Mustafa Toygar


TÜRKÜLERIMIZ - XV SARIKAMIS AGITLARI - VI


Sarikamis agitlari konusundaki son yazimizi kaleme alirken; Sarikamis Harekâtiyla alâkali olarak genel bir degerlendirme yaptiktan sonra, bu savasta görev yapan komutanlarin hâtiratlarindan, tarihçi yazarlardan ve Genelkurmay Baskanligi’nin tespitlerinden de nakiller aktaracagiz.   
Su husûsu bastan ifâde etmemiz gerekir ki; Birinci Dünya Savasi’nin Baskomutan Vekili ve Harbiye Nâziri olan Enver Pasa,  “Sarikamis Harekâti”ni da, “Çanakkale Savasi”ni da sevk ve idâre etmistir. Enver Pasa; Harb-i Umûmî’nin fiilî baskomutani oldugu için her iki muharebeden alinan neticenin de bas hissedâridir.  Yâni Sarikamis’taki maglûbiyetin sorumlusu da, dünyada esi benzeri olmayan Çanakkale Harbi’ndeki dillere destan gâlibiyetin de mîmâri Enver Pasa’dir. Sarikamis felâketinin bütün sorumlulugunu Enver Pasa’ya yükleyenler, Baskomutan olarak Çanakkale Zaferi’nin bir numarali kahramaninin da Enver Pasa oldugunu hiçbir zaman dile getirmemislerdir, getirmemektedirler… Ne hikmettir (!) bilinmez  (?)  yakin tarihimizin en olumsuz hâdiselerinde bas aktör olarak hep Enver Pasa’nin ismi lanse edilirken, Çanakkale ve Kûtü’l-Amâre zaferlerinde ise Enver Pasa’nin adinin aslâ geçmemesi için de çok özel bir îtinâ göstermislerdir, göstermektedirler... Ancak unutmamak gerekir ki,  hakikatin hikâyesi olan tarihî hâdiselerin geç de olsa bütün açikligiyla ortaya çikma gibi çok önemli bir îtiyâdi vardir…
Sunu ifâde etmemiz gerekir ki, Enver Pasa’nin en çok elestirilen ve en tartisilan kararlarinin basinda “Sarikamis Harekâti” gelmektedir.  Birinci Dünya Savasi’nin önemli muharebelerinden birisi olan ve çok agir kayiplarla sonuçlanan Sarikamis Harbi hakkinda Maresal Fevzi Çakmak ve General Fahri Belen; “Sarikamis Kusatma Harekâtinin yapilmasini degil, yapilis tarzini” elestirmektedir. Pek çok kurmay subay “Sarikamis Kusatma Harekât Plâni”ni askerî açidan uygun görmekle birlikte, hatâ olarak kis mevsiminde taarruz edilmesini degil; yeterli hazirlik ve ikmâl yapilmadan harekâta baslanmasini, plândaki kurallara uyulmamasini, emir komuta münâsebetinin düzenli islememesini, kolordular arasindaki muhabere noksanligini ve komutanlar arasindaki koordinasyon eksikligini tenkit etmektedir. 
Sarikamis uzmani tarihçilerimizden Prof. Dr. Tuncay Ögün “Sarikamis Harekâti” hakkinda yaptigi bir degerlendirmede; “Tenkitlerin hemen hepsi sonuca göre yapilmistir. Zîra harekât fecî bir maglubiyet yerine parlak bir zaferle sonuçlanmis olsaydi, ki bu mümkün olabilirdi, Enver Pasa ile Hâfiz Hakki Pasa’dan ‘3. Ordu’yu yok eden mâcerâcilar’ olarak bahsedilemeyecegi bir gerçektir. Ancak fâciâyla sonuçlanan bu harekâtin bir sorumlusu aranmis ve hakli veya haksiz olarak,  Enver Pasa ile Hâfiz Hakki Pasa’yi suçlu îlan etmek âdet hâline gelmistir. Bununla birlikte yapilan tenkitlerin bir kisminin da dogru oldugunu söylemek gerekir. ...Harekâtin bahar aylarinda yapilmasi hâlinde basarili olacagi kanaatine ise katilmak mümkün degildir. Zîrâ Sarikamis Harekâti, Aras Vâdisi’ndeki Rus kuvvetlerini beklemedikleri bir anda, âni bir taarruzla kusatarak yok etmeyi amaçliyordu ve basari vaat eden yegâne özelligi de buydu… Bütün kötü sartlara ve eksikliklere ragmen, 22 Aralik 1914 günü baslatilan harekâtin ilk günlerinde basari sansi oldukça fazlaydi. Büyük bir fedâkârlik örnegi gösteren 9. Kolordu birlikleri cebrî (molasiz) yürüyüslerle agir kayiplar vermelerine ragmen, Bardiz Geçidi’ni ele geçirdikten sonra 26 Aralik günü derme çatma denilebilecek Rus kuvvetlerince savunulup, harekâtin odak noktasi hâline gelmis bulunan Sarikamis Kasabasi’na taarruz ettiler. Ancak 9. Kolordu Komutani Ihsan Pasa taarruzun durdurulmasi ve dinlendirilen kuvvetlerle ertesi gün taarruza devam edilmesi hususunda israr edince harekât durduruldu. Bu büyük bir hatâ idi ve Türkler iste o an bütün basari sanslarini da kaybetmis oluyorlardi.” demistir.  
Gerçekten de Sarikamis Harekâti, düsmanin hiç beklemedigi bir zamanda ve hiç tahmin etmedigi yönde yapilan baskin bir taarruzdur. Türk komutanlar ve kurmay subaylar “Sarikamis Kusatma Harekâti”nin yanlis bir plânlama diye tenkit etmedigi ve bu harekâtin yapilmasinin yanlis oldugunu söylemedigi gibi, hem Türk, hem de Rus askerler ve harp tarihi uzmanlari da; uygulanabilirligi yüksek olan harekât plâni eger tasarlandigi gibi tatbik edilebilseydi, ilk yapilan plân uygulanabilseydi zaferle sonuçlanacagi konusunda da hem fikirdir.  Bu konuda Maresal Fevzi Çakmak;  “22 Aralik 1915’te yapilan harekâta kumanda kadememiz inansaydi, Rusya’yi Kafkaslarin ötesine atardik. Milletçe rahat bir nefes alirdik” demis ve “Sarikamis Harekâtinda 26 / 27 Aralik tarihi bir dönüm noktasi olmustur” ifâdesini kullanmistir. 
Ziyâ Nur Aksun da Sarikamis Harekâti hakkinda su tespitleri yapmistir: “Harekâti tenkit edenler, Enver’e ziyâdesiyle çatanlar bile, plânin çok iyi oldugu üzerinde müttefiktirler. Yâni plânin kendisi degil,  uygulamasi tenkit edilmistir. En büyük tenkitler ikmâl ve levâzim islerinin yürüyememesinde toplanmaktadir. Harekât sahasinda memleket gerileriyle irtibat azdir, ikmâl vâsitalari zayif ve yetersizdir.”
Yazdigi hâtiratta, Enver Pasa’ya karsi galîz bir üslup kullanan, gerçek disi pek çok ithamda bulunan ve; “Büyük ormanlara gömdügü binlerce bedbaht vatan evlâdini çigneyerek yalniz basina, dislerinden kanli salyalar akan canavar;  Türklük ve insanlik faziletlerinden soyulmus, Almanya Imparatoru’nun ücretli yamagi, kanli katil, mel’un herif” gibi çok asagilayici kelimelerle hakâret eden Köprülü Serif Ilden bile; “Sayet 9. Kolordu Çatak’tan, 10. Kolordu Oltu üzerinden güneye dönerek Kötek-Yeniköy hattinda Rus ordusunun gerisine düsseydi bu hareket gerçekten basariyla sonuçlanabilirdi” diyerek ilk plâna sadik kalinmamasinin felaketin sebebi oldugunu belirtmistir.
Tarihçi Muzaffer Albayrak’a göre de; “Sarikamis Harekâti aslinda tatbik kapasitesi yüksek uygulanabilir bir plândi. Yapilan elestirilerden biri bu harekâtin kis aylarinda yapilmasina yöneliktir. Bu elestiri dogru degildir zira baskin niteligi tasiyan harekâtin özünde düsmanin beklemedigi bir zaman ve yerden yapilmasi hususu yatmaktadir. Harekâti plânlayanlar da önlerindeki arâzinin karlar altinda ve zorlu bir yol oldugunu biliyordu. Harekâtin baskin niteligi tasimasi iste böyle bir mevsimde Türk ordusunun böylesine cüretkâr bir harekete girisebilecegini Ruslarin düsünmeyecek olmasiydi. Nitekim Sarikamis’i anlatan Rus yazarlardan Maslofski Türk ordusunun Sarikamis Muharebesini kazanmalarina ramak kaldigini itiraf etmistir]. Ruslar harekâtin bir kusatma plâni oldugunu anladiklarinda Kafkas Cephesi komutani Mislayefski panik halinde geri çekilme emri vermisti bile. Sunu söyleyebiliriz ki sayet ilk yapilan plan uygulansaydi ve kisa yoldan Rus cephe hattinin arkasi kusatilsaydi harekât basarili olurdu.”
