Klasik düşünce tarihi üç başlıkla tasnif edildi bunlar;
1.'Fizika' ; doğayla ilgili üst başlıktı.
2.si 'Etika (ahlak)' ;toplumla dair olandı. Sonradan buna 'aksiyoloji /değerler felsefesi'denildi.
3.sü 'Log/J/ika'; bilginin bilgisiydi. Sonraları 'epistemoloji/ diyalektik' olarak anıldı.
Kur’an-ı Kerim ahlakı (etika) merkeze alan hitabeti öne çıkarırken -güzel ahlakı tamamlamak-, doğa ve bilgiyi esas almadan -sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır- bireye ve topluma hitap eder. Denizden, gemiden bahseder ama esas olan yolculardır. Dolayısıyla akıl ve ilim ibadet içindir (bkz Zâriyât; 56).Bu itibarla ibadetin derinliği, ahlaki olanı bilmekle anlam kazanır. Oruç, salat, hac, zekât ibadetin ahlaki eylemleridir.
İbadeti oruç üzerinden anlamlandırmaya çalışırsak;
Oruç (savm), kelime olarak tutmak manasına gelir. Esastan iki şıklı soru şu bu durumda: Peki, neyi engelleyeceksin? Neyi tutacaksın? Cevap: İştahı ve aynı kökten gelen şehveti.
Açalım
Modern psikolojinin güdü kavramına eskiler kuvve derdi. İslam Ahlak ve Psikolojisinde ise insanın üç tane temel yetisi öne çıkar.
1.Kuvve-i Şeheviye
2.Kuvve-i Gadabiye
3.Kuvve-i Nutkiye
Birincisi;
yeme içme ve cinsellik gibi bedeni ihtiyaçların içerisinde bulunduğu arzu yetisi. Oruç hali kuvve-i şeheviyyeyi belli süreyle tutma demektir ki bu ibadetin ahkâmındandır. Dili, zihni, dünyalıkları, hırsı, tamahı, dizginlemek murad olunan ibadetin adab-u esrarındandır.
İkincisi; öfke yetisi.
Bu ikisi insanın nefsini simgeler ve hayvanlarda da mevcutken, meleklerde yoktur
Üçüncüsü; düşünme yetisidir.
Yani aklın gücü. Düşünme yetisi hayvanlarda yokken meleklerde sınırlıdır. Kendi içinde üçe ayrılır:
-Tümevarımsal zihin etkinliği.
-Tümdengelimsel zihin etkinliği.
-Analoji (benzeştirme/kıyas).
Birincisi fikir, ikincisi akıl etkinliğidir.
Birincisi genelin bilgisini, ikincisi kesinin bilgisini verir,
Birincisi tikeller arasında İlişkileri kavramayı gerektirir, tikeller sonsuz olduğu için yorucudur, ikincisi tümelin bilgisini verir. Tikeli tek hamlede kavratır ve yormaz.
İtida,l orta kararda olmak demektir ki analoji burada devreye girer.
Şehvettin itidali; iffet
Gadabın itidali; cesaret
Nutkun itidali; Hikmettir.
Bu üç yetinin ne eksik ne fazla olması gerek. İştah, şehvettir. İftar fıtratı çıkarıp hikmeti kavratmaktır. Bütün hikmetten neşet etmiş semavi dinlerde-ki Kuran bunu İslam olarak adlandırır- hepsinde orucun farz kılınması, hikmeti anlamaya dolayısıyla kuvve-i nutkun açığa çıkmasına dönüktür. Ve oruç dünyevi fayda verir. Bu esrarındandır. Asl olan uhrevi faydasıdır ki bu hakikat olandır.
Akide'yi safsatadan, ahkâmı hurafeden, hakikati sanaldan ve showdan arındırma miladı için Ramazan en uygun zamandır.
Muhasebe için üç soru:
-Dindarlık artıyor ve dolayısıyla kuvve-i şeheviyye itidale mi evriliyor?
-Dindarlık artıyor ve dolayısıyla Kuvve-i gadabiyye adalet ve barış diline mi evriliyor?
-Dindarlık artıyor ve dolayısıyla Kuvve-i nutkiye açığa çıkıyor, oruçlu kimseler slogan değil ilimle mi haşır neşir oluyorlar?!!!
Bir türkümüzde “Geldim şu âlemi ıslah edeyim. Özümü meydan gördüm sonradan” denildiği gibi durum var aslında.
Akıl başka telde, ilim karaborsa, ibadet ritüele dönüşmüşse, orada İbadetin adabı kalmamıştır. Esrarından da hikmet doğmaz.
İbadetin etikası (ahlakı), Allah’a huşu ve samimiyet içerisinde boyun eğmektir.
Oruçta mutlak acziyet ile mutlak kudret buluşur. Aczini bilmeyen kibirliler, korku taşımayan gafil iyimserler ve ümit beslemeyen kötümserler bu şereften mahrum kalırlar.