Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nureddin Nebati yirmi yıllık Ak Parti iktidarının en renkli bakanıdır diyebilirim.
Jestleri, mimikleri ve sözleri siyaset retoriğini yıllarca etkileyebilecek güçte!
TRT’de kadın sunucuya, “gözlerime bakın, ne görüyorsunuz…” deyişi viral olmuştu.
Aslında her sözü bu popülerliği fazlasıyla hak ediyor!
Yine o programda veya Ahmet Hakan’ın programında H&M Bakanı olarak hiç bir şey yapmadan ya da hiç bir şeyden haberi olmadan dövizin nasıl düştüğünü anlattığı o konuşma var ya! İşte o konuşmada Sayın Cumhurbaşkanı’nın kürsüye nasıl bir özgüvenle çıktığını anlatışı çok tatlıydı. Bir ara kendimi Çağrı filminde Bedir Savaşı öncesi Hz.Hamza’nın mübarezeye çıkış sahnesini izliyor hissi içinde buldum. Fakat ABD parası dolar,Utbe b. Rebia kadar bile dayanamadı. Yerle yeksan olup gitti!
Sayın Bakanımız bir iki gün önce de İngiltere’de finans ve iş dünyası çevreleriyle yaptığı toplantıda çok daha filozofik bir söz söylemiş. Tam bir aforizma! Enflasyonun yabancıların anlayamayacağı kültürel sebeplerden dolayı yükseldiğini söylediği ifade ediliyor.
Bu çok ilginç bir konu! Yani medeni ve rasyonel dünya bizdeki enflasyon başta olmak üzere diğer sosyoekonomik, sosyopolitik ve sosyokültürel olguları anlayamaz, buna müsait bir kültürel iklime sahip değildirler demiş oluyor.
Bunu biraz düşündüğümüzde Sayın Bakanın ne kadar haklı olduğunu anlamakta zorlanmayız.
Örnekler sıralayalım:
Isparta ili yaklaşık dört gün karanlıkta kaldı. Elektrik verilemedi. Bu durum Japonya’da yaşanmış olsaydı muhtemelen kabinenin yarıya yakını harakiri yapardı. Avrupa’da olsaydı en az bir iki bakan istifa ederdi. Türkiye’de oldu. Ve sadece koronaya yakalandı diye il valisiistirahata çekildi. Bunu Batılı muhayyile tabi ki anlayamaz.
Mesela Kemal Kılıçtaroğlu! Muhalefet partisi lideri olarak on iki yılda sekiz seçime girdi ve hepsini kaybetti. Şimdi ülkeyi içine düştüğü derin krizlerden kurtarma görevi kendisine tevdi edilmek üzere. Hem de iktidar partisi marifetiyle. Bunu anlayacak irfan da yok Batıda!
Ekrem İmamoğlu’na bakalım bir de. İstanbul ne zaman bir afet yaşasa Sayın Başkan ya denizde, ya kayakta ya da balıkçıda yani sorunun uzağından ses veriyor. Ama kamuoyu onu cumhurbaşkanı olarak görmek istiyor. En azında anketler böyle gösteriyor. Batıdaki sorumluluk anlayışıyla örtüşmesi muhal bir örnek değil mi bu?
Her seçim arefesinde devasa petrol, doğalgaz ve kıymetli maden yatakları bulunuyor! Savaş uçakları, tanklar, uçak gemileri, helikopterler, elektrikli traktörler vs. yapılıp ihracat anlaşmaları imzalanıyor. Sonra motoru olmadığı için her biri bir birsümenaltı ediliyor. Ama seçimler yine kazanılıyor!
Sebep sonuç ilişkisine odaklı Batılı akıl için zor durumlar bunlar.
Tüm ürünlere haftada iki üç kez zam yapılıyor. Sonra enflasyon %48 diye açıklanıyor. Buna rağmen kamuoyu araştırmaları hala iktidarı önde göstermeye devam ediyor.
Ömrünü akademik çalışmalara adamış İlahiyatçı profesörlere ilkokul mezunu fanatikdinciler, “bu konuyu biraz araştır” diye tweet atıyor, linç etmek için sürüler halinde pusuya yatıyor burada.
Yüzde bilmem kaç zam ilan edilip iki gün sonra küsurata tenzilat yapılıyor. İnsanlar sevincinden zeybeğe, horona, halaya katılıyor bu ülkede.
Zaten burada 2 x 2 = 4 etmiyor çoğu zaman. Türk filozof “Muallimi Sâlis” Dücane Bey de öyle demiyor mu: 1 + 1 = 1.
Bakan Bey’in dediği gibi! Batılı zihin için irrasyonel şeyler bunlar ve hayat böyle inşa edilmiyor, edilemiyor oralarda.
Bakan Beyin gözlerindeki ışıltı sözlerine de yansımış durumda.