Nusret Çiçek


Aşırı Fiyatlar Bu İktidarı Düşürür

Aşırı Fiyatlar Bu İktidarı Düşürür


Zaten gaye de odur…

Denize düşen yılana sarılır…

İthal siyasetin filmlerini çokça seyredenlerdeniz.

Gördük geçirdik…

Rahmetli  Menderes’ten sonra rahmetli Turgut Özal…

1980 darbesinde yağmalanan hazinenin iki yakasını bir araya getirerek düzeni iyi kötü çalıştıran bir liderdir Turgut Özal. Birçok yasakları kaldırdı, iş sahaları açtı, barajlar kurdu, döviz karaborsasını önledi, yolları genişlettiği halde akıbeti pahalılıkla noktalandı.

Her şeyi ile dışa bağımlı bir ülkede pahallılık yaman sinsi bir oyundur.

Sandıktan umutlarını kestiklerinde üretimi elinde tutan Sabetayist sermaye düğmeye basınca da akşamdan sabaha etiketler değişir.

 Vatandaş halinden memnun iken şikâyete başlar.

Anavatan partililer bile şikâyet etmeye başladılar.

Seçime yakın memur ve emekli maaşları artırılmış olsa da propagandanın hızını kesemedi. Öylece Anavatan Partisi tarih oldu.

Abdülhamit döneminde  aynısı yapılmıştı.

Mehmet Akif gibilerini aleyhe çeviren bir propaganda.

Abdülhamit gitsin de kim gelirse gelsin.

Ülkeye bir şeyler kazandırıyorsa evet durmasın gitsin.

AK parti iktidarına ille de meraklı olanlardan değilim.

Hem de tüm  bilgi ve birikimlerimi  bana kaybettiren bir iktidar olduğu için içimde ona karşı husumetim var. Daha açıkçası, Refah Partili olup da dışlananlardan birisi de benim. Bazı moloz tiplerle her devrin dayama yastıklarını en ön saflarda gördüğümde hırsımdan çatlıyorum.

Gel gör ki devletin ve milletin çıkarları her şeyden önce gelir.

Biz şayet, devleti değil de kendimizi düşünürsek buna vatanseverlilik denmez, egoistlik, çıkarcılık  denir. Nefsime soruyorum, hele dur diyor.

Geçmişi ne çabuk unuttun.

1950 Seçimlerini hatırlarım, altı yaşındaydım.

İsmet Paşa devrildi diye beş yüz hanelik köyümüz sevincinden iki gün bayram estirdi, bombalar atıldı, hiçbir şey yapamayan teneke çaldı.

Köylü haklıydı, çok kısa bir zamanda çıplak olan ayaklarımıza kara lastik giydik, şekeri gördük, çarşı pazar nedir tanımaya başladık.

Ne var ki o sevinç  1960 darbesiyle karanlığa gömüldü.

Fabrikalar durdu, işsizlik baş göstererek intikam aldılar milletten.

Anlında CHP yazar…

1980 darbesi ile 28 Şubat karanlığı keza öyle….

Hazine yağmalandı, koltuklar kapışıldı.

Devlet memurunun maaşını IMF denilen tefeciden borç alıp veriyordu.

Keza terör ülkenin baş belasıydı.

Yollar kesik, her gün askeri karakollar havaya uçuruluyor, şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyordu. Şimdi o şartlar yok, PKK aldığı ağır darbelerle defolup gitti.

Pahallılık can sıksa da en azından ülkede huzur var.

Eskiden pahallılık olunca karaborsa da olurdu, huzur da yoktu.

...

Bu şartlarda doların canına okuyacak tek kişi Kılıçdaroğlu’dur!

Kandil’i de yerle yeksan edecek!

Eski günler gelsin diye herhalde kaşınıyoruz.

Ortalığı karıştıran…

Darbelerden, huzursuzluk çıkarmaktan, yasaklar koymaktan, geziler düzenlemekten, İslam karşıtlığı yapmaktan başka bir dikili ağacı olmayan  CHP’dir. Onu da  gizli ortağı PKK’nın siyasi kanadı HDP…

Anlaşılan Güven Parkında, Danıştay’da, Gar da, Reina gece kulübünde meydana gelen intihar saldırılarını özledik! 

Abdülhamit gitti, devlet de gitti.

Şimdi de bazı odaklar aynı havadan çalıyor da bu havaya kendilerini kaptıranlara ne demeli. Özellikle geçmişte lehinde yazılar yazdığım Ahmet Davutoğlu’nun bu ittifakta yer almasını çok görüyorum. Kendisinin aklına gelmese de ben hatırlatmış olayım. Partisine sonuçta AK parti tabanı oy verecek, CHP’den oy alacak hali yok. İşte bu siyaset öyle bir şeydir, taban gönlünden sildiğine bir daha kolayına oy vermez. Bana göre  Millet İttifakı içerisinde devleti en iyi bilen Davutoğlu’dur. Bu özelliğini HDP gibi terörist destekli bir yapılanmada  harcanması doğru değildir. Kaybedeceklerini bir daha geri alamaz…

….

AK parti iktidarı elbette ki daim değildir.

Bu gün değilse yarın mutlaka gidecek…

Hele de pahalılık furyasına bir takım çareler bulamazsa; mesela araç ve gereç, danışmanlık, sekreterlik israfı ile devletin kamburu sayılan belediyeler savurganlığını önleyemezse çabuk gider.

Sonrası malum…

Kılıçdaroğlu ile onun kayığına binenlerden bu ülkeye bir fayda gelmez.

Yine eski günlere döneriz, haberiniz olsun.