Nusret Çiçek


Cumhurbaşkanlığı Seçimi!

Cumhurbaşkanlığı Seçimi!


 2023 yılının Haziranında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için şimdiden kılıçlar çekildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir daha aday olmayacağını ileri sürenlerle  olmasında herhangi bir yasal engel olmadığını söyleyenler arasındaki tartışmalar gittikçe kızışıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimi muhalefetin elinde önemli bir koz.

Kazanamadıkları taktirde Erdoğan’ın aday olmasının hukuksuzluğunu cadde ve sokaklara taşıyarak kullanacakları şimdiden belli oluyor.

Çıngar çıkarma maddesi.

Bana göre iki tarafın da görüşlerini haklı çıkaracak şekilde bir kanun maddesi, ne tarafa  çeksen o tarafa gidiyor. İktidar, 101 maddeyi yeniden yürürlüğe koyan 18. Maddeyi dayanak alarak Cumhurbaşkanı’nın seçilmesini ilk kabul ediyor. Muhalefet de hayır diyor, 101. Maddenin ikinci fıkrası gayet açık Cumhurbaşkanı üçüncü defa aday olamaz…

Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı!

Asıl mesele bu kanunun çıkarılmasında söz sahibi olanların geleceğin kime ve neye mal olacağını düşünememeleridir. Yetersizlikleri mi deyim, yoksa bilinçli olarak mevcut cumhurbaşkanına süre tanıyarak ülkeyi başından silkelemeyi planlamış olmaları mıdır deyim!  İkisi de düşünülür.

Bu işte de Hayatı Yazıcı çıkıyor karşımıza.

Eskiden beri Cumhurbaşkanı’nın avukatı olunca da zamanında yargı konusunda tek yetkili oymuş. Nereden bildin diyeceksiniz?

Bilmez miyim!   Erdoğan’ı mahkum ettirmek için gerekli gayreti gösteren savcıyı  alelacele Adalet Bakanlığına müsteşar yapmak onun emeğidir.

Cumhurbaşkanının kuyusunu kazana iltifat ki ne iltifat…

Bir tane yetmedi iki üç görev.

Bir hatıradır anlatmış olayım…  Erdoğan hakkında mal varlığı soruşturması açıldığı o günlerde hukukçular olarak(başta Hayatı Yazıcı) hazırlamış oldukları savunmayı gece yarısı elinden alıp yırtmamış olsaydım bu gün o koltukta oturmamış olacaktı. Ciddi bir iddia ama gerçek.

 Genel merkezde Turan Çömez’in uzattığı savunmayı okuduğumda şaşırdım.

O dilekçe ertesi sabah savunma olarak savcıya verilecekti.

 Mal varlığı olarak bir milyar doları doldurmak için borç paralar, hanımın altınları, kasadaki mevcut para gibi bilgiler  daha önce verilmiş olan malvarlığı  beyannamesini tekzip ettiğinden sahte beyanda bulunmaktan birkaç dava daha açılarak ağır ceza mahkemesinde yargılanacaktı.

Yargıtay Başsavcısı Vural savaş tepede bekliyordu.

Ben o dilekçeyi yırttım, onlar da beni teşkilat seçimlerinde başarılı olduğum halde milletvekili listesinden çıkardılar. Erdoğan farkındadır değildir bilemem.

Anladım ki doğruyu söylemek ithal siyasetin kurallarına göre her zaman doğru değildir. Kıvıracaksın, gerekirse bir kaç  ters takla atacaksın…

Şimdi de aynı kişinin el atmış olduğu anaysa değişikliğinin  problem haline gelmesini yadırgamış değilim. Sıklet o kadarını çekiyor demek ki.

Anlaşılan bu 101 madde ülkeyi oldukça meşgul edecek. Öteden beri 367 garabetini savunan kesim ayakta, seçimin yenilenmesi halinde anacak Erdoğan’ın üçüncü sefer aday olabileceği görüşündeler ve bu görüşlerinde sabittirler.  Bunun için de 360 milletvekilinin parmağı gerektiğinden  iktidar için imkansız. Halbuki anayasanın bu maddesi değiştirilirken ihtimaller de düşünülerek açıklık getirilmiş olsaydı sorun kalmazdı.

İş geliyor kılavuz  meselesine dayanıyor.

İktidar yolları, hava alanlarını, hastaneleri, okulları yaptı, Ayasofya’nın bileklerini çözdü fakat kadro meselesini yapamadı.

Nerde işe yaramaz, veya her devrin adamı varsa koydu sepete.

İşte  şimdi o sepete konulanların maharetleri sorun olarak ülkenin karşısına çıkıyor. Aday meselesinin nasıl aşılacağı merak konusu.

İhmal edilen küçük bir virgül veya parantez.

Zamanında yapılmış olsaydı bu günkü tartışmaya gerek kalmayacaktı.

E şimdi ne olacak?

Cumhurbaşkanı üçüncü sefer aday olacak mi olmayacak mi?

Hukukçular haydin işbaşına…