Güzellikler geride kalmasin, hep eskinin güzelliklerini konusup durmayalim dedikçe birileri günümüzü kirlete kirlete bizi günden, gündemden o kadar uzaklastiriyorlar ki biz de çaresiz kirlenmemek adina çogu zaman geçmise uzaniyor, geçmiste huzur buluyoruz.
Düsünüyorum da bizim kusagin radyodan aldigi hazzi simdikilerin çogu internetten bile alamiyor.
Simdikilerin ellerindeki akilli cihazlarla yataga girdikleri gibi biz de ellerimizdeki kisa dalgali radyolarla yataga girer, ailemizden, kardeslerimizden gizli gizli ya tuttugumuz takimlarin maçini kulagimiza dayar dinler, ya da herhangi bir istasyonda, bütün cizirtisina ragmen buldugumuz bir ezginin tinilariyla hayallere dalardik.
Yatagimizin içine aldigimiz veya ellerimizden düsüremedigimiz radyolar sayesinde sinirlar asardik ama daha da çok Türkçenin güzel sesleri bizi kendine baglar, Türkçemizi güzel kullanmalarinin sayesinde biz sadece seslerini duydugumuz kisileri hanimefendi, beyefendi gibi nezih makamlara gözümüzde yükseltirdik.
Hiç süphesiz ki bu seslerin en unutulmazlarindan biri, o beyefendilerin en unutulmazlarindan biri Halit Kivanç idi.
Bizim kusak maç naklen yayinciliginda üç asama geçirmisti. “Burasi Ankara, Istanbul, Izmir, Çukurova, Diyarbakir ve Türkiye’nin Sesi radyolari! Sayin Dinleyiciler simdi Türkiye 1. Ligi futbol maçlarinin naklen yayinlarina geçiyoruz” sesi ile uzanirdik sehirlere. Bazilari direkt saha içine, skora yönelik anlatimlar yaparlardi. Bazilari ise o sehirde o gün yasanan maç öncesi izlenimlerini, tribün görüntülerini, takimlarin üzerindeki forma biçimlerini falan uzun uzadiya vererek radyo basindaki bizleri kendilerine yakinlastirirlar, yani baslarina götürürlerdi.
Radyo yayinciligini televizyon yayinciligi izledi. Televizyonda maç anlatirken spikerlerin çogu baslarda zorlandi ve tipki radyodan maç anlatir gibi ve sanki ekran basinda bizler görmüyormusuz gibi tafsilatli anlatimlara girismislerdi. Ekrandan maç da en iyi anlatim, en az konusma demek olmustu.
Bu iki asama ile asla kiyaslanmayacak bir naklen yayin asamasi da bizim için Halit Kivanç olmustu. Gerek radyoda gerekse televizyondan maç anlatirken o hep konussun, hep anlatsin isterdik. Yurt içinden, yurt disindan yaptigi maç yayinlarinda öyle güzel bilgiler verir, bizi o takimlarla, oyunculariyla, sehirle o kadar iç içe yapardi ki Halit Kivanç’in disinda baskasi bize maç anlatmasin isterdik.
Örnegin bir dünya kupasi maçinin anlatimi sirasinda: “Almanya’nin sagbeki, bundan futbolcu mu olur diye çok hocanin yüzüne bile dönüp bakmadigi ama hirsi, azmi ve çaliskanligiyla kisa zamanda yüzüne bakmayanlari pesinden kosturur hale getiren Berti Vogst, öyle bir yapisti ki rakibin solaçigina …Nefes aldirmadigi gibi kendi de kan ter içinde. Bugün esi Monika ile evliliklerinin üçüncü yili ve hem evliliklerini hem de oynadigi futbolu kutluyoruz.”
Simdilerde maç izlerken ben de zaman zaman izledigim maçtaki bazi oyuncularin mesela sirt numaralarina takilir, neden o numarali formayi giymis deyip elimdeki akilli cihazin arama motorlarina sorup ögrenir sonra o futbolcuyla ilgili internette yazili bilgileri de edinirim. Iste eger yasiniz yetti ve Halit Kivanç’ li yillara yetismis ve ondan maç izleme firsati bulmussaniz o günlerin imkanlariyla asla bir yerlerde bulamayacaginiz bütün bilgileri, o tatli sesiyle size sunumundan da istifade etmissiniz demektir.
Güzel Türkçe kullanimi ve ona bagli güzel ses, hemen bütün meslek erbaplarini ilgi çekici hale getirmede olmazsa olmaz bir unsur. Biz futbolu, biz yurdumuzun futbol insanlarini, futbol çevresini, biz dünyayi biraz sevdiysek ve simdi de sevmek ile ilgili azicik da olsa bir seyler bulmak istiyorsak onun sesi gibi, onun cümleleri gibi güzelliklerin bunda az da olsa payi oldugunu düsünüyorum.
Güzel insanlar, güzel isleriyle, güzel hatiralariyla, güzel sesleriyle kalirlar insan hafizasinda.
Biz onu hep güzellikler içinde tanidik, güzel duyduk. Insallah sonsuz alemde de onu güzellikler karsilar, güzellerle beraber olur.
Bundan elli yil öncesi Türkiye’sinde, az bir okumus veya kendisini aydin diye tanidigimiz kisilerin, sanatçilarin, sosyetenin hep Türkçe disinda seslere yöneldigi, Türkçe disinda degerlerin pesinde kostugu o günlerde bizi Türkçe selamlayan, Türkçenin güzel seslerine bagimli hale getiren Halit Agabeyi hürmet ve rahmetle aniyorum.
Erdal ÇIL
cerdal48@gmail.com