Muhsin Kafkas


GENZIME KAN KOKUSU SINMISKEN


Insanlarin hayatlarinda badirelerden geçtikleri, zorlandiklari çesitli dönemler olmustur.
Olacaktir.
Oluyordur.
Lakin sahsim olarak ciddi zorlu süreçler ile dönem dönem karsi karsiya kaliyorum.
Ben imtihanimi seviyorum.
Biliyorum ki “ONDAN” geliyor.
Öyle ise bas göz üstüne. 
Amenna ve sadakna diyorum.
Aslina bakacak olursaniz hayat sosyal medyadaki gibi verilen subliminal mesajlardan, mutluluk, güç, makam fotograflarindan ibaret degil.
Bu sadece benim için de geçerli bir kural degil. Genel olarak insanlik bu durumla karsi karsiya.
Neyse hikayeye daha dogrusu gerçege geçelim.
31 Ekimi, 1 Kasima baglayan gece yasadiklarima...
Gece 23.00 sularinda geçirmis oldugum mukazal rezeksiyon ameliyati sonrasinda rektal yoldan kanamam oldu.
Istanbul’daki Prof. Dr. UGUR Deveci’yi aradim.
“Endise etmemem gerektigini bir üniversite hastanesinin acil servisine gidersem küçük bir müdahale ile kanamanin durdurulacagini” belirtti.
( Bu arada dostum, abim, kardesim Prof.Dr.Ugur Deveci’ye sonsuz tesekkür ederim. 15 yildir öf demeden ne zaman basim dara düsse saat mevhumu gözetmeksizin telefonumu açip beni rahatlatir. Allah bu tarz hekimlerin sayisini arttirsin. )
Allah var bende çok bir endiseye kapilmadim.
Sonuçta Türkiye’nin baskenti Ankara’da saygin tip fakültelerinin oldugu bir lokasyonda yasamimi idame ettirmem nedeniyle rahattim.
Yolda giderken Ankara Tip Fakültesi’nin önünden, Ibni Sina Hastanesinin dibinden geçtim.
Kafama Hacettepe Tip Fakültesini yazmistim, olacaklardan habersiz ve masumca.
SAAT 23.32
Acil Servise giris yaptim. Triajda duran hekime ve saglik görevlisine durumu lisani münasip bir dille izah ettim.
Benim rahatsizligim sudur.
“Doktorumun tavsiyesi ile su islemin yapilmasinin uygun olacagini. Doktorumun arayabilecegimi, hir haftalik ameliyat öykümün oldugunu. Eger sizde uygun görürseniz beni kirmizi alana alir misiniz?” dedim.
Daha belki de yeni mezun ya da intörn doktor olan kisi:
“Ukalalik yapma. Isimizi bize mi ögreteceksin.
Disarida diger hastalar gibi bekleyeceksin. Buradami ameliyat oldun. Hayir.  O zaman git Istanbul’daki doktorun müdahale etsin.” demez mi?
Aslinda o anda bir seylerin ters gittigini anlamaya basladim.
Benim bu acil servisten çikisim olmayacak gibiydi.
Neyse sabredelim biraz diye içimden geçirdim. Lakin dakikalar geçiyordu.
Yutkundum.  Beklemeye devam ettim.
SAAT 00.14 
Doktora tekrar kendimi izah etme ihtiyaci hissettim. Hocam bakin durumum acil. Kanamam var ve arttigini hissediyorum.
Doktor:
“Biz burada hisle is yapmiyoruz.”
Beni birakin kendi imkanlariyla baska hastaneye ya da Istanbul’a gideyim, dedim.
Izin vermediler.
O sirada WC ihtiyaci hasil olunca, olanca hizimla klozete zor yetistim.
Ortalik kan revan oldu.
Lavaboyu doktora göstermek istedim.
Isminin bas harflerini verecegim bayan doktor S.M. klozetteki manzarayi görünce biraz endiselenerek beni kirmizi alana aldi.
Yeniden beklemeye basladik.
SAAT 01:32 
Hala herhangi bir islem yapilmadi.
Tip 5’de okuyan bir hekim adayi kolumda yemyesil göveren damari bulamamakta israrla inat ediyordu.
