Sadi Somuncuoğlu’nun adını ilk defa 1969 yılında Fethiye’ye tatile gelen Türkeş’ten duymuştum: CKMP ilçe teşkilatımız isim değişikliğinden dolayı münfesih duruma gelmişti. Milliyetçi Hareket Partisi/MHP olarak tescili için nasıl yapacağımızı ve Ülkü Ocağının şubesini kurmak için kiminle temasa geçmemiz gerektiğini sorduğumuzda “Sadi Somuncuoğlu’na telefon ederek öğrenebilirsiniz.” dedi. Sadi Beğ CKMP ye Türkeş’in ilk adım attığı günden sonra davamızın bir er’i gibi hiç yüksünmeden, yorulmadan çalıştı durdu. 1967'de aktif siyasete atıldı. 1969 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Adana Kongresi'nde Genel İdare Kurulu üyeliğine seçildikten sonra, 12 Mart 1971 tarihine kadar kısa bir dönem dışında, MHP'li gençlerin eğitimi ve teşkilatlanması işlerini yürüttü.
1967-1969 döneminde Türkiye'deki bütün fakülte ve yüksekokullarda Alparslan Türkeş'in talimatı, Muzaffer Özdağ, Dündar Taşer ve Numan Esin’in tüzüğünü hazırladığı Ülkü Ocakları'nı kurdu.
1969 tarihinde, Devlet adlı haftalık tabloid boy gazete ve Töre Dergisi’nin yayınlanmasında Dündar Taşer, Emine Işınsu, İbrahim Metin, Sadi Beğ Halil Özyıldız’ın büyük gayret ve fedakârlıklarıyla uzun süre yayın hayatında kaldı. Gazete de yazılar yazdı O zamanlar ülkücü gençlik özellikle Devlet’in yayın gününü sabırsızlıkla beklerdi. Çok iyi bir yazar kadrosu vardı. Ülkücülerin yetişmesinde ki hizmetleri unutulmaz
12 Eylülden ihtilalinden sonra Türkeş ile yollarını ayırdı ama ülkücülüğünden taviz vermedi; Anavatan Partisi/ANAP Milletvekili olduğunda da ülkücü vasfını korudu. Mecliste ki odası hep ülkücü ve MHP’liler ile doldu taştı. Anap’taki ülkücülerin kadrolaşmasında başta Mustafa Taşar, Veysel Atasoy, Halil Şıvgın, Yaşar Okuyan, Alparslan Pehlivanlı, Zeki Yavuztürk, Ersin Taranoğlu, Ercüment Konukman, Mehmet Aydın ve Sadi Somuncuoğlu gibi ülkücü kökenden gelen birçok milletvekilinin büyük gayretleri olmuştu. Bu arada Anavatan partisinden milletvekili olup, daha sonra Bakan olan Dr. Agâh Oktay Güner bey de kapısına gelen ülkücüyü geri çevirmedi.
Sadi Beğ; sakin, olayları serinkanlılıkla yorumlardı. Kibir sahibi değildi. 12 Eylül sonrası cezaevinden çıktıktan sonra Ankara’da Sakarya caddesindeki bürosunda; her türlü imkânsızlıklara rağmen yanına uğrayan ülkücülerin sorunlarıyla canla başla uğraşırdı. Ankara’ya gittiğimde mutlaka yanına uğrar ahvalimizi konuşur, çareler üzerinde dururduk. Bürosu adeta bir genel merkez gibi çalışırdı.
Hiçbir zaman yorulmadı, bıkmadı. Milliyetçi duruşundan taviz vermedi. Siyasetten elini çektiğinde kendisini Türk milliyetçiliği davasına hasretti: konferanslar verdi, Türk Ocağı’nın çalışmalarına katıldı Türk milliyetçiliğinin yaşayan hafızalardan biri olan Somuncuoğlu, milletvekilliği yaptı. 57. Hükümet döneminde devlet bakanlığı yapan ve Milli Düşünce Merkezi kurucu Genel Başkanı olan Sadi Beğ gençliğinde Türk Ocağı’nın faaliyetlerine katıldı. Gençlik döneminde mensubu olduğu Türk Ocaklarının Genel başkanlığını yaptı.
1977 yılında Niğde milletvekili olarak TBMM'de görev yaptı. 1995 Türkiye genel seçimlerinde Anavatan Partisi listesinden Aksaray milletvekili seçildi. Daha sonra bu partiden ayrılarak MHP'ye girdi ve 1999 seçimlerinde de MHP milletvekili oldu. 57. Koalisyon Hükûmeti döneminde Milliyetçi Hareket Partisinden Devlet Bakanı olan Sadi Somuncuoğlu, genel başkanı Devlet Bahçelinin aksi yöndeki kararına rağmen Cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu ve bu hareketi partide büyük tepki yarattı: cumhurbaşkanlığı ile ilgili evraklarını götürürken çok çirkin saldırıya maruz kaldı. Ülkücü olarak yetişmelerinde çok büyük hizmeti olan, milletvekili aday listesinde yer almalarına gayret gösterdiği, hasbelkader o koltuğa oturan bazı milletvekillerinin taciz ve tehdit ve darp görüntüleri günlerce Tv ekranlarından yayınlandı durdu. Bunlar ülkücüye yakışmayan davranışlardı. Hele hele ağabeyleri olan birisine yapılan çok büyük terbiyesizlik ve haksızlıktı. Bundan dolayı da 8 Mayıs 2000 tarihinde bakanlıktan azledildi. Aktif siyasetten çekildikten sonra kitap ve köşe yazılarına ağırlık veren Somuncuoğlu'nun yayınlanmış kitapları vardır. Yeniçağ Gazetesinin köşe yazarıydı. Hayatı boyunca okudu ve yazdı.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin hafızası diyebileceğimiz kişilerden birisiydi. Hareketin bir hafızası da yazamadıkları ile kendisiyle birlikte gitti.
Mekânın cennet olsun! Aziz Kardeşim.