Haşim Akten


Kaybolmayan Ümit

Kaybolmayan Ümit


Oyalanmak için haberleri açtım. Haberlerden dinlediğim vahim olaylar karşısında o gün uyuyamadım. Bir TV kanalında kadına şiddet konusundaki anket açıklıyorlardı. Türkiye’de her gün ortalama beş kadının erkekler tarafından öldürüldüğü belirtildi. 2018’de 440 kadının, 2019 Temmuz ayında ise en az 31 kadının katledildiği vurgulanarak, kadın cinayetlerinin 2002-2009 arasında yüzde bin 400 arttığı kaydedildi. Yine kadınların yüzde 61’inin eşleri ya da eski eşlerinin şiddetine maruz kaldığı, şiddet uygulayan erkeklerin ise yüzde 91’ini eş, baba, kardeş gibi yakınların oluşturduğu vurgulandı.

Ne oluyordu? Savaşta mıyız? Sevgili’nin hayatı geldi aklıma. 20 Nisan 571 / 8 Haziran 632. 61 yıllık ömründe 54 savaş olmuştur. Bunlara gazve ve seriyye adları verilmiştir. Sevgili bunlardan sadece 27’sine katılmış. Bu gazvelerde toplam sadece 450 kişi ölmüştür. Bunlardan 150-200’ü müslüman, 250-300’ü ise müşriklerdendir. Hazreti Peygamber elinden ise sadece bir kişi ölmüştür. O da Mekke’de müşriklerin müslümanlara işkence yaptıkları yıllarda bir müşrik “Seni ben öldüreceğim” deyince Hazreti Peygamber de ona “Bakarsın seni ben öldürürüm” demişti. O müşrikler Peygamberimizin her sözünün doğru çıktığını ve asla yalan söylemediğini bildiklerinden o müşrik Mekke sokaklarında “Muhammed beni öldürecek” diye korkuyla dolaşırdı. Efendimiz’in katıldığı o gazvede o müşrik de vardı. Hazreti Peygamber elindeki oku atınca ok o müşrike isabet eder ama hafif yaralanmıştır. Müşrikler kendisine “bu hafif yara seni öldürmez” deseler de adam korkunun da etkisiyle ölür. Allah Habibinin sözünü yere düşürmemişti. Hepsi bu.  Bu gazve ve seriyyelerin kimi bir saat, kimi birkaç saat, kimi bir gün, kimi birkaç gün sürmüş. 61 yıllık hayatının sadece iki ayını savaşlarda geçirmiş. Geri kalan ömrünü sosyal bir hayatın içinde insanların mutluluğuna ve huzuruna adamıştı.

Şimdilerde bizler sanki Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem tüm hayatını savaşlarda geçirmiş gibi, sanki din sadece savaştan ibaretmiş gibi algıladık. Tabi bu algılamada selefi akımların ülkemizdeki etkisi çok büyük olmuştur. Ve bu bakış açısı ile şiddete meyilli bir toplum haline geldik. Mevlânâ’lar, Yunus’lar Hazreti Peygamberin 61 yıllık hayatının tamamını özümseyerek sevgi ile yaşamayı ve yaşatmayı seçmişlerdi.

Şiddete meyilli bir hayata döndük. İki ayı herşeyin önüne geçirir hale geldik. Kin ve nefret sarmalında karanlığa gömüldük. Birbirimizle konuşamaz hale geldik.

Bize ne oluyordu? O’nun ümmeti olduğunu iddia eden bir toplumda neden kan gövdeyi götürüyordu? 

Medine’de mescidin önünde otururlarken bir cenaze geçiyormuş. Sevgili cenazeyi görünce ayağa kalkmış. Yanındaki sahabeler “O cenaze bir yahudiye ait” dediklerinde, “O da bir insan” diye cevap vererek cenaze geçinceye kadar ayakta beklemiş.

Bir gün sahabeler bir adama “İçki haram oldu hâlâ bırakamadın. Sana lanet olsun” diyerek lanet okurlarken oradan geçmekte olan Sevgili “O’na lanet okumayın. Ben biliyorum ki o Allah ve Resülünü sever” demişti.

İşte bu yüzden ümidimi hiç kaybetmedim ve kaybetmeyeceğim.