Rus Ordulari Baskomutan Vekili General Nikolski Sarikamis Harekâti hakkinda sunlari yazmistir: “Enver Pasa tarafindan Sarikamis bölgesine, makineli tüfeklerle ve az sayida topçu ile desteklenen 30-35.000 dolayinda bir kuvvetin sevk edilmis oldugu anlasilmaktadir. Bu kuvvet, harekâtin ilk günlerindeki ilerlemeyi basariyla devam ve tamamlamak için yeterliydi. Ancak bâzi Türk komutanlarin, Rus komutan ve  askerlerindeki gibi büyük bir azim ve morale sâhip olmasi gerekirdi.. ..Kolordu komutanlarindan îtibâren asagiya dogru olan diger Türk ast birlik komutanlari Enver Pasa tarafindan kendilerine verilen ve büyük cüret isteyen görevi basaramamislardir. ..Örnegin 26 Aralik’ta 29. Tümen Komutani (Albay Ârif Baytin) Sarikamis’ta Yüzbasi Mushelof’un 2 topla açtigi atesten sasirmis, kendisine tam ve kesin bir basari getirecegi süphesiz olan Sarikamis taarruzunu durdurarak diger (Türk) tümeninin gelmesini beklemeye karar vermisti.”
Rus Ordusu Kurmay Baskani Albay Maslofski ise; “Sarikamis Grubu imhâ edilseydi, Kafkas yollari Türklere açilarak Güney Kafkasya elden çikardi. Eger Sarikamis’tan çekilme emri yerine getirilseydi yine bozgun olurdu. Enver Pasa’nin cesûrâne düsünülmüs ve düzenlenmis olan plâni, basari hâlinde Türkiye’ye büyük menfaatler saglayacakti. Eger Mislayevski’nin çekilme karari uygulansaydi, Enver Pasa’nin muazzam plâni tahakkuk derecesine yaklasmis olurdu.” demistir.  
Özhan Eren de,  “General Nikolski, General Maslofski, Paul Muratoff, Alman Subayi Guze ve Fransiz tarih yazari Larcher gibi yabanci yazarlar genel olarak su noktalarda birlestigini söylemistir: “Sarikamis taarruz plâni, kesin sonuca süratle giden iyi bir plândir.  Ancak bu bölgede ve siddetli kis sartlari altinda uygulanmasi güçtür. 3. Ordunun ikmâl meseleleri, egitim ve taarruz hazirliklari böyle büyük bir kusatma harekâtini karsilayacak sekilde düzenlenmemistir.”   
Prof. Dr. Tuncay Ögün Hoca, Sarikamis Harekâtinda Rus Ordusu’nda görev yapan ve Türklere karsi çarpisan komutanlarin hâtiratlarindan da yola çikarak su degerlendirmeleri yapmistir: “Maslofski ve Nikolski gibi Rus generallerinin harekât hakkindaki görüsleri, yukarida belirtilen iddialarin gerçegi yansitmadigini, en azindan bu görüslerin süpheyle karsilanmasi gerektigini ortaya koymaktadir. Zira bu Rus generalleri, Sarikamis Harekâtini basari sansi yüksek, cüretkâr bir taarruz olarak degerlendirmis ve kendileri için ciddi bir tehlike olusturdugunu belirtmislerdir. Onlara göre, kahramanca çarpisan Türk askerleri harekâtin ilk günlerinde gâlip gelebilecek durumdayken, Enver Pasa’nin mâiyetindeki üst düzey komutanlarinin inisiyatiflerini sorumsuzca kullanmalari nedeniyle bunu basaramamislardir.”
* * *. 
Enver Pasa’yi tenkit ve tahkir etmek isteyenler, onun; Alman emelleri dogrultusunda Sarikamis Harekâti’ni yaptigini söylemis, bu harekâtin gâyesinin Ruslarin Kafkas Cephesi’ne kuvvet kaydirmalarini saglayarak Almanlarin Bati Cephesi’nde Ruslar karsisinda yükünü hafifletmek ve daha rahat savasmasini temin etmek oldugu ithâminda da bulunmuslardir. Ancak sunun unutulmamasi gerekir ki; Birinci Dünya Savasi’nda Osmanli sinirlarindaki ilk saldiri 1 Kasim 1914’te Ruslar tarafindan baslatilmistir. Düsman birlikleri bu tarihte Dogu Bayazit’in kuzey hudûdundan Dogu Anadolu’daki Osmanli topraklarina girmis, Aras Nehri boyunca Eleskirt ve Pasinler’e dogru taarruz ettigi gibi, 4 Kasim aksami Narman-Ekrek-Horasan-Velibaba hattina, 5 Kasim sabahi da Köprüköy’e kadar ilerlemis ve bu gelismeler sebebiyle Osmanli Devleti Kafkas Cephesi açmistir. Ayrica Türk Genelkurmayi açisindan bakildiginda; Birinci Dünya Savasi’nin baslangicinda Ruslarin en zayif biraktigi kanat olan Kafkas Cephesi’nde Rus Ordusu’nun %3’ünün konuslanmis olmasi, zayif yakalanmis Rus Kafkas ordusunun âni bir baskinla bir kusatma harekâti yapilarak  imhâ edilmesinin de kaçirilmamasi gereken stratejik bir firsat olusturdugunu da unutmamak gerekir. Maresal Fevzi Çakmak da Sarikamis’taki Rus kuvvetlerinin sag yanini açik birakarak kusatmaya çok müsait bir pozisyon verdiklerini, Enver Pasa’nin kusatma plâninin, biraz genis tutulmakla birlikte yerinde oldugunu, ancak uygulamada bâzi hatâlar yapildigini belirtmistir. 
Sarikamis Harekâtinda Arap ülkelerinden getirilmis birliklerin kullanildigi ve bunlarin soguktan dondu rivâyetleri de sikça söylenmektedir. Sunu belirtmemiz gerekir ki, bilhassa Harput’ta konuslandirildiktan sonra Erzurum’a getirilen ve çogunlukla Arabistan’dan sevk edilen ya da Yemen’den sag kurtularak gelen ve üzerlerinde yazlik kiyafetler bulunan askerlerimiz mevsim sartlarina hazirliksiz yakalanmistir. Ancak bunlar da iddia edildigi gibi ordunun çogunlugu degil, yalniz iki alaydan ibârettir. Bu konuda Serif Ilden; “Bagdat’tan getirilen 37. Tümen Köprüköy ve Azap Muharebeleri esnasinda bölgede kullanildi. Bu tümen iki alaydan olusuyordu ve toplam kuvveti de iki bin kisiydi” demistir. 9. ve 10. Kolordulari olusturan birliklerin askerleri için de yazlik elbiselerle ve kaputlari olmadan harekâta katildiklari söylenir ki bu da dogru degildir. Çünkü askerlerin sirtlarinda kaputlari vardir, ancak soguk bilhassa 25-27 Aralik günleri arasinda -30 derecelere kadar düsmüs oldugundan, açikta geceleyen veya firtinaya tipiye yakalanan askerler kislik giysileri ve kaputlari olsa da donmaktan kurtulamamistir.  
* * *. 
Mâlum oldugu üzere Osmanli tarihinin dört büyük fâciâsi; “Viyana Bozgunu”, “93 Harbi”, “Balkan Hezîmeti” ve “Sarikamis Harekâti”dir. Bu dört büyük felâket içinde Sarikamis Harekâtinda verdigimiz sehit sayisi hakkinda dogru oldugu zannedilen ve “90 bin asker tek kursun atmadan bir gecede donarak öldü” (?) denilen kayiplarimizin ne kadar oldugunun, kamuoyuna ezberletilen yalan yanlis bilgilerin aslinin ne oldugunun ögrenilmesi, tarihî gerçeklerin bilinmesi ve egrisi dogrusundan çok fazla olan “asparagas ezberlerin” bozulmasi adina irdelemeden önce, sunu ifâde etmek isterim ki, söz konusu vatan müdafaasi ise -hangi rakamda olursa olsun- sayilar hükümsüz kalir ve tarih sâhittir ki Türk milleti “Allah ve vatan ugruna” canini bütün fertleriyle fedâ etmeye her zaman ve her sartta hazirdir… 
Birinci Cihan Harbi sonrasi Enver Pasa aleyhinde çok çesitli ithamlar yapilmis, Sarikamis Harekâtindaki kayiplarimiz hakkinda çok farkli sayilar ifâde edilmis ve çok abartili zâyiat rakamlari ortaya atilmistir. Hattâ 3. Ordu’nun 75. 000 olan muharip asker mevcudundan daha fazlasinin Sarikamis  Daglari’nda sehit düstügü söylenmis, Sarikamis Harbi’yle  özdeslestirilen “90.000” sayisi (?!)  slogan hâlinde insanimiza ezberletilmis ve özellikle de “Allahuekber Daglari’nda tek kursun atmadan bir gecede donan 90.000 asker” sözü, yüz yildan beri dilden dile aktarilarak bir sehir efsânesi hâlinde günümüze kadar tekrarlanip durmustur. Sarikamis Harekâti hakkinda ezberletilen bilgiler (?) büyük oranda Enver Pasa’yi îtibarsizlastirmayi amaçlamis ve ne yazik ki çogunlukla da çarpitilmis bilgiler ve rakam fetisimi tarihî gerçeklerin yerini almistir.  
 
