bırakın kendi isteği ile gelsin. Gelmiyorsa suçu o gençte değil kendinizde arayın. Sizler gençlerin ahiretlerini kurtarmıyorsunuz. Tam aksine ahiretlerini yakıyorsunuz.

Yeter artık! O yurtlarda, evlerde görevlendirdiğiniz abiler, ablalar veya neyse neden insanların hallerinden anlamayan cahillerden seçiliyor. Mutfağa aldığınız bir görevli öğrenciyi “Deccalı öldürdüm” diyerek cinayet işliyor. Vakfınıza atadığınız, kursunuza tayin ettiğiniz rehber küçücük çocukları nasıl taciz edebiliyor? Hiç mi tedbiriniz yok. Hani sizler güzel müslümanlardınız!... Bu mu müslümanlık? Çocuklarımızı bırakın kendileri nasıl bir hayat yaşamak istiyorlarsa öyle yaşasınlar. Eğer yanlışı seçecek olurlarsa onlara doğruyu kendinizi sevdirerek, inancımızı sevdirerek gösterin.

Fetö meselesinde acı gerçeği hâlâ göremediniz mi?

Yeter artık! Eğer böyle devam ederseniz toplumun kitleler halinde dinden uzaklaşmasına vesile olacaksınız. Dini kabul etmeyenleri, çağdışı diyenleri haklı çıkarırcasına bu hataları yapmaya devam ediyorsunuz. Sorarım sizlere %99 u müslüman bu ülkede acaba oranımız kaça düştü? Farkında mısınız?

Hepsi böyle değil diyenlere hak veriyorum ama bir şartla. Bu yapılanlara sessiz kalırlarsa onlar da bu suça ortak olmuş olurlar. Neden sessiz kaldıklarını da anlamıyorum. 19 yaşındaki müslüman bir ailenin çocuğu olan bu gencin “Ben müslüman değilim” sözünden hiç mi rahatsız değilsiniz? Hiç mi sorumluluk duymuyorsunuz? Ateist olduğu için intihar etti diyemezsiniz. 19 yaşındaki bir genç elinizde, 24 saat yanınızda, ateist olduğunu anlamadınız mı?Hiç mi bir şey anlatamadınız. Anlatamadıysanız niye varsınız? Binlerce genci yetiştirdi onları görmüyor musun derseniz derim ki; ölüm örtüsü hepsinin üzerini kapatıyor göremiyorum. Ona intiharın yanlışlığını anlatamamış olmamız zaafiyet değil mi? Ateistler intihar ediyor diyerek ateist gençleri suçlayarak terk mi edelim? Neden ateist oluyorlar? Sebebi sadece ateizmin propagandasını yapanlar olarak görüp kendimizde hiç mi hata aramayacağız?

19 yaşındaki Enes Kara’nın geçirdiği bunalımı göremediniz mi? Neden onun derdini tespit edip yardımcı olmadınız? O evleri neden kurdunuz? Mevlânâ’nın namaz için dediği gibi “Horozlar gibi yatıp yatıp kalkmaları için mi?” Sizler kalıptan çıkmış, hiç günah işlemeyen robot bir insanlık mı arıyorsunuz?

Küçük çocukların Kur’an kurslarında veya vakıf evlerinde yatılı kalmalarına bir son verin. Kurslarınızın, yurtlarınızın tuvaletler hariç her yerine kameralar koyun. Ama en önemlisi bu çocuklarla ilgilenecek görevlilerin seçimine kıstaslar getirin. Eşkıya ruhu taşıyanları değil evliya ruhu taşıyanları seçin. Nefsi emmareden kurtulamamış tacizcilere aranızda nasıl yer verebiliyorsunuz. Cemaatiniz sayısını çoğalttıkları için mi? Bırakın sayınız az olsun ama öz olsun. Her yerde böyle kötü niyetli insanlar olabilir derseniz. Derim ki sizde olamaz. Çünkü toplum siz de olmayacağına inanıyor veya inanmak istiyor. Ya da bize her şeyde güvenmeyin diye açıklama yapın da herkes de ona göre davransın. Ama ne olursa olsun artık eğitimlerinizi yatılı olmaktan çıkarın. Üniversite gençleri için yaptığınız yurt ve ev çalışmalarınız için takdir bekliyor olabilirsiniz. Siz takdiri insanlardan mı bekliyorsunuz yoksa Allah’tan mı?

Yeter artık! Gençliğimizde “Ey Türk titre ve kendine dön” sloganımız vardı. Ey müslümanlar titreyin ve kendinize dönün. İmam Hatiplerde bile namaz kılanların oranı %5 in altına düşmüş. Bu önemli soruyu hepimizin sorması lazım. NEDEN?

1988 yılında müslümanların “Birlik” panelleri yapmış, tüm cemaatleri gezerek beraber olmalıyız mesajları vermiştim. Bu çalışmamı sürdürmüş, Altınoluk Dergisi’nin Cağaloğlundaki yerinde onbeşin üzerinde cemaatle bir araya gelmiştik. Bir araya gelelim sözüne karşı çıkmışlardı. “Bir araya gelirsek düşmanı uyandırırız” demişlerdi. Hani Allah’ın rahmeti BİRLİK üzerineydi? Bu nasıl bir anlayıştı? O gün toplantıyı terk etmiş ve kapıdan çıkarken “Siz havassınız bense avamdanım. Eğer bir araya gelmezseniz yarın huzuru mahşerde hepinizin yakasına yapışacağım” demiştim. Gözyaşı Dergisini çıkarırken röportaj yaptığımız ve Mamakta kader birliği yaptığımız Seyit Ahmet Arvasi hoca bana demişti ki; “Haşim sen çok iyi niyetlisin ama bunlar asla bir araya gelmez.” Eğer o zaman bir araya gelmiş olsaydık ülkemizde tacizci sahte şeyhler türeyemeyecekti. Fakat şimdilerde taşıdıkları zihniyeti düzeltmedikçe bir araya gelmelerinin de bir anlamı kalmadığına inanıyorum.

