Kudüs, tarih boyunca farkli dinlere mensup birçok milletin egemenligine girdigi için tarihi eserler açisindan zengin bir sehirdir. Tarihi zenginlik açisindan bakildiginda ise Dünyada ilk 10 sehir arasina girecek bir zenginlige sahiptir.
Bu zenginligin altinda yatan en önemli neden ise Kudüs’ün 3 semavi dinin de merkezi olmasidir. Bu yüzden 3 semavi dine ait tarihi eserler, yan yana bulunmaktadir ve farkli dinlere mensup insanlar, yan yana ibadetleri yapmaktadirlar.
Kudüs’te bazi yerler ise 3 semavi din için de kutsaldir. Örnegin Zeytin daginin her 3 din için de farkli anlami vardir. Hiristiyanlik ve Yahudilige göre Mesih’in yeryüzüne inecegi yer olarak kabul edilirken Islam’a göre, zeytin dagi, Hz. Isa’nin göge yükseldigi yerdir ve bugün Hz. Isa’nin Dünya’da ayak bastigi son yer kabul edilen ayak izi, Müslümanlar tarafindan ziyaret edilmektedir.
Benzer sekilde Mescid-i Aksa da 3 din için kutsaldir. Yahudiler için Süleyman tapinaginin kuruldugu yerdir. Hiristiyanlar için cennetin kralliginin ilan edilecegi yerdir. Müslümanlar için ise Hz. Muhammed’in miraca yükseldigi yerdir.
Bu kisa açiklamadan sonra ayrintilara geçebiliriz. yazimda Kudüs’ün en önemli tarihi eserlerinin geçmislerini anlatarak tanitmaya çalisacagim.
Kudüs Surlari
Kudüs’ü anlatmaya baslarken öncelikle Kudüs surlarindan bahsedelim. Çünkü görecegimiz tüm tarihi eserler, Kudüs surlari içinde bulunmaktadir.
Kudüs surlari ilk kez M.Ö. 1800 lü yillarda Yevusiler tarafindan insa edilmistir. Yevusilerin insa ettigi surlar, bugünkü surlardan çok daha küçüktü. Yevusiler sonrasi savaslar yüzünden dönem dönem yikilan surlar, Roma döneminde yeniden insa edilmis, ardindan Emeviler, Abbasiler, Eyyubiler döneminde eklemeler yapilmis, son halini ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde almistir.
1538-1541 yillari arasinda insa edilen surlar, 4400 metre uzunlunda, 12 metre yüksekliginde ve 2,5 metre genisligindedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde insa edildigi için Kudüs surlari önündeki caddenin ismi ‘’Sultan Süleyman caddesidir.’’
Kudüs surlarinin 7 büyük kapisi vardir. Kapilarin isimleri sunlardir:
Sam Kapisi
Sahira Kapisi
Esbat Kapisi
Megaribe kapisi
Neb-i Davud Kapisi
El Halil Kapisi
Yeni (Cedid) kapi
Sam Kapisi
Eski sehrin Kuzey tarafinda yer alan Sam kapisi, Kudüs’ün 7 kapisi arasinda en büyügü ve en görkemlisidir. M.S. 2. Yüzyilda Roma imparatoru Hadrianus döneminde burada Hadrianus’un dev bir heykeli oldugu için kapinin diger adi “Âmûd (Sütun) Kapisi”dir.
Kapidan içeri girdiginizde Filistin mahallelerine girmis olursunuz. Içeri girdikten sonra yol, iki büyük caddeye açilir. Bu caddelerin isimleri Vadi (el Vâd) ve Hân el-Zeyt Çarsisidir.
Kapi bugünkü halini Kanuni Sultan Süleyman döneminde almistir. 1538-1541 yillari arasinda insa edilen kapinin alt kisimlari Roma dönemi kalintisidir.
Kapinin isminin Sam Kapisi olmasinin edeni Osmanli döneminde her yil hac döneminde Mekke ve Medine’ye Kudüs üzerinden gönderilen sure alaylarinin bu kapidan geçtikten Sam’a gitmesidir. Surre alaylari bu kapidan geçerek Sam’a gittigi için kapinin ismi Sam kapisidir.
Sam kapisi bugün Filistinliler için Israillilere karsi bir direnis noktasidir. Israillilere karsi toplanma eylemleri bu kapinin önünde yapilmaktadir. Filistinliler burada çok sehit verdigi için ‘’sehitler kapisi’’ da demektedir.
Sahira Kapisi
Eski sehrin Kuzey dogusunda yer alan Sahira kapisi da Arap mahallelerine açilan kapilardan biridir. Batililarin Roma’nin Kudüs valisi Hirodes’e ithafen Herod kapisi adini verdikleri kapinin Müslümanlar için degeri büyüktür.
