Muhsin Kafkas


AMAN NEME LAZIM!

AMAN NEME LAZIM!


Kanuni Sultan Süleyman’ın aklına takılan ve onu yoran bir soru vardır.

 

Çok güçlü bir duruma getirdiği Osmanlı Devleti’nin akıbetini hayâl eder, günün birinde “Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı?” diye..

 

Bu sorunun cevabını almak için dönemin ünlü Türk alimi Yahya Efendi’ye Sadrazamını gönderir.

 

Sadrazam gider, sorar ve döner.

 

Kanuni;

“Ne dedi?” diye sorar.

 

Sadrazam;

*“Neme lazım dendiği zaman!.” diye cevap verdi efendim der.

 

“- Başka bir şey söylemedi mi?” diye sorar Kanuni.

 

“- Hayır efendim. Bir tek bu cümleyi söyledi.” der sadrazam

 

Bu cevabı uzun bir süre düşünen Kanuni, sonunda ünlü alime mektup yazar, bunun ne anlama geldiğinin açıklanmasını ister.

 

“Çeşitli yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz..” der.

 

Ve ünlü alim Yahya Efendi de bir mektup yazıp, Kanuni’ye gönderir.

 

Mektup şöyledir;

 

“ * Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse,

 

* Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse,

 

*Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse,

 

İşte o zaman devletin sonu görünür.

 

*Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır.

 

*Halkın güven ve itimadı sarsılır.

 

*Asayişe itaat hissi kaybolur.

 

*Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hale gelir..”

Bu mektup, 500 sene önce yazılmış̧ ve Topkapı Sarayı’nda halâ sergilenmektedir.

##

CEHALET = KÖLELİK

Tarih 1503 Haziran.

Kristof Kolomb, gemilerinde oluşan arızaları gidermek için Jamaika'ya uğrar.

Oranın yerli halkı, topraklarına gelen bu yabancılara yardımcı olurlar.

Gemilerini tamir etmek için ve yiyecek içecek ihtiyaçlarını gidermek için ellerinden ne geliyorsa yaparlar.

Ancak aradan aylar geçmesine rağmen gemilerin tamiri bitmez.

Bu yetmezmiş gibi gemi mürettebatında bulunanlar, yerli halkın getirdikleri ile yetinmeyip daha fazla yiyecek içecek elde etmek için yağma yapmaya başlar.

Bu duruma çok kızan yerli halk, bir süre sonra bütün yardımı keser.

Hem gemilerin tamiri hem de beslenme noktasında çaresiz kalan Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken ertesi gün ay tutulması olduğunu öğrenir.

Bu durumu fırsata çevirmek için kendince iyi bir plan yapar ve hemen yerlilerin şefinin yanına gider.

Şefe, kendisinin Tanrı ile haberleştiğini, şefin ve halkının gemiler için yaptıkları yardımı kesmelerine Tanrı'nın çok kızdığını ve bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler.

Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner.

Bundan sonrasını Kolomb'un yanında bulunan oğlunun günlüğünden dinleyelim.

'İnleme ve feryatlarla birlikte her yerden gemilere doğru geldiler. Yiyecek ve içecekler getirdiler. Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar'

Kolomb kum saatine bakar.

48 dakika süren tutulma birazdan bitecektir.

Onlara Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve Ay'ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler.

Tutulma, tamda Kolomb'un dediği gibi bir süre sonra biter.

Tanrı tarafından affedilen yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb da!

Ve Kolomb olayın sonunda not defterine şunu yazar:

'Cehalet her zaman köleliği getirir !'