Ahmet Rauf Akay


KRAL ÇIPLAK

KRAL ÇIPLAK


Bülent Arınç, hükümetin son yıllardaki icraatlarını eleştirmek için Kral çıplak dedi.

Evet kral çıplak, Türkiye'de hiç bir şey yolunda gitmiyor, devlet rayından çıktı, hukuk işlemiyor. Meclis icrayı denetleme imtiyazını kaybetti. Hayat pahalılığı çekilmez boyutlara vardı. İnsanlar en hayati ihtiyaçlarını gideremiyor. Kimse yarın ne olacağını bilmiyor. Kriz her zaman olduğu gibi en çok dar gelirlileri vurdu. Milyonlarca sığınmacının ne olacağı bilinmiyor. Bir 84 milyon insan var, bir de tek bir kişi var. 84 milyon bir kişi kadar etmiyor.

Muhalefet partileri aylar, hatta yıllardır- kral çıplak- diyordu. İl il sokak sokak dolaşarak vatandaşı uyarmaya çalışıyorlardı. Bazen etkili oldular bazen olamadılar. Zihinsel kapanmışlık, vicdan körlüğü bazılarının hakikati görmesini bile engelledi.

Bu gibi durumlarda içeriden konuşanların sözleri daha anlamlıdır. Muhalefeti rakip gördüğü için onlara vicdanlarını kapatanlar, içerideki seslere o kadar kayıtsız kalamıyorlar. Öyle olduğu için bazıları Arınç'ın açıklamalarından çok rahatsız oldu. Çünkü Arınç'ın bazı şeyleri dillendirmesi, muhalefet liderlerinin dillendirmesinden daha farklı. Tetikçilik yapsın diye tutulanlar hemen hücuma geçtiler. Arınç'ın ihracını istediler. Bunlardan biri de Mehmet Metiner'di. Şu işe bakın ki, Arınç, arkadaşları ile AKP'yi kurarken, Metiner PKK'nın partisinde genel başkan yardımcısıydı.

Oysa bu tür uyarılar kibrinden önünü göremeyecek hale gelenler için bir uyarı fişeği olmalıdır. Eleştiri bazen göremediklerimizi bize gösterir. İktidarın da öyle düşünmesi gerekir.Arınç'ın uyarıları değerlidir, bu tip uyaranlar çoğalmalı, vicdanını muhalefete kapatanlar en azından bu içerideki seslere kulak vermelidirler.

ÖCALAN'DAN MEDET UMMAK

Ayrılıkçılık o kadar ağır bir sorundur ki, asla siyasi çekişmelere alet edilmemelidir. Her seçim döneminde HDP anahtar parti denilerek, diğer partiler HDP'nin kucağına itiliyor. Bir kişinin ihtiraslarını tatmin etmek uğruna öyle bir sistem oluşturuldu ki, ülke yüzde birlik partilere mahkum hale getirildi. Ancak HDP ile ilgili propagandalar daha çok Türkiye'yi terör örgütünün taleplerine razı etmekle ilgili. İstiyorlar ki Türkiye PKK'nın önünde diz çöksün, devlet içinde ayrı bir devlet çıkarsın.

Ne yazık ki bazı siyasetçiler bu oyuna geliyor. Bu ülkede onlarca demokratik düzenleme oldu. PKK,' her şey değişti, ben silah bırakıyorum mu' dedi. Terör baskısı ile yapılan her düzenleme terör örgütünün kar hanesine yazılır. PKK demokrasi değil devlet istiyor, şimdilik bağımsızlık diyemedikleri için demokratik özerklik diyorlar. Her sözlerinde demokrasiyi kullanarak, demokrasiyi önlerindeki engelleri kaldırmak için bir maymuncuk gibi kullanıyorlar. Elinde çocuk, bebek, kadın erkek binlerce insanın kanı bulunan bir örgütün demokrasi söylemine inanılabilir mi?

Seçim sürecine yaklaşıldıkça çözüm ve HDP'nin isteklerine ram olma baskıları da artıyor.İktidar oy desteğini kaybettikçe telafi yolları arıyor. Geçmişte aynı hatayı başkanlık sistemine geçebilmek için çözüm sürecinde yapmış, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmişti. Şimdi yine yapıyor. Öcalan'a açık görüşmenin konuşulması,İmralı kapılarının yeniden açılması söylentileri bunun ifadesi. Öcalan'dan medet ummak, Türkiye'yi uçuruma atmaktır. Bir defa denendi 798 şehit verdik,bir daha denerseniz ülkeyi yok edersiniz. Öcalan'dan değil halktan medet umun!