Şimdi bu sözümü tekrar ediyorum. Kendisine dini bir misyon çizmiş olan bu cemaatler bir araya gelerek bu konuyu tartışmalı ve nerede bir hata olursa karşısında olacaklarını ve adli makamları harekete geçireceklerini ilan etmeliler. Yoksa gelecek nesillerimize yazık olacak.

Yeter artık! Nil’in kıyısında bir kuzuyu kurt kapsa Allah hesabını Ömer’den sorar düsturuna ne oldu? 19 yaşındaki bir kuzu gitti hesabını kim verecek? Bir kişi bunalım geçirerek intihar ettiyse yaptığımız tüm iyi faaliyetleri durduralım mı diyorsanız, evet durdurun bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir çünkü.

BİZ SUÇLUYUZ!

Kendimi dışlamıyorum. Bizler maalesef çocuklarımıza örnek alınacak güzel müslümanlar olamadık. Ben hiç olmazsa yapılan yanlışlıklara itiraz ederek tavrımı koymak istiyorum. Bana bu yazımdan dolayı kızacak olanlar da benden uzak dursunlar. Benim anladığım din sevgi dinidir. Zorlama dini değil. Allah bile zorla dikte ettirilen imanı kabul etmiyor. Allah’ın sevgi ile istediği bir imanı siz nasıl olur da zorlama ile kabul ettirmeye çalışırsınız.

Yeter artık! Ailelere seslenmek istiyorum. Evlatlarınızı şartlara bağlı olarak kabul edeceklerini söyleyenlere teslim etmeyin. Sevginin, muhabbetin olmadığı yerlere terk etmeyin. Şu an çocuğunuz bir cemaat evinde ise ona sorun eğer istemiyorsa onu oradan hemen alın. İntihar etmesinden veya dinden çıkmasından daha iyidir. Çocuğunuza namazı sevdiremediniz diye başkalarına ona zorla namaz kıldırmalarına izin vermeyin. Allah’a kulluk bir sevgi işidir. O yüzden Allah kalbimizi istiyor. Sadece dudaklarımızın kıpırdamasını kabul etmiyor. İlla ki kalbiniz diyor. Çocuklarınızı zorla İmam Hatiplere vermeyin. Zorla Kur’an Kursuna göndermeyin. Zorla filan cemaatin yurduna veya evine yerleştirmeyin. Daha doğrusu çocuklarınızın kendi fikirleri olmasının önünü açın ve destekleyin.

Çağrımı yineliyorum. Ey davamız adına çok ümitler beslediğimiz cemaatler! Birleşin ve tüm bu yanlışlıklara karşı tavır alın. Tabi önce kendi içinizdeki yanlışlıkları düzeltin. İslam’ı dar kalıplara sokarak cemaatinizi güçlendirmeyi bırakın. İslam hür insanların dinidir.

Toplum yoruldu. Bu yanlışlıklara karşı bir tavır görmek istiyor. Basılı ve görsel medyada kendini  İslam’ın tarafında gösteren yazarlar, yorumcular sesinizi yükseltin. Bu acı verici yaranın üstünü örtmeye çalışmayın. Cemaatlerin en üst yöneticilerine sesleniyorum. Bir olay daha olmadan bir araya gelerek bir toplantı yapın ve yapılan hataların tekrarlanmaması için gayret gösterin. Yarından tezi yok gazetelere boy boy ilanlar verin, tel’in edin. Savcılıklara suç duyurusunda bulunun.

35 yıldır sahnelerde ve radyoda tebliği yapan birisi olarak gençlere dinden konuşmaya neredeyse çekinir hale geldim. Beni de o sapıklardan birisi zannederler mi diye!.. Çok üzülüyorum. 35 senedir Mevlânâ’nın aşk hikâyesini anlattım. Beni horladınız, bana yasaklar getirdiniz. Hiç umurumda olmadı. Yoluma devam ettim. Ama bu son olanlar ve bugün öğrendiğim 19 yaşındaki Enes Kara artık benim umurumda. O yaşlarda çocuklarım var çünkü.

Yeter artık dini zorluklar dini olmaktan kurtarın. Gençlere yaşama sevinci veren bir anlayışa ne zaman döneceksiniz?

Gençler sizlere sesleniyorum. Sessiz çığlığımı duyun. Sorgulamaktan çekinmeyin. Sorgularsanız bu dini daha iyi anlayacaksınız. Buna engel olanlardan uzaklaşın ki Allah’a yıkınlığa erebilesiniz. Büyük Peygamber İbrahim aleyhisselam bile sorguladı. “Allah’ım biz öldükten sonra nasıl dirileceğiz?” diye sordu. Sorun ki imanınız kuvvetlensin. Bilin ki bu yüce din bu yanlışlıkları yapanların değil Allah’ın dinidir.

Sessiz bir çığlık atıyorum.

“BU YÜCE DİNİ, SİZİN GİBİLERE YEDİRMEYECEĞİZ”

Vesselam.