Barış Atagün

Tarih: 19.11.2022 12:41

Kudüs'ü Taniyalim: Mescid-i Aksa

Facebook Twitter Linked-in

Kudüs’ün tarihi ve dini açidan en önemli yeri süphesiz Mescid-i Aksa’dir. Mescid-i Aksa sanildigi gibi tek bir mescid degildir. Içinde birden fazla mescid ve kutsal mekâni yer alan 144 dönümlük büyük bir alandir. 3 semavi din açisindan da kutsal bir mekândir ve her 3 din için de anlami ‘’kutsal evdir’’
Ibranicede ‘’Bet Ha Mikdas’’, Arapçada ‘’Beyt-ül Makdis’’ olarak adlandirilan Mescid-i Aksa, 3 semavi din inancinda da çok önemli bir yere sahiptir.
Yahudiler için Mescid-i Aksa, Tanrinin Hz. Süleyman’a kutsal mabedi yaptirdigi yerdir ve Tanri, Süleyman mabediyle Yahudileri özel ve seçilmis kilmistir.
Müslümanlar için Mescid-i Aksa, Hz. Muhammed’in miraç yolculuguna çiktigi yerdir. Islam inancina göre Hz. Muhammed bir gece, Burak atina binip Mescid-i Aksa’ya gelmis ve muallâk tasinin üstünden göge yükselmistir. Bu kutsal yolculuktan sonra Müslümanlarin kiblesi Mescid-i Aksa’dan Kâbe’ye çevrilmistir.
Hiristiyanlar için Mescid-i Aksa, Hz. Isa’nin çarmiha gerildigi yerdir. Hiristiyan inancina göre Hz. Isa, kiyametten önce yeryüzüne Mesih olarak inecek ve altin kapidan geçtikten sonra muallâk tasinin üstünde tahtini kurarak cennetin kralligini ilan edecektir.
Mescid-i Aksa’daki her kutsal mekânin ayri bir tarihi, özel bir anlami vardir. Bu yüzden hem okurken sikmamak hem de konunun net anlasilmasi için Mescid-i Aksa yapilarini birkaç makaleye bölerek anlatacagim.
Kubbetü’s Sahra
Mescid-i Aksa içinde en kutsal yapi nedir diye sorulsa herkes Kubbetü’s Sahra’nin ismini verir. Çünkü Kubbetü’s Sahra, Mescid-i Aksa’nin kendisi olarak kabul edilmektedir. Ancak yukarida da belirttigim gibi bu bilgi yanlistir. Mescid-i Aksa 144 dönümlük bir alandir. Kubbetü’s Sahra Arapçada "kayanin kubbesi" anlamina gelmektedir.
Kubbetü’s Sahra’nin bulundugu yerde yapilan ilk mabed, Yahudi inancinda kutsal olan Süleyman mabedidir. M.Ö. 963 yilinda Hz. Süleyman tarafindan yapilan mabed, Yahudilerin ilk tapinagidir. 10 emirin sakli oldugu, kutsallarin kutsali sayilan ahit sandigini da korudugu için Yahudiler için kutsal evdir.
Süleyman mabedi M.Ö. 586 yilinda Babil krali Nabukadnezar tarafindan yikilmis ve yaklasik 50 yilinda Pers krali 1. Darius döneminde ikinci mabed yapilmistir.
Ikinci mabed, Roma’nin Kudüs valisi Hirodes tarafindan genisletilmis, ancak 2. Mabed de M.S. 70 yilinda Roma generali Titus tarafindan yikilmistir.
Iste Kubbetü’s Sahra bugün tam olarak Yahudilerin kutsal mabedinin temelleri üzerine yapilmistir. Müslümanlar ve Yahudiler arasindaki kavganin temel nedeni de budur.
Kubbetü’s Sahra, 687-691 yillari arasinda Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan tarafindan yaptirilmistir. Mimari açidan Islam tarihindeki ilk kubbe mimarisidir.
