Mustafa Balkan


KÜRESELLEŞME OSMANLI VE DEĞİŞİM

KÜRESELLEŞME OSMANLI VE DEĞİŞİM


Şifa ve rahmet tufanına gark olduğumuz on bir ayın sultanı Ramazan’ın ardından yaşadığımız bayram sevincini de geride bıraktık. Ne kadar eski bayramlardaki sevinç ve neş’e olmasa da imtihan vesilemiz olan şu koranavirüs -diğer adıyla CoVİD-19- illetinin bıraktığı yasaklı izlerden kurtulup; Ramazan Bayramı’nda eş, dost, akrabayı ziyaret ve bayramlaşma hürriyetine kavuşmamız bile, aslında büyük bir nimet sayılır. Düşünen, fikir yürüten münevver insanımızın endişelerinden birisi de, koronadan dolayı insanlar arasında uhuvvet duygularının zayıflayıp eş, dost ve akrabalar arasında ziyaretlerin bile bitebileceğine dair olumsuz gelişmelerin yaşanacağı/yaşanabileceğine dair korkular idi.

Bilindiği gibi 2020 rakamı küresel değişimin ayak seslerinin duyulduğu başlangıç yılı oldu. Değişimin etkileri, Ukrayna-Rusya arasında başlayan savaşla birlikte küresel olarak devam ediyor/ettiriliyor. Bir başka önemli sayılabilecek değişim ise, ABD’nin desteklemesi, koruması, savunması altında ve uzayda küresel istihbarat ağı kurmaya yönelik Starlink projesiyle tanınan dünya milyarderi Elon Musk’un 44 milyar dolara sosyal medya haber ağı Twitter’i almış olmasıdır. Devletler, hükümetler bu sosyal ağların etkisi/etkileri sayesinde iktidar değişimlerine sahne oluyor ve kitleler, onların istedikleri istikamette turuncu renk ve renkli baharlara doğru yönlendirilebiliyor. Dünya, uzaydan ve gezegenlerde koloniler kuracak olan elit, para ile yüksek teknolojiyi elinde tutan küresel güç odakları ve devletler tarafından idare edilecek. Dünya hâkimiyeti sağlamak için devletler uzayda rekabet hâlinde birbirleriyle kıyasıya yarışıyorlar. Yeni Uzay Çağı’nda dünyada çok önemli gelişmeler yaşanacak. Uydu çöplüğüne dönüşen uzayın bir bölümünde her devlet yörünge kapma peşinde ve kıyasıya bir mücadele içinde. Türkiye ve Müslümanlar, eğer uzayı fethetmezlerse dünya ve yeryüzünde asla söz sahibi olamayacaklar. Mü’min kullar “… eğer inanıyorsanız şüphesiz en üstün sizsiniz” ilâhî uyarısını ve vaadini özenle dikkate almak zorundalar.

Bayram günlerinde tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık’ın “Türklük, Müslümanlık ve Osmanlı Mirası” adlı ve geleceğimize ışık tutan makalelerden oluşan eserini okumaya başladım. “Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı” başlıklı makalesinde “Osmanlı devam ediyor mu?” diye soran ve bunun cevabını da veren Halil hoca, kökten değişmeler yaşansa bile, neyin değiştiğini anlamak geçmişe bakmak zorunda olduğumuzu ifade ederek şu ifadelere yer veriyor: “Cumhuriyet, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünde ifadesini bulur. Bu ilkeyle, Osmanlı siyasî sistemi, kökünden yıkılmıştır. Atatürk, bunu kesin biçimde ifade eder; “yeni Türkiye’nin eski Türkiye ile hiçbir alakası yoktur. Osmanlı hükûmeti tarihe geçmiştir. Şimdi yeni bir Türkiye doğmuştur” (Atatürk, Nutuk, II, s. 437).