Sarikamis Harekâtindaki zâyiatimizin gerçek sayisinin ne oldugunu, askerî ve tarihi hakîkatlere mugâyir olan sloganlasmis ifâdelerin dogru olup olmadigini; Genelkurmay yayinlarinin, hâtiratlarin, Birinci Dünya Savasi’ndaki üst düzey komutanlarin, yerli ve yabanci harp tarihçisi yazarlarin, arastirmacilarin ve akademisyenlerin yazdiklarini inceledikten sonra, karsilastirmali olarak irdeleyecek, bugüne kadar Sarikamis hakkinda kulagimiza üflenen sözlerin ve ezberletilen bilgilerin ne derece dogruyu yansittigini arz etmeye çalisacagiz. 
3. Kolordu’nun verdigi kayiplar hakkinda,  kamuoyunda genel bir kabul hâline gelen  “90.000”   rakaminin ortaya çikmasina; 9. Kolordu Kurmay Baskani Köprülü Serif Ilden’in 1921 yilinda Aksam Gazetesi’nde tefrika edilen ve bir sene sonra da “Sarikamis Ihâta Manevrasi ve Meydan Muharebesi” adiyla kitap haline getirilen hâtirâti ile Fransiz askerî tarihçi Larcher’in yazdiklari öncülük etmistir. Fransiz Larcher’in 1926’da kaleme aldigi  “Büyük Harpte Türk Harbi”  isimli kitabinda Sarikamis Harekâti ile ilgili çok abartili rakamlar vermistir. Bu konuda Özhan Eren; “3. Türk Ordusu’nun Sarikamis Harbi’ne 150.000 kisi ile basladigini, 90.000 ölü, 40.000 -50.000 esir verdigini ve harp sonunda 12.400 kisi kaldigini” yazmis ve Larcher’in, “Sarikamis Harbi ile özdeslesen ‘90.000’ sayisinin belki de (Batidaki) en önemli ilk kaynak kisisidir.”  demistir. Nevzat Kösogu da, Sarikamis Harekâtindaki kayiplarimiz konusunda sunlari ifâde etmistir: “Bu savasin kayiplarini saglikli olarak tespit etmek zor olsa da, sayiyi arttirarak Enver Pasa’nin sorumlulugunu büyütmek gibi, hiç de ahlâkî olmayan tutumlarin, meseleyi karistirdigi çok açiktir.” Tarihî gerçeklere aykiri olan “90 bin sehit” hakkinda Sarikamis Dayanisma Grubu Baskani Prof. Dr. Bingür Sönmez de 12 Ocak 2018 günü Hürriyet Gazetesi’ne yaptigi bir açiklamada; “90 bin sehit, sembolik bir sayidir ve artik folklorik bir degeri vardir.” demistir.   
 
