Ali İhsan Dilmen


SIYASET TERÖRE TESLIM OLMAMALIDIR


Ülkemizde siyasi atmosfer, iklim su veya bu sebeple normallesme yoluna girdiginde hemen bir yerlerden dügmeye basilarak kaosu artiracak adimlarin atildigina sahit oluyoruz.

 

Geçtigimiz haftaya kadar iktidar tarafi "HDP kapatilsin!" diye esip gürleyerek siyaset yapiyordu.

 

Erdogan'in Diyarbakir ziyaretinden aradigini bulamamasi ve bölgede sürekli oy kaybetmesi Erdogan'i yeni arayislara yöneltmis olmali ki, politika degisikligi yapmasi zaruret haline gelmis görünüyor.

Oysa, önceleri HDP, PKK ile esdeger tutuluyor, her ikisi de terör suçlusu ilan ediliyordu.

 

Muhalefet blogunda yer alan HDP, PKK'nin siyasi ayagi olarak görülerek suçlaniyor, HDP "Cüzzamli" muamelesi görüyordu.

Hem Erdogan, hem Bahçeli arasinda bu konuda fikir ve üslup farki yoktu.

 

Hatta, Erdogan partisine katilan bir milletvekiline rozet takarken isi çok çocuk yapan bölge halkini terörün bir uzantisi gibi göstermeye kadar ileri gitmis ve onlara karsi çok çocuk yapilmasini  önermisti.

 

HDP, Altili Masada olmamasina ragmen yedinci ortak oldugu iddiasi hem HDP,  hem Altili Masa tarafindan yalanlansada iktidar tarafi bu suçlama üzerinden muhalefeti "lekelemek ve itibarsizlastirmak" istiyor, taraftarlarini Altili Masada yer alanlara karsi kiskirtmaktan kaçinmiyordu…

 

Iktidarin gizli veya açik yapilmayan görüsmeler üzerinden yaptigi suçlamalar siyaseti kirletiyor, toplumu kutuplastiriyordu.

 

Ama sonra birden, Ak Parti'nin Adalet Bakaninin içinde bulundugu bir heyetle hazirladiklari anayasa degisikligi teklifini görüsmek için  HDP'ye yaptigi ziyaretle muhalifleri için ileri sürdügü iddialar ve yalanlarini geçersiz kildi ve inandiriciligi ve samimiyeti kamuoyunda sorgulanmaya baslandi. 

 

Bütün bunlar üzerine gözler bir anda Cumhur Ittifakinin ikinci ortagi Bahçeli'ye çevrildi.

 

Cumhur ittifakinin HDP ile anayasa degisikligi üzerinden görüsmesi,

Bahçeli'nin bunu normal görmesi, Aysel Tugluk'un saglik sebebiyle tutuklugugunun -ki, bu çoktan yapilmaliydi- kaldirilmasi, Selahattin Demirtas'in yasalarimizda var olan, tutuklu ve hükümlüler için birinci derece akrabalarin yasadigi saglik sorunlari gerekçesiyle, tutuklu veya hükümlünün görüsmesine izin verilmesi kapsaminda kalp krizi geçiren ve Diyarbakir hastanesinde yatan babasiyla görüsmesinin saglanmasi için özel uçak tahsis edilip tutuklu bulundugu Edirne cezaevinden alinarak Diyarbakir'a götürülüp hastanede görüsmesiyle ön plana çikan "Normallesme ve sivil siyasi aktörlerin muhatap alinmasinin" ardindan bu saldirinin vuku bulmasi gösteriyor ki, terör örgütü  devleti yöneten iradeye "Muhatap biziz" mesaji veriyor ve sadece siyaseti degil, HDP'yi de etki alani altina almak istiyor..

 

Terör eylemini planlayan ve gerçeklestiren terör örgütüyse eger, yapilmasi gereken siyasi aktörlerin diyalog, isbirligi ve benzeri görüsme ve çalismalarini artirarak kararlilikla sürdürmeleridir.

 

Terör, ancak sivil siyaset tarafindan hep birlikte ve ortak tavirla etkisiz kilinabilir.

Bunun için mesruiyet ve hukuk zemini korunarak mücadele edilmeli, sivil siyaset güçlendirilerek terörün ülkeyi teslim almasinin önüne geçilmelidir.

Siyaset ve güvenlik bürokrasisi normallesmeyi saglayacak adimlari atmaktan asla kaçinmamalidir.

 

Pazartesi günü 8.si yapilan Altili masa toplantisindan kamuoyuna yapilan açiklamada; "Taksim’de meydana gelen hain terör saldirisini toplantimizin öncelikli gündem maddesi olarak ele aldik. Saldirida hayatini kaybeden vatandaslarimiza Allah’tan rahmet, yaralilara acil sifalar diliyoruz. 

Hayatini kaybedenlerin sayisinin artmamasi için dua ediyoruz. 

Milletimizin basi sag olsun.

Terörü, terör örgütlerini ve terörden medet umanlari lanetliyoruz. 

 

Bizler, Türkiye’yi terör saldirilariyla dizayn etmek isteyenlere karsi kararli durusumuzdan asla taviz vermeyecegiz. Terör örgütlerinin amaçlarina ulasmalarina hiçbir kosulda müsaade etmeyecegiz.

 

Terörle mücadelenin hukuk devletinin en öncelikli görevlerinden birisi oldugu inancindayiz. 

Bu mücadele sonuç alana dek sürdürülmelidir. 

Bizler sorumlulugumuzun bilincindeyiz ve kararliyiz.

 

Milletimizin baris, huzur ve güven ortaminda yasamasi hepimizin elindedir.

Ülkemizin yarinlarini demokratik bir hukuk devletinde güvenle kuracagiz.

Bütün zorluklari hep birlikte asacagiz."

 

Altili Masa tarafindan yapilan bu açiklama çok kiymetlidir.

Bu durus, terörden medet uman ve siyaseti dizayn etmeye çalisan terör örgütünün amaci, ancak bu sekilde bertaraf edilebilir.

Iktidarin da ayni zaviyeden bakmasi ve sivil siyaseti terör örgütünün politikalarinin ortagiymis gibi suçlayici tavir ve söylemlerden kaçinmasi gerekiyor.

Bunun aksi bir tavir içinde davranmasi dogru olmaz.

Siyasetin terörle baglantisiyla siyasetçiler degil, güvenlik birimleri ve yargi ilgilenmelidir.

 

Siyaset alaninin su veya bu sekilde, yolsuzluklar, hukuksuzluklar veya terörle kirletilmesi milletin güven duygusunu tüketmekten baska ise yaramaz.

Ayrica, terör saldirisinin sebep oldugu güvenlik zafiyetinin sorumlusu öncelikle bize, bizim güvenlik birimlerimize aittir.

Uluslararasi iliskiler açisindan ülkeyi sikintiya sokacak dil ve suçlamalar kamuoyuna yönelik dert yanma, meydan okuma seklinde degil uluslararasi hukuk ve diplomatik kurallar dikkate alinarak yapilmalidir.

Ülkemize karsi suç isleyen, hukuk ihlali yapan ülkelere, kamuoyuna sikayet ederek degil, uluslararasi hukukun geregi neyse o yapilarak cevaomverimelidir.

 

Son söz yerine; milletin aradigi güven ve adalet siyasetin ölçülü dil kullanmasi ve siyasi rekabeti mesruiyet içinde yapmasiyla mümkün olur.a