Milletin egemenliği gerçekten mutlak mıdır? Bugün başka bir soru ortaya çıkmıştır. Günümüzde Türkiye, globalleşme çerçevesinde bir dizi uluslararası anlaşmaya imzasını koyarak mutlak irade ve egemenliğini kısıtlamıştır. Sonuçta diyebiliriz ki, dünyada mutlak millî irade ve egemenlik kavramı değişmiştir; bununla beraber bu değişmeden yalnız Batılı büyük güçler yararlanmaktadır..”

Devletin dini, ‘dîn-i İslâm’dır” diyen Osmanlı Anayasası, Türkiye Cumhuriyeti anayasası ile taban tabana zıttır. Özetle, Türkiye Cumhuriyeti’yle Osmanlı devlet sistemi arasında hiçbir bağ kurulamaz. Bu noktada Osmanlı, tamamıyla ve kesinlikle son bulmuştur. Öbür yandan, hepimizi şaşırtan bir başka olgu gündemdedir. Kanunlarla siyasî çerçeve, devletin temel prensipleri ve yapısı değiştirildi. Bunda da oy birliğine erişildi. Ama toplumsal-kültürel (socio-cultural) sorun sürüp gidiyor. Osmanlı Türk’ünün kültürü güçlü bir biçimde canlanıyor; devam ediyor; değiştik ama tasarlandığı gibi bambaşka olmadık: bu da sosyolojik verilere göre doğaldır. Kabul edelim, etmeyelim; bugün Türkiye’de her zamandan daha ağır bir kültür ve kimlik sorunu karşımızdadır.”

 

***

Halil İnalcık hoca, makalesinin “sonuç” kısmında göçmenlerden de söz ederek günümüzde de tartışma konusu olan şu noktaya dikkat çekiyor:

Bugün Türkiye’de yaşayan her üç kişiden birinin ya kendisi, ya ana-babası ya da yakın ataları göçmendir. Bu etnik çeşitliliğe rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası, herkesi hukuk önünde eşit gören bir Türk vatandaşlığı, ger inanç sahibini aynı düzeyde saygın gören hoşgörülü bir din serbestliği getirmiştir. 1980’lerden beri etnik ve dinî ayrılık bilincinin körüklenmesi üzüntü verici bir gelişmedir. Huzur içinde nimetlerini ortaklaşa paylaştığımız bu güzel yurdu korumak herkesin yararınadır. Bu gerçeği hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.”

 

5 MAYIS’TA NELER OLDU?

Geçmiş tarihte 5 Mayıs’ta neler olduğuna baktığımızda; roman ve oyun yazarı Emine Işınsu Öksüz, geçtiğimiz sene bugün vefat etmiş. (2021-Rabbim rahmetiyle muamele etsin.)

Bakanlar Kurulu, paradaki “Yeni” ibaresinin 1 Ocak 2009'dan itibaren kaldırılmasını ve yeniden Türk Lirası’na dönülmesini kararlaştırdı. (2007)

Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu diplomat Orhan Gündüz, Ermeni terör örgütü ASALA tarafından Boston'da öldürüldü. (1982)

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'e suikast girişimi gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırılan Manok Manukyan idam edildi. (1925)

Alan Shepard, ABD'nin uzaya gönderdiği ilk insan oldu. (1961)

Türk Kadınlar Birliğinin (TKB) girişimiyle her yıl mayısın ikinci pazar gününün 'Anneler Günü' olarak kutlanmasına karar verildi. TKB, Nene Hatun'u yılın annesi seçti. (1955)

Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç bir araya gelerek Avrupa Konseyini kurdu. Türkiye, Avrupa Konseyine Ağustos 1949'da katıldı. (1947)

Kubilay Han, Moğol İmparatoru oldu. (1260)

 

NOT: Kışın sona erip yazın başladığı gün olarak kutlanmakta olan Hızır Günlerinin başlangıcı olan 6 Mayıs Hıdırellez ve Bahar Bayramınız kutlu olsun. (M.B.)

 

Mustafa Balkan

Gazeteci-Yazar

5 Mayıs 2022, Karatay