“Abi biraz canini yaktim kusura bakma.”
Nereden bilebilirdim, bu can yanmasi aslinda sonraki yanmalarin fihristesi olacagini.
Kan sonuçlarinin en erken 1 ila 2 saate çikacagini belirttiler.
Ben o esnada klozete giderek abartmayayim ama en az 1.5 litre kan kaybettim.
Klozetin üzerinde yanip sönen lambanin, los isik huzmelerinin kirik aynaya yansiyan siluetimin bembeyaz oldugunu fark ettim. Dakikalar atesi görmüs buz gibi eriyordu.
SAAT 02.38 
Digerlerine göre biraz daha bilgili ama panik olan dahiliye bayan doktoru A.Ç. yanima gelerek durumumu sordu.
Benim acile girisimin üzerinden yaklasik 160 dakikaya yakin zaman geçmesine ragmen halen derdimi anlatamamistim.
Ki anlatma yetenegimin oldugunu düsünüyordum.
Bayan hekim basurdan olabilir dedi.
Müstehzi bir gülümseme ile hocam evet hemoroit var ama o böyle kanama yapmaz dememin üzerine.
Çok ciddi bir kanamam daha oldu.
Bu sefer isin ciddiyetini anlamaya basladiklarini hissettirecek hamleler basladi.
Birden beni iç çamasirlarimi da yirtmak suretiyle (ki mecbur kaldilar atlet, külot kan revan haline gelmisti.) çikardilar.
SAAT 03.06 
Daha da uzman oldugunu andirir kisi mideye hemen hortum atti.
Ardindan idrar yollari için sonda takildi.
Hasta bezi ile de sözde bir tampon ile  yatirildim.
Artik basimin üzerinde bir sürü alet. Nefes almami saglayan bir cihaz yardimi vardi.
Öluyor muydum acaba ?
Daha da yapacak pek çok isim vardi, diye düsünüyordum.
Allahtan çocuklarin kisliklarini aldim derken.
Dit...Dit...Dit... seslerinin çogalmaya ve sesinin kulagimi yirtarcasina artmaya basladigini hissettim.
Tansiyonu düsüyor diyorlardi galiba.
Bu arada KRITIK BAKIM olarak adlandirilan yere alindim.
Ama bu sefer de kanama olanca siddeti ile devam ediyordu.
Artik konusmalara dahi verecek takatim kalmamis gibiydi.
Ölümün sicak nefesini artik ciddi anlamda bedenimin her zerresine hissediyordum.
Normalde aci esigim yüksektir.
Mukavemetimin kuvvetli olduguna inaniyordum ama kan kaybi karsisinda beden olarak direnmenin mümkün olmadigi dakikalara dogru gitmekte idim.
Yattigim yerin tam karsisinda olan saate gözüm yari açik bakiyordum.
Artik 
SAAT 03.57'idi.
Bana sürekli biri yüksek sesle ve omzuma vurarak.
Ulas Bey !!!
Ulas Bey!!!
Uyumayin lütfen diyordu.
Ben ise içimdeki ölüm uykusuna gitmeye karar vermis eda ile usul usul sehadetler getirmekle ve bildigim dualari okumakla mesgul idim.
Doktor oldugunu düsündügüm, belki de hatirlayamadigim biri artik direkt olarak direktif verip sert vuruslar ile ve daha yüksek ses tonu ile bagiriyordu. 
Hastayi kaybedecegiz!!!
Acil kan vermemiz lazim.
Diger doktor ise elimizde kan yok.
Gelmesi biraz zaman alir seklinde konusmalari artik duyuyordum. Tepki dahi verecek takatim yoktu.
Gözümü olanca zorlukla açtigimda neredesin?
Burasi nere?
Adin ne?
Ne is yapiyorsun?
Gibi o anda bana çok saçma gelen sorularla muhatap oldum.
Gücüm yetmiyor. Artik dilim dönmüyordu. 
“Sekeri 370 olmus.”
Sesi  ile irkildim.
Hemoglobin 11 dediklerini duyar gibiydim.
O sirada yine kan geldi sözünü duydum.
