Nusret Çiçek


Uzlaşma

Uzlaşma


Köyde yaşayanlar bilir. Üzerine saldıran çoban köpeğine kemik attın mı  kemiğin icabına bakarak saldırmayı keser.

O an için uzlaşama sağlanır.

Ama o yine köpek köpekliğinden vazgeçemez.

İhlas süresinin nazil olma hikmetini müfessirler şöyle açıklıyor:

Kureyş kabilesinin ileri gelenleri Allah Resulü’nün önünü keserek, sen gel bizim dinimize tabi ol, bizde senin dinine tabi olalım, bir sen bizim tanrılarımıza ibadet edersin, bir sene de biz senin ilahına ibadet ederiz.

İşte al sana bir uzlaşma teklifi…

Allah Resulü(sav) öyle bir teklifi kabul etmeyince bu sefer, sen bizim tanrılarımızın bazısına elini sürüverirsen biz de seni onaylarız, tanrına ibadet ederiz diye ikinci bir teklif te bulundular. Bunun üzerine ihlas süresi nazil oldu: “Sizin taptıklarınıza ben tapmam.

Sizde benim taptığıma tapıcılar değilsiniz.”

Haydı bakalım herkes yoluna!

Müslüman olduğumuz halde şimdi öyle olmuyor…

Herkes kendi yoluna diyemiyoruz.

Siyasette, marifette, adalette…

Okulda, kışlada, mabette devletten gücünü alan bir dayatma var.

“Sen bizim tanrılarımızın bazılarına elini sürüversen bizde seni onaylarız” teklifi o gün geri tepmiş olsa da bu gün geçerli. Kemalizm denilen İslam karşıtı ideolojiye tapınmadan kimseler koltuğuna geçip oturamıyor.

Diyorum ki,  kendini siyaset bataklığında kaybedenler.

Şu ihlâs süresini bir okuyun ve düşünün.

Göreceksiniz ki İslam karşıtlarıyla yapmış olduğunuz tüm uzlaşmalar Allah’ın(cc) emrine, peygamberin sünnetine uygun değil.

Peygamber düşmanları ile bir masaya oturarak nasıl ittifak edersiniz, nasıl uzlaşırsınız?  Hadi diyelim bu gün bir kemik verdiniz yarın ne vereceksiniz?