Sarikamis Harekâtiyla alâkali gerçek disi abartili rakamlarin yayginlastirilmasinda Millî Mücâdele yillarindaki siyâsî çekismelerin, nüfuz ve iktidar mücâdelelerinin de etkisi olmustur. Zîrâ Sarikamis Harekâtiyla alâkali yukarida da ifâde ettigimiz kliselesmis ezberlerin yayilmasindaki ve kayiplarimizin abartilmasindaki esas gâye; yasanan felâketin çok daha büyük oldugunu göstermeye, Enver Pasa’nin günâhini arttirmaya ve halkin nazarinda itibarsizlastirmaya yöneliktir. Atese Dönen Dünya Sarikamis” isimli eserin müellifleri olan Bingün Sönmez ve Reyhan Yildiz bu konuyla ilgili olarak; “Sunu da belirtmek gerekir; Serif Köprülü’nün Enver Pasa ile ilgili yer yer abartili ve duygusal degerlendirmeleri, dönemin Ankara’si için de önemli bir ‘firsat’ teskil etmistir. Enver Pasa’nin Mustafa Kemâl’in yerini alabilmek için Batum’da bekledigi, Yunanlilara karsi savasan Türk Ordusunun ugrayacagi ilk bozgundan sonra Anadolu’ya geçme hazirliklari yaptigi bir sirada, Sarikamis’ta yasanan hezimetin halka duyurulmasi Ankara’nin isini bir anlamada kolaylastirmistir.” yorumunu yapmistir. Serif Ilden’in hâtiratinin bir gazetede tefrika edilmesi ve kitap hâlinde yayimlanma zamanlamasi da bahse konu “firsat”la alâkali olsa gerekir. Murat Bardakçi da bu konudaki “75 Bin Kisilik Ordu Nasil Olur da 90 Bin Sehid Verir?” baslikli yazisinda; “Sarikamis’ta 90 bin sehid mi verdik? Hayir, sehid sayisi daha düsüktü ve en fazla 40 bin civarindaydi. ‘Allahuekber Daglari’ndaki 90 bin askerimiz, düsmana tek kursun bile atamadan donup sehid oldular’ seklindeki söylentilerin gerisinde, 1920’li yillarin siyasi düsünceleri vardi.” demektedir.
 
Sarikamis Harekâtinin sebep oldugu insan kaybi konusunda maalesef tarihî kaynaklarda ve hâtiratlarda mutabakat olmadigi gibi, zâyiata dâir rakamlar arasinda da çok büyük tutarsizliklar vardir. Sarikamis muharebeleri sirasinda, 25 binden baslayan ve 150 bin kisiye varan kayiplardan bahsedilmektedir.  Sarikamis felâketindeki kayiplarimiz hakkinda mübalagali olarak verilen “90.000” sayisi gibi,  kamuoyunda slogan hâline ge/tirti/len;  “90 bin asker, tek bir kursun dahi atmadan bir gecede donarak sehit oldu” (?!) sözü de gerçeklere aykiri bir beyandir.   
 
Genelkurmay Baskanligi’nin tespitlerine göre Sarikamis Harekâtinda Türk ordusu; “23 bini savas alaninda, 10 bini de savas hatlari gerisinde olmak üzere toplam 33 bin sehit vermistir. 7 bin kisi esir düsmüs, 17 bin kisi ise hasta ve yarali olarak saf disi kalmistir. Yani, yarali, hasta, kayip ve esir düsenler de dâhil olmak üzere Türk ordusunun Sarikamis Harekâtindaki toplam kaybi 57 bin kisidir. Maresal Fevzi Çakmak da, Sarikamis Harekâtinda Türk Ordusu’nun 60.000 asker kaybettigini ifâde etmistir. Muzaffer Albayrak ise; “3. Ordu’nun muharip kuvvetinin 75 bin, gayri muharip unsurlarla birlikte yaklasik 120 bin oldugunu belirtmis”, Sarikamis Harekâti sirasinda ugradigimiz kayiplari da; “Ruslarin defnettigi er sayisi (9. ve 10. Kolordu erleri) 23 bin, esir (çogu sehit olmustur) 7 bin, 11. Kolordu bölgesinde sehit sayisi 10 bin, hastaliktan (çogu tifüsten) vefat eden er sayisi 20 bin ve toplam 60 bin sehit” olarak ifâde etmistir.  Daha önceden de belirttigimiz gibi I. Dünya Savasi’nda Osmanli Ordusunu ve Anadolu halkini etkileyen çok önemli hastaliklardan birisi de bitlerden bulasan tifüs salginidir. Bu sebeple Sarikamis Harekâti sirasindaki zâyiatimiz; sâdece Ruslarla yapilan çatismalardan, dondurucu soguktan degil, kolera ve tifüs gibi salgin hastaliklar sebebiyle de meydana gelmistir.  
 
Sarikamis üzerine çok kiymetli bir doktora çalismasi yapan Ramazan Balci’ya göre Türklerin Sarikamis Harekâtindaki verdigi zâyiat; çatismalarda sehit olan, donan, hastalanan ve yaralananlarin sayisi 50.000’in altindadir.  Ramazan Balci, General Maslofski’nin ifâde ettigi Türk askerlerinin verdigi sehit sayisinin 23.000 oldugunu, bu sayinin içindeki 5000 kisinin de Ruslarin Hamamli’da kurduklari esir kampinda açlik, soguk ve bakimsizliktan sehit oldugunu ve Maslofski’nin toplam 23.000 rakamini, bu ayrimi yapmadan toplam olarak verdigini ifâde etmistir. 3. Ordu Kurmay Baskani Yarbay Felix Guze de hâtiratinda Türklerin toplam sehit sayisinin 30.000 civarinda oldugu belirtmis ve harp bittikten sonra Erzurum’da toplanan ordu birliklerinde 42.000 erin bulundugunu yazmistir. 
“Harekât sirasinda hayâtini kaybeden asker sayisina dâir en önemli referanslardan birisi de Hâfiz Hakki Pasa’nin günlügüdür.  Buna göre Hâfiz Hakki Pasa’nin 22 Ocak1915’te Enver Pasa’ya gönderdigi telgrafta (sâdce) ‘son bir ay içerisinde 30.000 sehit verildigini bildirmektedir.” Bu telgraf, 22 Aralik 1914 ile 22 Ocak 1915 tarihleri arasinda hayatini kaybeden asker sayisi hakkinda sicagi sicagina bilgi verdigi için çok önemlidir.  Kezâ “Erzurum Vâlisi Tahsin Bey’in 26 Ocak 1915’te Dâhiliye Nâziri Talât Pasa’ya gönderdigi telgrafta da bu ‘30.000 sehit’ ifâdesi tekrar edilmistir. ..Özetle Sarikamis Harekâti’nda donma ve yaralanma nedeniyle ilk etapta hayâtini kaybeden  asker sayisi 30 bindir. Harekâti tâkip eden günlerde hastaneye giden asker sayisi Genelkurmay Baskanligi arsivindeki belgelere göre 38.000’dir ve yine ayni kaynaktaki belgelere göre her ay bu askerlerin ortalama 10.000 kadari hayatini kaybetmistir.”
 
Bu îtibarla Genelkurmay ATASE Baskanligi’nin verdigi sonuçlar ile Fevzi Çakmak Pasa’nin ifâde ettigi sayilar birbirine yakin oldugu gibi, yerli ve yabanci yazarlarin verdikleri rakamlar da asagi yukari birbiriyle örtüsmektedir. Hâsili Ruslar bu muharebe esnasinda 7.000 askerimizi esir almislar ve muharebeden sonra da 23.000 naas gömmüslerdir. 11. Kolordu bölgesinde  10.000, muharebe hatlari gerisinde donma ve hastalik nedeniyle 20.000 erin daha sehit olugu sanildigindan kayiplarin toplami 60.000’i bulmaktadir. “Bu savasin sonunda Kars, Ardahan ve Artvin çevresindeki Müslüman halkin, Rus ve Ermeni zulmü altinda verdigi kayiplar ise Osmanli Baskomutanliginin 6 Mart 1915 tarihli tezkeresine göre 30.000’e ulasmistir. 
 
Sarikamis Harekâtinin devam ettigi günlerde hüküm süren dondurucu kis ve savas sartlari Türk birliklerinin sehitlerini defnetmesine firsat vermemistir. Zemheri sogugunun siddetiyle donan toprak kaya gibi sertlestiginden zâten yorgun ve bitkin olan askerlerin sehit arkadaslari için mezar kazmalari mümkün olmadigi için naaslari orman içlerine ve çevredeki vâdilere birakilmis ve sehitlerimizin bedenleri bulunduklari yerlerde aylarca kalmis, bu mübarek naaslarin bir kismi da ne yazik ki kurda kusa yem olmustur. Sarikamis civarina bahar geldigi zaman gömülmemis olan sehitlerimizin naaslari karlarin erimesiyle ortaya çikmaya baslamistir.  Salgin hastalik ihtimâline karsi Kars Vâlisi Ziboviç, Sarikamis Kaymakamina emir vererek çevre köylerden toplanacak isçilerle daglardaki Türk naaslarinin toplanarak gömülmesini istemistir. Sarikamis Subhan Azat Köyü’nün imami Molla Mustafa Hoca bu olayi söyle anlatmistir: “Sarikamis Türk köylerinden toplanan üç yüz amele ile ben de göreve gittim. Ormanlarin içinde donup kalan cenâzeler için büyük büyük hendekler kazarak bâzisina sekiz yüz, bâzisina bes yüz, bâzisina da bin tane Türk sehidini merâsimle (namazlarini kilarak) gömdük. Her hendegin basina orada kaç sehidin medfun oldugunu gösteren pusulalar yazarak taktik. Bir hafta kadar bu cenâzelerin toplanmasi ve defin islemleri için çalistik. Sehitlerin sayisi on iki bine yaklasiyordu.”  Sarikamis uzmani tarihçi Prof. Dr. Tuncay Ögün Hoca; “Harekât alanindaki sehit naaslarinin defin islemleri tamamlandiktan sonra, Kars Askerî Dairesi Baskanliginca, General Yudeniç’e sunulan bir raporda 23 bin Türk cesedinin defnedilmis oldugu belirtilmistir.” General Maslofski de 18.000’i Sarikamis civarinda olmak üzere toplam 23.000 Türk askerinin gömüldügünü yazmistir.
 
* * *. 
Kamuoyunda sikça tekrarlanan; “Sarikamis’ta 90.000 sehit verildi”  abartisi gibi,  insanimizin dogru zannettigi “Türk askerlerinin, tek kursun atmadan Allahuekber Daglari’nda bir gecede donarak öldü” iddiasi da gerçek disidir. Savasa bizzat katilan komutanlar ve tarihçi yazarlar Ruslarin kayiplari hakkinda su bilgileri vermistir: “Türkler kadar olmamakla birlikte, Rus kuvvetleri de bu savas sirasinda agir kayiplara ugramislardir. General Maslofski’nin tespitlerine göre Sarikamis Harekâtinda Rus ordusunun verdigi toplam zayiat 30 bin kisi civarindadir. Bunlarin 9 binden fazlasi donarak ölmüs, yaklasik 20 bin kisi de çarpismalar sirasinda ölmüs, yaralanmis ya da hastalanarak saf disi kalmistir.” Bu rakamlara; “Türkler tarafindan esir alinin 2 bin kisi de eklendiginde Rus ordusunun Sarikamis Harekâtindaki toplam kaybinin 32 bin kisi oldugu ortaya çikmaktadir.” Ruslarin 9 bin askerinin dondugu, yirmi bin zâyiatin en az yarisinin da çatismalarda öldürüldügü biliniyorken, “90 bin askerimiz Sarikamis’ta tek kursun atamadan öldü” (!?) kaliplasmis repliginin  dogru olmadigini çözmek, normal zekâya sahip bulunan ve bu konunun aslini ögrenen herkes için -Enver Pasa düsmanlari, art niyetliler ve ön yargililar hâriç-  zor olmasa gerekir. 
 
Muzaffer Albayrak da, Türk ve Rus kayiplarini ve yukarida ifâde ettigimiz iddialari yorumlarken; “Isin dogrusu sudur ki ugranilan bu zayiatin içinde hakikaten soguktan donarak sehit olanlar varsa da pek çogu sicak çatismada Ruslarla harp ederken vurulup düsenlerdir. Bizim 60 bin kisilik zayiatimiza mukabil Ruslarin yarisi ölü olmak üzere (10 bin donmus er) 30-35 bin zayiatlarinin olmasi da zaten ‘kursun atamadan sehit oldular’ sözünü bosa çikartmaktadir.”  demistir. Türk ve Rus tarihçilerin tespitlerine ve Genelkurmay ATASE Baskanligi’nin ifâde ettigi rakamlara göre de, Sarikamis Harekâti sirasinda Rus Ordusu’nun zâyiati 32. 000 civarindadir. Biz, tek bir kursun dahi atmadiysak, vurularak ölen düsman askerlerinin âkibeti hakkinda geriye tek bir ihtimâl kaliyor ki; o da Ruslarin birbirini vurmus olmasidir. (!)
 
Tarihçi Dr. Yavuz Özdemir bu konuyla alâlali olarak “Bir Savasin Bilinmeyen Öyküsü - Sarikamis Harekâti ” isimli eserinde; “Tek kursun atmadan donarak öldüler” iddialarinin aksine, “Askerlerimizin Rus askerleriyle gögüs gögse çarpisti. Ilk vurusma Erzurum’un Narman ilçesi girisinde basladi. Ikinci vurusma Oltu girisindeki Kalebogazi mevkiinde meydana geldi. Daha sonra diger önemli çatismalar, Ismail Aga Çayirlari ve Kosor bölgesinde yasandi. Burada Osmanli Ordusu da önemli kayiplar verdi. Sarikamis’a ulusmak için Allahuekber Daglari asilmak istenirken donma olaylari yasandi.”  demektedir. 10. Kolordu’nun bu muharebeler disinda, 27-29 Aralik’ta Sarikamis önlerine intikal ederken Allahuekber Daglari’nda, Selim’de, Basköy’de ve 29 Aralik sonrasindaysa, Sarikamis çevresindeki taarruzlarda da pek çok sehit vermistir.  9. Kolordu’nun askerleri de;  Çilhoroz Dagi’nda, Bardiz Gediginde, Soganli Daglarinda, Yagmurlu Dag’da, Malakan Yaylasi’nda, Çerkezköy’de, Sarikamis çevresindeki daglarda, tepelerde, mevzilerde, Sarikamis’in kenar bölgelerinde ve içlerinde kahramanca mücâdele etmis, düsmanla gögüs gögüse çarpismis ve Ruslara agir kayiplar verdirdigi gibi binlerce Mehmetçigimiz de sehâdet serbetini içmistir. 11. Kolodu ise Aras Vâdisi’ndeki Rus Kolordusuyla yaptigi mücâdelede de pek çok sehit vermistir. Ordumuzdaki donma vakalarinin büyük çogunlugu ise, -daha önce bütün tafsilatiyla anlattigimiz gibi- 10. Ordu birliklerinin Kosor üzerinden Sarikamis’a ulusmak için Allahuekber Daglari asmak istenirken Taht Yaylasi’nda tutulduklari çok siddetli firtina ve tipi ile gecenin buz kestiren dondurucu sogugunda meydana gelmistir.
Son olarak sunlari da ifâde etmem gerekir ki; Devlet-i Aliyye’nin ekonomik, askerî, siyâsî ve mâlî bakimdan tikandigi; savas gücü, mühimmat, lojistik malzeme açisindan tükendigi, zemherinin saya gecesi ve tifüs salgini gibi her türlü olumsuzlugun üst üste geldigi bir dönemde Mehmetçiklerimizin Sarikamis’ta her türlü imkânsizliga ragmen, en büyük imkân olan îman ile yazdigi destan Türk milleti için bir seref nisânesidir. Sehitlerimizden tevârüs ettigimiz ruh asâleti bizlere, Allah (c.c.) yolunda ve vatan müdafaasinda “verilen can sayisi” degil, “îman ile yasatilan asil rûh”un önemli oldugunu; “Vatanimin ha ekmegini yemisim ha ugrunda kursun” diyemeyenlerin ve vatan için ölümü göze alamayanlarin vatana sâhip olamayacagini ögretmistir.  Namik Kemâl’in dedigi gibi; “Biz, oturdugumuz yerin her tasi için cevher-i can verdik. Her avuç topragimiz; nazarimizda, o yola fedâ olmus bir kahramanin vücudundan yadigârdir. Vatan bizim kilicimizin ekmegidir. Dâimâ kendimize mahsus, kendimize hasredilmis biliriz. Dâimâ onu nefsimizden ziyâde sever, nefsimizi ugruna fedâ ederiz…” 
* * *. 
 Sarikamis Harekâti hakkindaki degerlendirmemizi bitirirken hatm-i kelâm olarak sunu da ifâde etmek isterim: Enver Pasa, Harbiye Nâziri ve Baskomutan Vekili sifatiyla Birinci Dünya Savasi’ni yönetmistir. Eger basarili olunsaydi sonucun çok degerli olacagi kesin olan, belki de Harb-i Umûmî’nin gidisâtini degistirecek ve muhtemelen günümüzdeki ülke haritalarinin bile farklilasmasina yol açacak gelismeleri doguracak Sarikamis Harekâtinin plânlayicisi da, komutani da Enver Pasa’dir. Sarikamis Harbi’nde alinan maglûbiyetin asil mes’uliyeti; yapilan plâna ve harekât emrine uymayip basina buyruk kararlar veren ve plân geregi 25 Aralik’ta Sarikamis’a olmasi gerekirken, yanlis bir yola girerek gelemeyen Hâfiz Hakki Bey ile harekâtin en kritik günleri olan 26-26 Aralik 1914’te Enver Pasa’ya muhalefet ederek taarruzu durduran ve harekâtin basarisina inanmayan üst düzey üst düzey komutanlardan bilhassa 9. Kolordu Komutani Ihsan Pasa ve Kurmay Baskani Serif Bey ile bu kolordunun 29. Tümen Komutani Ârif Baytin ve Rus Ordusunu Aras Vâdisi’nde tutmasi gerekirken kendisine verilen görevi yerine getirmek için gerekli çabayi sarf etmeyen 11. Kolordu Komutani Galip Pasa’ya âit olsa da, fâciânin genel sorumlulugu komuta kademesinin basinda bulunan Enver Pasa’dadir. Zîrâ diger kolordu ve tümen komutanlarinin yaptiklarindan da, yapamadiklarindan da baskomutan olarak Enver Pasa mes’uldür.  3. Ordu Kurmay Baskanligi görevinde de bulunan Alman Yarbay Felix Guze, Enver Pasa’nin bu sorumlulugu bizzat üstlendigini ifâde etmis ve; “Bu felâketin mes’uliyeti Enver Pasa’dadir. Kuvvetli ve mert bir karakterde olan Enver Pasa, bu mes’uliyeti daima kendi üzerine aldi ve bunu hafifletmeye yahut gizlemeye hiç tesebbüs etmedi.” demistir.
* * *. 
Vatan için kefenleri kar olan kahramanlar Sarikamis’ta donarken,  onlarin bahtina kar ve buz, analarin, babalarin, gelinlerin, bacilarin yüregine de ates düsmüstür. Bir asirdan beri Sarikamis sehitlerine yakilan agitlar cigerimizi daglamistir. “Sarikamis” üzerine, her bir misrai gözyasiyla islanan ve dinledikçe insanin yüregini daha çok yakan nice agitlar yakilmistir. Bu agitlardan birisi de Ercisli Âsik Ahmet Poyrazoglu tarafindan derlenen “Ercisli Sükrü Çavus’un Agiti”dir. Enver Pasa’ya hitâben Sükrü Çavus’un babasinin yaktigi bu agidin dizeleri sunlardir:
 
