Mehmet Anıl Korkmaz


Komşumuz Aç iken Tok Yatıyor muyuz?

Komşumuz Aç iken Tok Yatıyor muyuz?


Ekonomik kriz içindeki memleketimin insanına odaklanmışken başımı kaldırıp da hiç komşuma bakmaz olduğumu fark ettim dün. Felsefe yapmadan konuya gireceğim. Arkadaşlar İdlib’te bir insanlık dramı yaşanıyor. İdlib’in neresi olduğunu bilmeyenlerimiz olabilir, açıklayayım.

İdlib senin kapı komşun arkadaşım. İdlib ile sen aynı sokağı paylaşıyorsun. İdlib ile sen aynı mahallenin iki hanesisiniz.

Kara kış bastırdı. Ekonomik kriz insanları çok zor durumda bıraktı. Bu zorluk bir kuvvet doğuracakken maalesef ‘her koyun kendi bacağından asılır’ düşüncesini hâkim kıldı.

Şimdi diyeceksiniz ki ‘yahu kardeş sen önce memleketinin fakir fukarasına odaklan, sana mı kaldı İdlib?’ Evet, arkadaşım İdlib bana kaldı. Bu memleketin başında bir devlet mekanizması var. Devletin –doğru kullandığı sürece- müthiş kaynakları var. Peki ya Suriye? Suriye sınırları içinde her bir noktaya mukayyet olabilen bir devlet mekanizması yok. Hele ki İdlib’te ise kukla örgütler üzerinden yürütülen gayri nizami harp yüzünden halk açlıkla, soğukla ve can güvenliğiyle sınanıyor.

‘Silahlı kuvvetlerimiz gitsin orayı bize bağlasın’ demeyeceğim. ‘Silahsız kuvvetimiz yani milletimiz neler gönderebiliyorsa göndersin’ diyeceğim.

***

Yahu ne zamandır düşünüyordum kış saati uygulamasının kaldırılmasının tasarruf ettirmesi nasıl oluyor diye. Hâlbuki sabah kalkınca hava zifiri karanlık olduğu için açtığımız ışık bir buçuk saat açık kalıyor. Ben asla tasarruf edemiyorum. Düşün düşün en sonunda buldum. Tasarrufu hükümet ve enerji dağıtım şirketleri yapıyor. Biz hep yetkililerin ‘tasarruf ediyoruz’ sözünü yanlış anlamışız. Adamlar doğru söylüyor, sen o lambayı yaktıkça onların kasasını harika dolduruyorsun. Bu ‘harika’ kelimesi önümüzdeki aylarda daha bir anlam kazanacak.

Elektrik faturaları konusunda kendimize de kızmalıyız. Tutturduk ‘TRT payı kaldırılsın’ diye. Meğer TRT payı bir baraj vazifesi görüp bir şeyleri engelliyormuş. Bakın bir kaldırıldı yüzde yüzü aşan rakamlarla karşılaştık.

***

İyi ki fedakâr bir yönetici sınıfımız var. Eğer onlar fedakârlık göstermeseydi bu faturalar nice olurdu?

Bir Dolar 18 buçuk lirayı geçtiğinde akaryakıt fiyatları tavan yapmıştı. “Dedim olabilir.” Dolar düşünce akaryakıt fiyatlarının düşeceğini düşünen ben ve benim gibiler fena yanıldı. “Dedim ne oluyor?”

İki yıllık doktor sayımıza bir bakayım dedim. Sayılarımız iki yıldır aynı. Mezun sayımıza bakayım dedim yaklaşık 15 bin civarında tıp fakültesi mezunu var. Çalışan doktor sayımız aynı; mezun sayımız 15 bin ise bu 15 bin doktor nerede? Fıkra kadar komik; hayat kadar gerçek, gerçeklerin çoğu gibi acı…