Belki de en az bildiğimiz konulardan birisi de, milletin makûs talihinde oynanan iki paralık kirli oyunlardır. Kemalist oryantalistler 31 Mart ayaklanması ile 28 Şubat karanlığını irtica tehlikesine karşı balans ayarı şeklinde izah etmelerinin altında yatan gerçekler, Türkiye’nin tarihten almış olduğu ilhamın önüne set çekilmesidir.
Geçmişle gelecek birbirinden iyice kopsun.
Bu yüzden her kim ki geçmişi gerçek kodlarıyla tanımlamaya kalkışırsa askeri vesayeti devreye sokarak icabına bakıyorlar.
Hep baktılar yapmadılar.
Ülke kırk elli sene gerilere gitti.
31 Mart darbesinin hedefi Osmanlı devletini belli bir yere kadar taşıyan Abdülhamit’tir, 28 Şubat karanlık darbenin de hedefi yerli ağır sanayi diye beyni zonklayan Necmettin Erbakan’dır.
Bu millet her ikisini de rahmetle yâd ediyor.
…
Kemalist tarih 31 mart darbesinin Siyonist kotlarını, Ankara’da ikinci hükümetin neden kurulduğunu, veya kimlerin kurdurduğunu, Payitaht’ta saldıran haydutları, Osmanlı’nın ekmeğini yiyen dönmeleri söylemez, kıvırır.
Taştan su çıkar fakat arşivlerden gerçeğin ta kendisi çıkmaz.
Çünkü 31 Mart kanlı kalkışmanın içinde kendisi de vardır.
1960 darbesinde vardır.
1982 darbesinde vardır.
28 Şubat karanlığında vardır.
15 Temmuz darbe girişiminde vardır.
Hep vardır…
…
Şayet bu gün ülkemiz petrol kıskacında inim inim inliyorsa bunun başlıca sorumlusu, 31 Mart hareketine omuz verenlerdir.
“Sultan Hamit gitsin de kim gelirse gelsin” diyen geri zekâlılar.
Haritaya bakın…
Petrolün fışkırdığı yerler, Sultan Hamit döneminde elimizde iken, 31 Mart darbesi ile yönetimi ele geçiren ittihatçı hainler, bu yerleri İngilizlere vererek geleceğimizi hançerlediler.
Kendi toprağımızda çıkan petrole bu gün muhtacız.
Hatta en yüksek fiyatta satın almaya mahkûm edildik.
…
Cemal Kemal , Birinci Dünya Harbinde Filistin Cephesi adlı kitabında şöyle diyor: “Osmanlı Kudüs’ü vermemek için 3 büyük savaş vermiştir.Lakin İttihatçı Fevzi Paşa, Ali Fuat Paşa ve İsmet Paşa ‘Araplardan bize ne, biz kendi topraklarımızı savunalım’ diyerek İngilizlere nerdeyse hiç direnmeden ordularıyla bir gecede 8 Aralık 1917 tarihinde Kudüs’ü terk etmişlerdir.”
Kara maskeli tarih bunu yazmıyor.
Genel Kurmay Başkanlığı’nın yayınlarında, Fevzi Paşa’nın orduyu Filistin’den geri çektiği kaydını bulmak mümkündür.
Merak edenlere kaynak veririm.
Güya kutsal mekânlar zarar görmesin diye İngilizlere teslim etmişler.
Bari İstanbul’u da teslim etseydiniz!
…
Hele söyleyin bakalım…
Yalanı dolanı tarih diye gözümüze sokanlara Musul’u, Kerkük’ü nasıl anlatacaksınız? Havuz sistemi ile yurt dışındaki işçilerin yabancı bankalardaki paralarını yurda getiren Erbakan hocaya saldıranları bu nesle nasıl anlatacaksınız? Sincan’da İsrail denilen haydut devlet aleyhine temsili tiyatro yapıldı diye devletin tanklarını millete karşı tehdit olarak kullananları, o gece bir çok masum insanı tutuklayarak işkenceden geçiren hainleri bu mazlum millete nasıl anlatacaksınız? Tarih mi masal mı okuyoruz?
…
15 Temmuz darbe girişimi, herhalde ülkeye kazandırılan otobanların, hızlandırılmış trenlerin, her ile hastanenin, fakültelerin, Ayasofya’nın, başörtü yasağını kaldırıp çöpe atmanın karşılığı idi. Yoksa iktidar nedir ki bu gün var yarın yok, koltuk hiç kimseye baki değildir.
…
Şimdi de altılı dalyan dedikleri harekete omuz veren, alkış tutanların içerisinde değer verdiklerim var, onlara üzülüyorum. Dün de İttihatçı hainleri destekleyen Akif’imiz, Bediüzzaman gibilerimiz vardı.
Sonu hüsran oldu, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti…
Aynı hatayı bu millete bir sefer daha yaşatmayın diyorum.
Görüyoruz ki her zaman olduğu gibi başı yine CHP çekiyor.
Taşnak, PKK, CIA, HDP işbirliğinde.
Bu gün bile dünkünden daha hızlı hareket halindedirler.
Yol bulmaları halinde darbe yapmayacakları anlamına gelmez.
Es kaza başa geçmeleri halinde yeniden yollar kesilecek, karakollar bombalanacak, ayrılıkçı mahalli idareler kurulacak, faili meçhul cinayetler olacak. Yatırımlar tarumar 20 yıl öncesine döneceğiz…
…
Aklını ithal siyasetin rüzgârına kaptıran ey gafiller kendinize gelin, suyu uyur bu hainler uyumaz.
