Haşim Akten


Sanatın Gücüne İnanmayanlara ‘Zelenskiy’

Sanatın Gücüne İnanmayanlara ‘Zelenskiy’


Ortaokul yıllarından itibaren TV komedi programlarında yer alan Zelenskiy, üniversite yıllarında “95 Kvartal” isimli komedi grubunu kurdu. 2015 yılında ülke genelinde “Halkın Başkanı” afişleriyle yeni bir dizinin reklamı yapılıyordu. “Halkın Hizmetkarı” dizisi. Dizi duyurulurken “Halkın içinden, dürüst, prensip sahibi ve akıllı biri devlet başkanı seçilirse ne olur?” cümleleriyle tanıtımı yapılmıştı.  Başrolde “Goloborodko” karakteriyle Zelenskiy vardı tabi. Dizi öylesine tutuldu ki TV reytinglerinde 30 milyon, Youtube kanalında ise 100 milyon izleyiciye ulaşmıştı. Bütün ülke bir anda Zelenskiy’i tanıyıvermişti. Fakat kimse bu dizinin gerçek olacağını düşünmemişti.

                Zelenskiy, dizinin adıyla aynı ismi taşıyan “Halkın Hizmetkarı Partisi”ni kurdu. Rakibini %73,21 gibi ezici bir çoğunlukla yenerek Cumhurbaşkanı yani Halkın Başkanı oldu.

                Bu dizinin yapımcısı, senaristi, yönetmeni bunun böyle olacağını düşünerek mi yaptılar bilmiyoruz. Yoksa ABD’nin gizli ajandasının ve propagandasının bir neticesi mi onu da bilmiyoruz ama kuvvetle muhtemel olacağını zannediyorum şahsen. Bunlar önemli değil. Önemli olan ne biliyor musunuz? Bir sinemanın, bir dizinin bu kadar etkili olması. Herkes Devlet Başkanı Zelenskiy’in komedyen olmasından söz ediyor ama kimse bir dizinin bir ülkeyi değiştirebileceğini kimse konuşmuyor. Yıllar önce Başbakan Turgut Özal ABD Başkanıyla olan görüşmesinde “Tekstile koyduğunuz kotayı kaldırın” dediğinde ABD Başkanı “Kaldıralım ama siz de bizim filmlerimizi, dizilerimizi alın” demişti. Turgut Özal Amerika dönüşünde özel TV kanallarını açtı ve ABD dizileri boy boy TV ekranlarımıza taşındı. Meşhur ahlaksız “Dallas” dizisini hatırlarsınız.

                Asırlarca dünyayı yönetmiş bir milletiz. Tasavvuf büyük hazinemizdi. Dergahlarda yetişen nesiller dünyaya yön verebiliyorlardı. Bosna’da Buna Nehri’nin çıkış noktasında kurulmuş bir dergahı ziyaret ettim. Osmanlı’nın Bosna’ya gönderdiği ilk Türk mutasavvıfları, ilk dervişleri. Onlar ilk önce giderek örnek insanlıklarını göstermiş, Boşnakları kendilerine hayran bırakmışlardı. Fatih, Bosnayı kansız almıştı. Dergahlar çok önemliydi. Ama gel gör ki tasavvufi akımlar bugün o gücünü çoktan kaybetmiş durumda. Fetih ruhunu kaybetmiş, insani değerleri temel almaktan çok uzaklaşmışlardır. İbadeti ve salih amelleri sadece namaz kılmak, oruç tutmak, zikir çekmekten ibaret gören bir anlayışa evrilmişlerdir. Bu yüzden toplumun ilgisini çekmez oldular. Başka ve önemli bir gerçek ise çağın gelişen teknolojileriydi. İnternet, cep telefonları uzakları yakın ediyor ve çok basit birkaç tuşlamayla bilmediklerini bilir hâle geliyorlardı. Artık eski dergahların yerini sosyal medya, filmler ve diziler alıyordu.

                Sosyal medyadan önce filmler toplumların karakterlerini bile değiştirecek güce ulaşmışlardı. Herkes bunu kendi toplumumuzda görebilir. Tabii ki menfi yönde olmuştur bu değişim. Çünkü film sektörü milli ve manevi değerlerimize ters düşen kişilerce yönetilmiş ve yönlendirilmiştir. Yücel Çakmaklı’nın gayretleri sınırlı kalmış ve yeterli desteği görememiştir. Toplum oyunculuk kabiliyeti olan çocuklarına “Artist mi olacaksın?” diye engel olmuşlardır. Şimdilerde de “Bizde oyuncu yok” diye yakınmaktadırlar. Bizimkiler afedersiniz bikinili oyunculara, bir Müslüman olarak porno diyeceğimiz klipler çekenlere karşı hoşgörüde zirve yaparken kendi sanatçılarımızın senaryo gereği giydikleri sarık ve cübbeden korkar haldedirler. Bunları gençlik yıllarımda o kavgaların arasında sanat için yıllarca çabalamış birisi olarak söylüyorum. Şimdilerde bir de sosyal medya çıkınca artık toplumların değişimi daha kolay hâle gelmiştir. Bizimkiler bunu anlamak yerine milli ve manevi değerlerden uzak olanları kendi taraflarına çekerek toplumu etkileyerek oylarını alma derdine düşmüştür. Kendi bünyemizdeki kabiliyetlere ise neredeyse sırt çevirmişlerdir. “Bizimkilerden sanatçı olmaz” sözleriyle hükmederek ellerinden geleni yapmaya çalışan kabiliyetlerimiz de çaresizlikten sanattan uzaklaşmış, ekmek derdine düşmüşlerdir.

                “Göremediyseniz Zelenskiy’i de mi göremeyeceksiniz?” sorusunu ben size dememiş miydim diyerek açıklamak mecburiyetinde kaldığım için üzgünüm. Devletimizin başında davasının İslâm olduğunu sıkça tekrarlayan bir iktidar var. Türkiye’nin en büyük zengini bir müslüman aile. İktidara gelmek isteyenlerde ise bu konuda hiçbir açıklamalarının olmadığını görüyorum. İnsanların değişmediği bir toplumu çıkaracağınız hiçbir kanunla düzeltemezsiniz.

                İktidara, muhalefete ve sivil toplum kuruluşlarına, cemaatlere sesleniyorum. Gücünüzü bu konuda kullanmazsanız Holyvood filmleriyle toplumun dejenerasyonu hızla gerçekleşmeye devam edecektir. İçimizdeki milli ve manevi değerlerden uzak sanatçı(!)ları  oy uğruna taltif etmeyi bırakın artık. “Tarihi diziler yapılıyor ya!” derseniz eğer derim ki; kan kavga ve fitne fesat oyunlarıyla reyting toplamaya çalışan hamasi senaryolar. Bu konuda destek bulamayan ama çaba harcayanları tüm yüreğimle alkışlıyorum.

                Komedyenlikten bir dizi ile Devlet Başkanlığına yürüyen ve bugünlerde halk kahramanı olarak konuşulmaya başlanan “Zelenskiy” gerçeğini görün. Bu gerçeği görmezseniz nesillerimizin hem ahlâki hem de imâni problemleriyle başbaşa kalakalacağız.

                Vesselam.