Abdülmelik bin Mervan’in Kubbetü’s Sahra’yi insa ettirmesinin nedeni Hz. Muhammed’in miraca yükseldigine inanilan muallâk tasinin burada yer almasidir. 
Islam inancina göre Hz. Muhammed, miraca muallâk tasinin üstünden yükselmis ve burada 124 bin peygambere namaz kildirmistir.
Muallâk tasi Müslümanlar için çok kutsal oldugu için Hz. Ömer, 638 yilinda Kudüs’ü fethettiginde ilk olarak Mescid-i Aksa’nin yerini sormustur. Hz. Ömer, Mescid-i Aksa’ya geldiginde burada sadece Süleyman tapinaginin kalintilari vardir. Tapinagin kalintilarini bizzat kendisi temizleyerek ilk namazini burada kilmis ve namaz kildigi yere mescid yaptirmistir. 
Emeviler döneminde ise bu alana, muallâk tasini merkeze alacak sekilde Kubbetü’s Sahra insa edilmistir. Kubbetü’s Sahra’nin mimarlari Kudüslü Yezid Bin Salam ve Baysan'li Raja Bin Hayve'dir.
Emeviler sonrasi Abbasiler döneminde Kubbetü’s Sahra iki kez restore edilmistir. Ilk olarak 831 yilinda halife Memun, camiinin kubbesini restore ettirmistir. Ardindan 913 yilinda halife Muktedir Billâh tarafindan kubbeye ahsap kapilar yaptirilmistir.
1099 yilinda Haçlilar, Kudüs’ü ele geçirdikleri zaman camiyi, kiliseye çevirip kubbesine haç takmislardir. 1187 yilinda Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü fethettiginde tekrar camiye çevrilmistir.
Kubbetü’s Sahra bugünkü masmavi görüntüsüne Kanuni Sultan Süleyman döneminde kavusmustur. Istanbul’dan getirilen çinilerle, camiinin dis cephesi kaplanarak bugünkü görüntüsünü kazanmistir. Iç duvarlara ise Isra, Ahzap, Al-i Imran ve Nisa suresinden ayetler islenmistir. 
Kubbet-üs Sahra, Kanuni Sultan Süleyman sonrasi III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde de tamir edildi.
Sultan 2. Abdülhamid döneminde kubbenin alt kismina Yasin suresinin ayetleri islenmistir. 1876 yilinda yapilan islemeleri yapan kisi hattat Mehmet Sefik beydir. 2. Abdülhamid döneminde ayrica camiinin zemini Iran halilariyla dösenmis ve kubbeye büyük bir avize takilmistir. 
Kubbet-üs Sahra’nin kubbesindeki altin kaplamalar ise 1994 yilinda Ürdün krali Hüseyin tarafindan yaptirilmistir.
Kubbetü’s Sahra, mimari açidan da bazi sembolleri tasimaktadir. Bunlardan bazilari sunlardir:
Camiinin kubbesi sekizgen bir yapinin üstüne oturtulmustur. Sekizgen olmasi cennetin 8 kapisini temsil etmektedir. Sekizgenin her kenarinin uzunlugu 19 metredir. Bu da cehennemdeki 19 görevliyi temsil eder.
Bina 4 büyük sütun üzerine insa edilmistir. Bu 4 sütun, 4 mevsimi temsil eder. Iç kisimda ise 12 sütun vardir. 12 sütun ise 12 ayi temsil eder. Camiideki 52 pencere ise bir yildaki 52 haftayi temsil eder. 
Kible Camii 
Kible camiisi ya da diger adiyla Mescid-i Cenubi. Cenub, Arapçada Güney demektir. Mescid-i Cünubi de Güney mescidi

