Kerime Yıldız


İLKER BAŞBUĞ?UN ?DEVLET ADAMI? ANLAYIŞI

İLKER BAŞBUĞ?UN ?DEVLET ADAMI? ANLAYIŞI


İlker Başbuğ, 3 Kasım?da TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu?nda konuştu. Bu konuşmasından 6 gün sonra basında bir haber çıktı.

?İlker Başbuğ, Komisyon?da soğuk rüzgârlar estirdi.? Haberin ayrıntısında Başbuğ?un toplantıya damga vurduğu, 20 dakika kuralını aşarak 2 saat konuştuğu ve milletvekillerinin soluksuz dinlediği yer alıyor.

Devamı daha da ilginç.

Başbuğ, ?Toplantı vaktinde başlamazsa çeker giderim.? demiş. Bu şartla gitmiş. Aman küsmesin diye toplantı tam vaktinde başlatılmış.

Dahası var. Başbuğ, Komisyon?a şöyle bir uyarıda bulunmuş:

?Her zaman partiler üstü bir durumda olmaya özen gösterdim. ?Partilerüstü? demek, devlet adamlığı demek. Lütfen, soruları yöneltirken benim partiler üstü durumda olduğumu ve devlet adamı niteliğine sâhip olduğumu unutmayın.?

Başbuğ?un Komisyon?a karşı üslûbunun, altı gün sonra, bu şekilde servis edilmesi çok garibime gitti. Zannımca,  birileri, Başbuğ?u unutturmak istemiyor.

Merak bu ya bugüne kadar Komisyon?a konuşan eski genelkurmay başkanları ve şu an görevde olan generallerin ifâdelerini tutanaklardan inceledim. Çok ilginç bir şey dikkatimi çekti.

15 Temmuz gecesinin kahramanı Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ümit Dündar, konuşmasına şöyle başlamış:

?Sayın Başkanım, değerli komisyon üyeleri ve değerli basın mensupları, öncelikle sizleri saygıyla selâmlıyorum.?

Dündar Paşa konuşması bitince, Komisyon Başkanı Reşat Petek?in teşekkürüne şöyle karşılık vermiş:

?Sayın Başkanım tekrar teşekkür ediyorum. Ben de başta zât-ı âliniz olmak üzere tüm komisyon üyelerine ve tüm basın mensuplarına, bu kadar uzun süre dinledikleri gerçekten teşekkür ediyorum.?

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ise konuşmasına, ?TBMM?nin bütün elemanlarına, bütün milletvekillerine, sayın başkan vekilimize saygılarımı sunuyorum.? diyerek başlamış ve Ümit Dündar gibi, Komisyon Başkanı?na sürekli ?Sayın Başkan? veya ?Sayın Başkanım? diye hitâb etmiş:

Yine eski genelkurmay başkanlarından Işık Koşaner de ?Sayın Başkan? hitâbını kullanmış.

Darbe gecesinin bir diğer kahramanı Korgeneral Arif Çetin de son derece saygılı bir üslûbla konuşmaya başlamış:

?Sayın Başkanım, komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, saygıdeğer misâfirler, değerli basın mensupları,  hepinizi saygıyla hürmetle selâmlıyorum.?

Bu dört paşa da Komisyon?a konuşmak için herhangi bir şart koşmadıkları gibi elde olmayan gecikmeler için sorun çıkarmamışlar. Kendilerine verilen 20 dakika süreye bağlı kalmaya çalışmışlar. Süreyi aşanlar ise uyarıları dikkate almışlar.

Bir de ilker Başbuğ?a bakalım.

?TBMM?nin manevî şahsiyetine karşı duymuş olduğum saygı nedeniyle bugün buradayım.? diyerek söze başlayıp konuya geçmiş.

Oysa Komisyon Başkanı ve vekiller, orada TBMM?ni temsil ediyorlar. TBMM?nin manevî şahsiyetine saygı duyan ve devlet adamlığı iddiasında bulunan birisinin, TBMM temsilcilerini saygıyla selâmlaması gerekmez mi? Hadi saygıyı geçtim, selâmlaması gerekmez mi?

Açıkçası, devlet adamlığı iddiâsında bulunan birisinin, TBMM?nin temsilcilerine, ?Vaktinde başlamazsanız çeker giderim.? şartını koşmasını, üslûbsuz bir üslûb olarak görüyorum.

Ayrıca, Başbuğ?un, kazârâ bir kere bile ?Sayın Başkan? hitâbını kullanmamasını algılayamadım.

Algılayamadığım bir şey daha var. Vakit konusunda, ?Çeker giderim.? diyecek kadar hassas olan bir emekli askerin, Komisyon Başkanı?nın uyarısına rağmen 20 dakikayı 2 saate çıkarması ve bunun için özür dilememesi.

Evet, İlker Başbuğ, Komisyon?a damgasını vurdu ama bu, devlet adamı damgası değildi.

Daha ziyâde, emekliliği kabullenememiş bir asker damgası gibiydi.