M. Yavuz Elbirler


SİYASET HALKI DİNLEME SANATIDIR

SİYASET HALKI DİNLEME SANATIDIR


Siyaset; sorumluluk bilincinin gereğini en güzel şekilde yerine getirme sanatıdır.

Siyaset; emrolunduğu şekilde dosdoğru olmaktır. Bu bilinçle hareket etmektir.

siyaset. Hakk’ın, haklının ve halkın sesine kulak vermektir.

Hz. Ebubekir , Hilafet makamına seçildiğin de; “Ey insanlar, sizin en iyiniz olmadığım halde, sizleri yönetmek üzere seçildim. Görevimi hakkıyla yürütürsem, bana yardım ediniz. Yanılırsam, beni doğrultunuz. Doğruluk, emanet, yalancılık da ihanettir. Allah’a ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe, sizler de bana itaat ediniz. Ben, Allah’a ve Peygamberine isyan edersem, siz de bana itaat etmeyiniz.” diyordu.

Selman-ı Farisi (ra), giydiği cübbenin hesabını Halife Hz. Ömer’e ''Ganimetten bizim payımıza düşen bir parça kumaştan elbise çıkmadı, Oysa sen, elbise yaptırıp giymişsin.” diye sorabiliyor idi.. Bunu sorabilmek yöneticilerin, yönettiği halka, yöneticileri denetleme özgürlüğünü vermesinin açık bir göstergesi idi.

Bu gün iktidar da olanlar; halkın huzurunu sağlamak, Bilge Kağan'ın açıkça belirtiği gibi '' aç olanı doyurmak, çıplak olanı giydirmek'' ile görevli değiller mi?

Muhalefette olanlar da halkın sesini duymayanlara sorunları görmezden gelenlere halkın sesini duyurmak, hataları, yanlışları anlatmak ve iktidara halk ister ise gelebilmek amacı ile muhalefet yapmakta değiller mi?

Ekonominin her geçen gün süratle bozulduğu, temel maddelere yapılan zamlar ile enflasyonun durdurulamaz bir biçimde yükseldiği,

yatırımların azaldığı, çiftçinin ekip biçemez, üreticinin üretemez, iş arayanın iş bulamaz, sabit gelirlinin geçinemez, kiracının kirasını ödeyemez hale geldiği, nüfusun yüzde yirmisinin milli gelirin yüzde ellisini, asgari ücretlinin milli gelirin ancak yüzde altısını paylaştığı, milli kültürümüzün giderek yozlaştırıldığı, devletin yatırımlarını Milli Paramız ile değil de Dolar ile ihale ettiği bir ülkede halk, halkın sesi basın ve muhalefetin bunları dile getirmesi normal değil mi?

Kontrol edilemez şekilde ülkenin her tarafına dağılan; Suriyeli, Iraklı, Afganlı, Afrikalı, Güney Asyalı ve hatta Çinlilerin, demografik yapımız için bir tehdit ettiği görülmüyor mu?

Bütün bu olumsuzlukların ayrıca birer suistimal konusu olarak tehdit unsurunca kullanılarak, ortadan kaldırılmaları için önlem almak yerine, dile getirenleri; suçlamak, hakaret etmek, baskı ile susturmaya çalışmanın radikal guruplarca kullanılacağı fark edilmiyor mu?

Dememiz o ki, siyaset halkı dinleme, sorunları çözme ve sorumluluğun bilince olma sanatıdır.