Kubbetü's Sahra'nin güneyinde yer aldigi için Kible mescidi denilmektedir.

Kible mescidini ilk insa eden kisi Hz. Ömer'dir. 638 yilinda Kudüs'ü fethettiginde Süleyman tapinaginin kalintilari üstünde bir camii yapilmasini emreder ve 3 bin kisilik ahsap bir camii yaptirir.

Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan, 709 yilinda 15 revaktan meydana gelen çok büyük bir camiinin yapimina baslar ama camii, 714 yilinda oglu Velid bin Abdülmelik döneminde tamamlanir. Mescid'te Hz. Ömer'in namaz kildigi yer bugün Hz. Ömer mescidi adiyla anilmaktadir.

Camii ilk yapildiginda kubbesi altin kaplamadir. Abbasiler döneminde deprem dolayisiyla iki kez yikilir ve Abbasi halifeleri Ebu Cafer el Mansur ve El Mehdi dönemlerinde yeniden insa edilir.

Halife El Mehdi, camiinin yeniden insasinda kubbede kullanilan altinlari, camiinin iç dekorasyonunda kullanir ve kubbeyi kursunla kaplatir.

Camii, Abbasiler döneminde yapildiginda büyüklügü 7 revaktir. Yani Emeviler döneminde yapilan camiinin yarisi kadardir.

1099 yilinda Haçlilar, Kudüs'ü aldiklarinda Kubbe camiisini kibleye çevirdiler. Ayrica camiinin bir bölümünü ambar ve karargâh olarak kullandilar.

1187 yilinda Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü fethettiginde kible camiisi tekrar eski itibarina kavusur ve Nureddin Zengi'nin yaptirdigi sanat eseri bir minberi, camiiye yerlestirir. 21 Agustos 1969 tarihinde Avustralyali fanatik bir Siyonist, kible camiisini yaktiginda bu sanat eseri minber de yanar. Bugün yer alan minber, orijinaline uygun yapilan kopyasidir.

Kible camiisi Osmanli döneminde de Kanuni Sultan Süleyman, Sultan 2. Mahmud ve 2. Abdülhamid dönemlerinde restore edilir. Hz. Ömer mescidi, Zekeriya mihrabi, Yahya mihrabi mescitte yer alan önemli mekânlardir.

