Mehmet Anıl Korkmaz


Şu Feleğin İşine Bak

Şu Feleğin İşine Bak


'Ankara'nın taşına bak,

Gözlerimin yaşına bak,

Uyan uyan Kemal Paşa;

Şu feleğin işine bak.

Pek gamlıyız...'

2022 yılında Mayıs’ın 19’una beş kala, Atatürk Havalimanı yıkılmaya başlandı. İlk betonu kıran personelin yabancı olduğunu söylediler. Zaten aklıma aksi bir düşünce gelmemişti. Bu toprakların çocuğu o aleti o betona vuramazdı. Eli titrer; işini yapamazdı Anadolu evladı.

1919 yılında Mayıs’ın 19’una beş kala çıkmıştı yola Mustafa Kemal Paşa… Bilemezdi yüz sene sonra adına inşa edilmiş havalimanının mevkidaşının imzasıyla yıkılacağının. Mustafa Kemal, yüz sene önce memleketi kurtarıp yeni bir memleket kurarken elbette karşılık beklemiyordu fakat bir nankörlük de beklemiyordu; Anadolu halkının ferasetine güveniyordu.

2022 yılında Mayıs’ın 19’una beş kala yıkmaya başladıkları Atatürk Havalimanı en son iki üç ay önce devletin Bakanlarına kucak açmış; memleket çocuklarını donmaktan kurtarmıştı.

2022 yılında Mayıs’ın 19’una beş kala yıkmaya başladıkları milletin gururu havalimanının yerine, gün itibariyle kilosu 70 lira olan çay içilip yuvarlanılacak bir “millet bahçesi” yapılacağı söyleniyor. Oy veren milletin, sanmıyorum 70 liraya çay içebileceğini ve dahi Atatürk Havalimanının yıkılmasını isteyebileceğini.

2022 yılında Mayıs’ın 19’una beş kala, uzun bir aradan sonra geçtim klavyenin başına, başım bir duman içinde, muhtemelen gözlerim kısık. Farkında olmaya çalışırken olanların, hakikat olmamasını dileyerek sitemkâr bir halde yazıyorum. Soruyorum kendi kendime; “İstanbul Havalimanı derken Atatürk Havalimanı ismi zaten var diye Atatürk adını yeni havalimanında kullanmayanlar; neden şimdi en azından İstanbul Havalimanının adını Atatürk olarak değiştirmeyi düşünmezler?” “Mesele isim mi?” diye sormayın çok pis söverim, şekilciliğe olan reddiyemizden alınan cesaretin sonucudur andımızın kaldırılmasını sağlayan; dağlardaki “Ne mutlu Türk’üm diyene” lafzını sildiren irade.

2022 yılında Mayıs’ın 19’una beş kala yıkılmaya başlanan Atatürk Havalimanın muhalefetteki tepkileri giderek ağırlaşıyor. “İkinci Gezi organize edilse de bunu reddettiğimiz Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine yorar; eylemi NATO’ya biat eden gruplar yapıyor; havalimanı bahane” diyecek iradenin bu düşüncesine prim vermemek için aklıselim davranmaktan başka yapılacak bir şey yok. Bundan sonra yapılması gereken; vatandaşa “bakın bunun sonucu Anıtkabir’e çıkar” demek ve seçim için geceli gündüzlü çalışmaktır.

***

Aklımda deli sorular…

Acaba kaç milyar dolara Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine onay vereceğiz?

“Mesele iki devletin PKK destekçisi olmaları olsa PKK’nın sözde lideri Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkarmazlar ve Abdullah Öcalan’ın mektubunu canlı yayınla okutmazlar diye düşünüyorum.”

Acaba Ümit Özdağ, -kendince topluma hedef gösterme gayretiyle- Sayın Ahmet Davutoğlu’na yöneltmiş olduğu ve içinde sürekli “ben biliyorum ama sen açıkla” dediği soruların cevaplarını açıklar mı?

“Yok canım, Ümit hoca –bir şey bildiğini düşünmüyorum ama- bir şeyler açıklarsa ucu malum yerlere kayabilir ve o zaman ‘kurdurulan’ partinin yoldan çıkmasına sebep olabilir.”

Ümit Hoca, Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olduğu dönemde Cumhurbaşkanının kim olduğunu bilmiyor olabilir mi?

“Ona da ‘yok canım’ diyorum ya zinhar iki ismi ağzına alıp da muhalefet yapamaz. Ha arada çıkış yapar elbet ama o kadarını sokak röportajlarında vatandaşlardan da duyuyoruz. Diyelim ki doğrudan doğruya iki isme muhalefet yapmaya çalışacak, o zaman ‘kurdurulan’ partinin yoldan çıkmasına sebep olabilir.”

Acaba bütün bu yüklenmelerin sebebi, Sayın Ahmet Davutoğlu’nun aşırı ses getiren Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine yaptığı son ziyaret olabilir mi?

“Evet, kesinlikle olabilir. Çünkü Gelecek Partisi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bazı illerde tulum çıkartacak kadar güçlü bir siyaset izliyor.”