Bir ya da iki ünite kani üst üste vücuduma vermeye basladilar.
Bir yandan damarlarimdan sürekli tüpler vasitasiyla kan aliyorlardi.
Basimda yanan isik artik flu halde idi.
Ortalik gri renkle alabildigince kursini olmustu. 
Bir önceki operasyonumdaki ameliyathanede Sezen’in “Kursuni Renkler” isimli sarkisi kulaklarimda çinlamaya basladi.
Yine göz yasi vanam gevsemis, kirpiklerim artik damlalari mani olamadigimi hissediyordum.
Seri olarak akan göz yaslarimi sicak tenime, çöldeki yagmur tanesi gibi düstügünü hissediyordum. Her bor damla adeta cos...coss... sesi çikariyordu.
Hayat gerçekten filim seridi gibi gözümün önünden çok seri sekilde geçiyordu.
Artik bilincimi ne zaman yetirecegim diyordum.
O sirada KRITIK BAKIM odasindan acilen belki bir ya da iki kat üste bulunan Genel Cerrahi Yogun Bakim Ünitesine sevk ediliyordum.
(Bir ayrinti Yogun bakimdaki tüm personel profesyonel acil servisin aksine bir o kadar anlayisliydilar.
Hepsine sonsuz tesekkür ederim. Doktor Mehmet Kaan Akgül’e, hemsire Büsra Zehir hanima ayrica tesekkürümü sunuyorum.)
Saat kaç diye sordugumu hatirliyorum.
SAAT 05.15 dediler.
Verilen kan ise yaramis miydi? Bilmiyorum. Âmâ agzimin içi biraz daha nemlenmisti.
Yogun bakimda çok az kaldiktan sonra gastroenteroloji doktoru geldi dediler.
Beni çok hizli hir sekilde sedye ile belki iki ya da üç kat yukari çikardilar. Kan kaybi devam ediyordu.
Lakin 10 dakikalik bir müdahale sonucunda geçmis olsun kanamayi durdurduk dediler.
Içimden bu kadar basit olan bir sey neden yaklasik 6-7 saat sonra yapildi diye geçirdim.
Sonrasinda kan kokusunun genzimin derinliklerine sindigini hatirliyorum.
Sonrasi 3 gün yogun bakim...
Ve daha trajikomik tarafi yogun bakimdan bir sabah eve taburcu edilmem oldu.
1 Kasim günü bir kaç damla kan ile basvurdugum Hacettepe üniversitesi morgundan yakinlarim tarafindan alinabilirdim.
Lakin Rabbimin inayeti ile yine nefes alip verebiliyoruz.
NETICE-I KELAM
Kendi kendime çok düsündüm.
Bu isi...
Bu geç müdahale yanlarina kalmali mi?
Yapilan ya da zamaninda yapilmayan müdahaleler.
Yogum beyin mülahazalarim sonucunda 
TCK’nin 89. Maddesi (1) Taksirle baskasinin vücuduna aci veren veya sagliginin ya da algilama yeteneginin bozulmasina neden olan kisi, üç aydan bir yila kadar hapis veya adlî para cezasi ile cezalandirilir. Maddesi uyarinca savciliga suç duyurusunda bulunmayi düsünüyorum.
Bu suç duyurusunda büyük ihtimalle bir sey çikmayacak. 
Açilan idari ve hukuki süreç bir sekilde yolu bulunarak doktor ve hastane lehine sonuçlanacak.
Ama bundan sonra hastalara bu beyaz kodunda verdigi cüretle, tabirimi hos görün köpek gibi davranan sözüm ona hekimlere bir küçük ders olmali diye düsündüm.
Bir önemli notuda eklemek isterim saglik çalisanlarinin büyük çogunlugu tabi kibu tarzda hareket etmiyorlar. Onlari saygi ile selamliyorum.
Ama en azindan bundan sonra olusabilecek olumsuz tablolarda hastalara ve yakinlarina hakkettikleri muamelede bulunurlar.
Cihan padisahi Kanuni Sultan Süleyman’in da zikrettigi gibi Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihânda bir nefes sihhat gibi”
Saygilarimla