Bir rivayete göre Kudüs’ü haçlilardan alarak tekrar Islam topragi yapan Selahaddin Eyyubi, sehre bu kapidan girmistir. Sehre girmeden önce seher vakti, askerleriyle beraber burada sabah namazini kildigi için kapiya ‘’sahira’’ yani seher kapisi denilmistir.
Esbat Kapisi
Esbat kapisi, Eriha yönünde aldigi için Eriha kapisi olarak da anilmaktadir. Kapinin diger ismi Hz. Meryem’in dünyaya geldigine inanilan magaranin hemen yaninda bulundugu için de “Sitti Meryem Kapisidir”
Memluk sultani Sultan Baybars döneminde insa edilen kapinin üstünde 2 aslan figürü oldugu için batililar, bu kapiya ‘’aslanli kapi’’ demistir. Ancak bu deyim yanlistir. Çünkü kapinin üstündeki figürler, gerçekte aslan degil Parsdir. Pars, Türk mitolojisinde gücü temsil etmektedir. Baybars’in ismi de ‘’Bey-Pars’’ olup Pars’tan gelmektedir.
Kapidan disari çikildiginda sagda Rahmet Mezarligi, solda ise Yûsufiyye Mezarligi yer alir.
1967 deki 6 gün savasindan sonra Kudüs’ü ele geçiren Israil ordusu, sehre bu kapidan girmistir. Dönemin Israil Savunma Bakani Mose Dayan, Genelkurmay Baskani Yitzhak Rabin ve Kudüs Komutani Uzi Narkiss, bu kapidan girmislerdir.
Megaribe Kapisi
Eski sehrin güney dogusunda yer alan Megaribe kapisinin anlami Magripliler kapisidir. Selahaddin Eyyubi döneminde Fas’tan Kudüs’e göç ettirilen Müslümanlar burada yasadigi için bu ismi almistir.
Bir dönem sehrin çöplügüne açilan kapi oldugu için ‘’çöp kapisi’’ da denilmektedir. Israil, 1967 yilinda Kudüs’ü ele geçirdikten sonra bu bölgede yasayan birçok Müslümanin evlerini yikarak Yahudiler için yer açmistir.
Günümüzde bu kapidan çogunlukla yabancilar geçmektedir.
Nebi Davud Kapisi
Eski sehrin Güney batisinda yer alan Nebi Davud kapisi ismini Hz. Davud’tan almaktadir. Çünkü burada Hz. Davud’un mezari olduguna inanilan ‘’Neb-i Davud’’ türbesi vardir. Yahudiler bu kapiya Sion kapisi demektedir.
Kapinin üst kisminda Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptirilan bir kitabe bulunmaktadir. 1967 yilindaki savasta yasanan yogun çatismalardan dolayi bugün kapida birçok kursun izi bulunmaktadir.
El Halil Kapisi
Eski sehrin bati yönünde yer alan El Halil kapisinin diger adi Yafa yönünde oldugu için Yafa kapisidir. Bu kapidan girildiginde karsiniza Kudüs iç kalesi çikar. Kale içindeki mescitte bulunan mihrabin Hz. Davud döneminde insa edildigine inanilmaktadir.
Yeni Kapi
Hikâyesi açisindan Kudüs’ün en ilginç kapilarindan biridir. 1897 yilinda Sultan 2. Abdülhamid döneminde insa edilen kapi ‘’Hamidiye kapisi’’ olarak da anilmaktadir. Kapinin hikâyesi kisaca söyledir:
Alman Kayzeri 2. Wilhelm 1897 yilinda Kudüs seyahati için yola çikar. Amaci Müslümanlar üzerinde Alman dostlugunu göstermek ve Kudüs’te bir güç gösterisi yapmaktir.
Bu yüzden Kudüs’e 1517 yilinda Yavuz Sultan Selim’in girdigi el Halil kapisindan bir fatih gibi girmek ister. Ancak böyle bir durum Osmanli’yi zor durumda birakacagi için sultan 2. Abdülhamid bir formül düsünür ve el Halil kapisinin yanindaki surlari yiktirip yeni bir kapi açar ve bu kapiyi Kayzer 2. Wilhelm için açtirdigini Wilhelm’e bildirir.
Kendisi için kapi açildigini duyan 2. Wilhelm bu durumdan çok memnun olur ve Kudüs’e at üstünde degil otomobille girer.
Böylece hem 2. Wilhelm’in gönlü hos tutulur, hem de Wilhelm’in sehre fatih gibi girmesi engellenir.
Yeni bir kapi oldugu için de Yeni kapi (Cedid kapisi) ismi verilmistir.