“Kar mi yagmis Sarikamis Dagi’na 
Enver Pasa geri gönder balami 
Taze girmis sevda çekme çagina 
Enver Pasa geri gönder balami 
Biyiklari kaytan Sükrü balami 
 
Bir yel esti, dal budagim döküldü 
Belimi verdigim dagim yikildi 
Sükrü diye diye belim büküldü 
Enver Pasa geri gönder balami 
Biyiklari kaytan Sükrü balami 
 
Yaz olanda Ercis Dagi bag olur 
Kara koyunlarin südü çog olur 
Bu hasretlik yüregime dag olur 
Enver Pasa geri gönder balami 
Biyiklari kaytan Sükrü balami 
 
Dervis diyer ne bir kara yazim var 
Dizim tutmaz, her yanimda sizim var 
Ölümle ellesen körpe kuzum var 
Enver Pasa geri gönder balami 
Biyiklari kaytan Sükrü balami”
Îman, ihlâs, cesâret, metânet, asâlet, fedakârlik, sabir ve disiplin âbidesi olan Mehmetçiklerimizin yazdigi müstesnâ bir destan olan Sarikamis Harekâtinda yasanan dramlarin sînelerimizde açtigi yaralar kabuk baglasa da, üzerinden yüz yildan fazla bir zaman geçmis olsa da, hâtiralari ve hüznü hâfizalarimizda hâlâ taptazedir.  Buzdan bir kor hâlinde gönüllerimizi yakan ve hüznü her dem yâdimizda olan Sarikamis Harekâti bir beyaz Kerbelâ’dir. Asagida naklettigimiz, her dinledigimizde gönül tellerimizi titreten Sarikamis agidindaki yüregimize dokunan acikli dizeler,  içimizi yakan ezgilerle bulusunca bizi alip melâl ikliminin doruklarina götürmektedir: 
 
“Kaman’da usak kalmadi
Redif gitti sürüyünen
Yatamiyom gece gündüz
Gelinlerin zariyinan
 
Kars’ta kavga kuruluyor
Redif orda deriliyor
Mizikalar vuruluyor
Trompetli boruyunan
 
Simdi arslanlar gülesir
Yigitler kana bulasir
Insallah Hizir ulasir
Al bayrakli periyinen”
 
Çok kiymetli sâirimiz Muhsin Ilyas Subasi da “Sarikamis’ta Bir Dag Aniti” isimli siirinde “Sarikamis Türk’ün ak otagidir” demis, sühedâ burcuna yükselip Cennet tapusunu alan Mehmetçiklerin ahvâlini dile getirirken, duygu ve düsüncelerini de su misrâlarla ifâde etmistir:
 
“Bir dag anitidir Allahuekber,
Donmus Mehmetçigin rûhunu tasir.
Hâlâ siperdedir o altmis bin er
Duâlari her gün bize ulasir.
 
Kar dondursa, rüzgâr yaksa ne çikar?
Istiklâl irmagi yurdumdan akar!
Bir kan denizi ki rûhumu yikar,
Çocuklarim bu ask için yarisir.
Bedenimiz bu gün tutacaksa buz,
Rabbimin emrine teslim bir kuluz.
Biz dersi cephede veren okuluz,
Bizimle daglarda sevda dolasir!
 
Sarikamis Türk’ün ak otagidir,
Târihî geçmisin altin çagidir,
Migferler burada îman dagidir,
Burada sevgiler kinle barisir.
 
Allahuekber’de bir beyaz atim,
Yelesinde Hakk’a uçar beratim,
Sehitlik bahtimda tek saltanatim,
Düsmanlar bu sansa karsi savasir!”
 
Sarikamis agitlarini hitama erdirirken, Sarikamis Harekâtinin sehit ve gâzîlerini rahmet, minnet ve hürmetle yâd ediyoruz. Bilcümle sehit ve gazilerimizin ruhlari sâd, kabirleri nur, menzilleri mübârek, mekânlari Cennet ve makamlari âlî olsun… Istiklâl Sâirimiz Mehmet Akif Ersoy, “Hakk’in velî kullari” diye vasfettigi sehitlerimiz için bizlere söyle seslenmektedir:
 
“Gök kubbenin altinda yatar, al kan içinde,
Ey yolcu, su topraklar için can veren erler.
Hakk’in bu velî kullari tas türbeye girmez;
Gufrâna bürünmüs, yalniz Fâtiha bekler.” 
Ve sözün bittigi yerde Ilâhî Kelâm baslar,  Sarikamis sehitlerimiz basta olmak üzere bilcümle sühedanin ervâhi için el-Fâtiha…
 
Dr. Mehmet Günes'in kaleminden
   19 Kasim 2022
   (Devam edecek)