Kible camiisi yanlis bir tanimlamayla Mescid-i Aksa sanilmaktadir ama gerçekte ne Kubbetü's Sahra ne de kible mescidi, Mescid-i Aksadir. Mescid-i Aksa bu iki yapinin da yer aldigi 144 dönümlük bir alandir.
Zekeriya Mihrabi
Kible camisi içinde önemli mekânlardan biri Zekeriya mihrabidir. Selahaddin Eyyubi döneminde insa edilen mihrabin hikâyesi söyledir:
Hz. Meryem’in annesi Hanne, Hz. Meryem’e hamile kaldiginda kizini tapinaga adayacagina dair Tanri’ya yemin eder ve Hz. Meryem 10 yasina geldiginde babasi Imran tarafindan tapinaga verilir. 
O dönemde tapinagin sorumlusu Hz. Zekeriya’dir. Hz. Zekeriya, Hz. Meryem’in egitimiyle bizzat ilgilenir ve onun daha rahat ibadet edebilmesi için özel bir oda yaptirir.
Hz. Zekeriya, Hz. Meryem’in odasina siklikla girip onun istekleriyle ilgilenmistir. Zekeriya, Hz. Meryem’in odasina girdiginde yaz aylarinda kis meyveleri, kis aylarinda ise yaz meyvelerinin oldugunu görür ve Hz. Meryem’e bunun nasil oldugunu sorar. Hz. Meryem ‘’Allahtan’’ cevabini verir.
Kur’an’da bu kissa Al-i Imran suresinin 35-37 ayetleri arasinda söyle anlatilmaktadir:
‘’Hani, Imran'in karisi, "Rabbim! Karnimdaki çocugu sirf sana hizmet etmek üzere adadim. Benden kabul et. Süphesiz sen hakkiyla isitensin, hakkiyla bilensin" demisti.
Onu dogurunca, "Rabbim!" dedi, "Onu kiz dogurdum." -Oysa Allah onun ne dogurdugunu daha iyi bilir- "Erkek, kiz gibi degildir. Ona Meryem adini verdim. Onu ve soyunu kovulmus seytandan senin korumana birakiyorum."
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir sekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir sekilde yetistirdi. Zekeriya'yi da onun bakimiyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulundugu bölmeye her girisinde yaninda bir yiyecek bulurdu. "Meryem, Bu sana nereden geldi?" derdi. O da "Bu, Allah katindan" diye cevap verirdi. Zira Allah, diledigine hesapsiz rizik verir.’’  (Al-i Imran 3/ 35-37)
Hz. Zekeriya, Allahin Hz. Meryem’e yaz aylarinda kis, kis aylarinda yaz meyvesi gönderdigini ögrenince kendisi için de Allah’tan bir erkek çocuk vermesini ister ve bir gün namaz sirasinda duasi kabul olur. 
Kur’anda Hz. Zekeriya’nin duasinin kabulü Al-i Imran suresinin 38 ve 41. Ayetleri arasinda söyle anlatilmaktadir:
Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katindan temiz bir nesil bahset. Süphesiz sen duayi hakkiyla isitensin" dedi.
Zekeriya mabedde namaz kilarken melekler ona, "Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (Isa'yi) dogrulayici, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yi müjdeler" diye seslendiler.
Zekeriya, "Ey Rabbim! Bana ihtiyarlik gelip çatmis iken ve karim da kisir iken benim nasil çocugum olabilir?" dedi. Allah, "Öyledir, ama Allah diledigini yapar" dedi
Zekeriya, "Rabbim! (çocugum olacagina dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da söyle dedi: "Senin için alâmet, insanlarla üç gün konusamaman, ancak isaretlesebilmendir. Ayrica Rabbini çok an, sabah aksam tesbih et." (Al-i Imran 3/ 38-41)
Selahaddin Minberi
Selahaddin Eyyubi’ye ithafen Selahaddin minberi olarak bilinen minber, Nureddin Zengi tarafindan 1168 yilinda yaptirilmistir. Sedir ve abanoz agaçlarindan yapilan minber, künde kari teknigiyle 16.500 parçadan olusmaktadir. 
Minberin sag tarafinda Nahl suresinin 90-93 ayetleri, imamin oturdugu yerin sag tarafinda ise Tevbe suresinin 18. Ayeti islenmistir. 
Minberin sol tarafinda ise minberi, Nureddin Zengi’nin yaptirdigini açiklayan su yazi yer almaktadir:
‘’Bismillahirrahmanirrahim. Bu minberin yapimini emir eden fakir kulun rahmetine muhtaç, nimetine sükreden, yolunda cihat edip din düsmanlarinin karsisinda ribat eden adil hükümdar Nureddin Islam’in ve Müslümanlarin diregi, mazlumlari zalimlerden kurtaran Ebul Kasim Mahmud Bin Zengi Bin Ak Sankar"
Minberde imamin oturdugu yerin sol tarafinda ise Nur suresinin 36. ve 37 ayeti islenmistir. Minberin üst kisminda ise su yazi yer almaktadir:
‘’ Bismillahirrahmanirrahim. Adil salih kulun hükümdar oglu Ismail Bin Mahmud Bin Zengi Ak Sankar ‘’
Minberi yapan ustalarin isimleri Selman Bin Maali, Hamid Bin Zafir El Halebî, Ebi Hasan Bin Yahya El Halebî, Fadail Bin Yahya El Halabi’dir.
Minber, 1187 yilinda Selahaddin Eyyubi tarafindan kible mescidine yerlestirilmistir.
Bu mükemmel sanat eseri olan minberin orijinali maalesef günümüzde yoktur. 21 Agustos 1969 tarihinde Avusturyali fanatik Michael Denis Rohan tarafindan sabotaj sonucu yakilan kible mescidinde Selahaddin minberi de yanmistir. 2007 yilinda orijinaline uygun yapilan kopyasi, kible camisine yerlestirilmistir.
Kible camisindeki Selahaddin minberinin aynisi El Halil’deki Hz. Ibrahim camisinde de yardir. El Halil’deki minber, günümüze kadar korunmus orijinal Selahaddin minberidir. 
Hz. Ömer Mescidi
Kible tarafinin bati tarafinda yer alan Ömer mescidi isminden de anlasilacagi üzere Hz. Ömer tarafindan insa edilmistir.
638 yilinda Kudüs’ü fetheden Hz. Ömer, Süleyman mabedinin kalintilarinin nerede oldugunu sormus ve Müslümanligi seçen bir rahip tarafindan gösterilen beyt-ül makdis’e gelerek ilk namazini kilmistir. 
Hz. Ömer tarafindan namaz kildigi yere yapilan mescid, Emevi döneminde kible camisine katilarak genisletilmistir.
Burak Mescidi
Hz. Muhammed’in miraç yolculugu sirasinda Burak atini bagladigi yer oldugu için Burak mescidi ismini alan mescid, Mescid-i Aksa’nin güneybatisinda yer almaktadir.
Bugün zemin altinda kalan mescid, Memluklar döneminde 1329-1359 yillari arasinda insa edilmistir. Günümüzde merdivenle inilebilmektedir ve ibadete açiktir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —