Ali İhsan Dilmen


CHP'LI GENÇLERLE KAHVALTI


Geçtigimiz Cumartesi günü Aydinpost olarak ADÜ kampüs alaninda bulunan Yemen Kahvesi'nde ilkini düzenledigimiz "Aydinpost Gençlerle Bulusuyor Programi" kapsaminda Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kollariyla kahvaltida bulustuk.

Kahvalti saat 10.00'da basladi ve yaklasik alti saat sürdü.

Gençlerle bulusmak dogrusu benim açimdan çok verimli geçti.

Zimba gibi gençlerle karsilastim.

Ilinin ve memleketin sorunlarina duyarli olduklari kadar, sorunlara yaklasimlari ve çözüm odakli düsüncelere sahip olmalari çok kiymetli.

Gençlerle birçok konuyu konustuk.

Dogrusu her konu samimi bir havada geçti.

Altili Masa ve bilesenleri hakkinda kullandiklari üslup ve perspektife kadar her konuda özen sahibi ve umut doluydular..

Özgürlükler konusunda yaklasimlari yetiskinlerden daha pozitifti..

Onlarin dünyasinda yasaklarin yeri yok.

Sadece yasaklar degil, farkliliklarin zenginlik oldugu düsüncesindeler ve

HDP üzerinden sikistirilan Altili Masa konusunda yetiskinlere göre daha cesur bir durusa sahipler ve mesruiyet içinde 

kalarak HDP'nin muhatap alinmasinin gerekliligi ve hatta zorunlulugunu isaret ettiler, örnek olarak AK Parti'nin son günlerde HDP'ye yaptigi ziyaret ve Anayasa için destek arayisini göstererek yasanan çeliskiyi güzel bir sekilde ifade ettiler.

Gençler iktidarin otoriter, baskici ve egemenlik taslayan dilinden rahatsizlar.

Gençler, bu sefer kazanmaya daha fazla inanmis durumda ve umut dolular...

Sadece inanmakla yetinmiyor, sandik sandik, sokak sokak seçmenleri inceliyor kime nasil ulasacaklari hakkinda eski tecrübelerinden beslendikleri kadar yeni yol ve yöntem ariyorlar…

Kisacasi bu sefer isi sansa birakmak istemiyorlar.

Seçim sathi mailine girildiginde yapilabilecekler konusunda ortak çalismaya, psikolojik ve fiziki olarak hazir durumdalar..

Dogrusu CHP Gençlik Kollari Il Baskani Mustafa Dinç temsil ettigi makami hakettigini her soruya verdigi cevapla göstermenin ötesinde, yaptigi çözümlemelerle kivrak bir zekaya sahip oldugunu da ortaya koymayi basardi.

Uzun yillardir siyasetin içindeyim.

Bu bakimdan kabiliyeti olan veya olmayani fark etmek konusunda yeterli tecrübeye sahip oldugumu düsünüyorum.

Mustafa Baskan sorulara cevap verirken usta bir politikaci gibiydi ama bunun da ötesinde verdigi samimi cevaplar ve vücut diliyle ve konulara hakimiyetiyle de göz doldurdu.

Kahvaltida, Sunay Kaya (STK ve Insan Haklarindan Sorumlu Il Bsk Yardimcisi), Ufuk Gündogdu (Örgütlerden Sorumlu Il Bsk Yardimcisi), Damla Gökçen (Yerel Yönetimlerden Sorumlu Il Bsk Yardimcisi), Artug Akosman (Efeler Gençlik Kollari Bsk), Süleyman Çulha (Didim Gençlik Kollari Bsk), Semra Uysal (Nazilli Gençlik Kollari Bsk), Yusuf Hebun Korelli (Üniversite Komisyonu Bsk) ve Ibrahim Halil Kaplan (Üniversite komisyonu temsilcisi) ile bulustuk.

Hem Baskan yardimcilari, hem Gençlik Kollari Ilçe Baskanlari, hem de Üniversite temsilcisi gençlerin hiyerarsik yapiya gösterdikleri özen dogrusu dikkatimi çekti.

Kendilerine söz düsmeden hiç konusmadilar, sadece kendilerine soruldugunda ve söz verildiginde düsüncelerini ifade ettiler.

Il Baskani Mustafa bey arkadaslarina söz vermede oldukça paylasimciydi. 

Bu durumda olan birçok insanin kendini göstermek, fark edilmek için neler yaptiklarinin çogu zaman sahidi oldum.

Bu arada sunu söylemeden geçmemeliyim.

Kazanmaya inanmis bu gençler, farkliliklara karsi gösterdikleri performansla basarmayi çoktan hak ediyorlar.

CHP yeni bir yola giriyor, karsitlarinin sik sik yaptigi geçmise dair suçlamalarin bedelini artik gençler ödememelidir.

Evet, CHP, Cumhuriyetimizin kurucu partisidir.

Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP'dir ama, kurucu kadro sadece siyasi elitle sinirli degildi elbette…

Bu kadronun hem askeri, hem sivil ayagi vardi…

Özellikle güvenlik/ordu ve yargi bürokrasisi kurucu degerleri koruma gerekçesiyle CHP'yi konturpide birakmis ve yaptiklarinin siyasi maliyetini ise hep siyasiler ve millet ödemek zorunda kalmistir.

Çok partili hayata geçtigimizde CHP içinden ayrilanlarin kurdugu Demokrat Parti'nin hatiplerinin beslendigi edebiyatçi ve rövansist tarihçilerin kullandigi "Zehirli dil" her zeminde ve ellerine geçirdikleri her firsatta dogrudan CHP'yi suçlamakla yetinmeyerek "CHP zihniyeti" diyerek Asker-Sivil bürokrasinin yaptigi darbelerin bedelini de CHP'ye yüklemeyi hedeflediler ve yüklediler de…

Ayrica bütün bunlarin yanisira ayni kisiler 2.Dünya savasi yillarinda milletimizin yasadigi yokluk ve kitliklarin sorumlulugunu da CHP'ye maletmislerdir.

Yillardir CHP yönetimleri de cesaret gösterip askeri darbeler yoluyla yapilanlarla arasina kalin çizgi çekemedigi için asker-sivil bürokrasinin yaptiklarinin siyasi bedelini de üstlenmek durumunda kaldi…

1946'da yapilan seçim hatasi da bütün bunlarin üzerine tuz biber ekti ve CHP 1950'de bu hatasini telafi etmeye çalismasina ragmen kurucu iradenin tercihiyle yapilan bazi devrimler sebebiyle kendisinden soguyan/sogutulan seçmenin gönlünü alamadi, devrimlerin gerekçelerini anlatmada yeterli olamadi ve bunlarin üstüne 1961 darbesiyle islenen siyasi cinayetin örtülü faili olarak toplum nezdinde saibeli duruma düsürüldü.

CHP yönetimleri, partiye yapistirilan bu kimlikten kurtulmak için ilk defa bu kadar arzulu ve bu arzuyu bir sekilde Kemal Kiliçdaroglu'yla hayata geçiriyor.

Kemal beyin adalet yürüyüsüyle baslayan, helallesme ile devam eden ve Altili Masa ile ortaya konulan; sosyal baris, hukuk devleti, demokrasi ve özgürlük arayisi mutlaka hayata geçmeli, geçmisle hesaplasmak siyaseti üzerinden toplumsal ayrismayi körükleyen otoriter ve makyavelist siyasete galip gelmelidir.

CHP bu sefer bunu basaramazsa geçmisiyle çok ciddi bir sekilde hesaplasmali ve Türkiye'de sosyal baris, hukuk devleti ve demokrasinin önünü açmalidir.

Bunu Cumartesi günü kahvaltida bulustugumuz her biri ayri kiymet ifade gençler için yapmalidir.

Çünkü bu yol dogrudur ve ülkemizi içine düstügü sarmaldan çikaracak yoldur.

Bu sebeple, daha cesur adimlar atmayi gerektirir.

Cumhurbaskanligi adayligi dahil hiçbir makam için bu emekler ve umutlar zayi edilmemelidir.

Ülkenin; demokrasi, esit yurttaslik, gelir adaleti, hukuk devleti, liyakat, adalet ve toplumsal barisa olan ihtiyaci bu degerlere inanan herkese sorumluluk yüklemektedir.

Bu, bizim ülkeye borcumuzdur.

Bu borcu ödemeyi baskasina ihale etme hakkimiz da yoktur.

Gün bu gündür.