Muhittin Nayman


SIRNAK IZLENIMLERIM!


Gün ortasi Cizre’ye (cîzîra Botâ) vardik.

Gelecek partisi Sirnak il baskani, Cizre ilçe baskani, Silopi ilçe baskani ve Güçlükonak ilçe baskani ve bir kaç belde baskani ve il, ilçe yöneticileri ile tanistik.

Ilçe Gabar daginin eteklerini yatay kesen ve tüm hasmeti ile Suriyeden geçerek Irak’a varan Dicle nehrinin kenarina kurulmus kadim bir yerlesim yeridir. 

Ilçe dedigime bakmayin ikiyüzbin nüfuslu bir sehir.

Ahmed-i Xani’nin anlattigi Mem û Zin hikayesinin ruhu sevdasi ruyasi ve de beko’nun fitnesi burada yasanir.

Melayi ciziri’nin derdi ve tasasi burada dile gelir.

Ibnul esir Nureddin Zengi’yi ve Selahaddin Eyubi’yi ve o günün tarihine burada ayna tutar.

Kadim “birca belek” kalesinin dili olsada konussa ne talanlar gördü ne zalimlarla karsilasti Cizre bi anlatsa…

Ama Dicle nehrinin nazli akisina ve sert akintisina inat basi dik heybetle bakar Cizre Gabar’a.

Bosnaklar için Bosna ne ise, Araplar için Sam ne ise, Kürdler için de Cizre bir nevi biraz öyle bir yerdir.

Tarihin en derinliklerine kadar giden yasi ile  yüzlerce yil botan beyleri tarafindan medeniyet, ilim, irfan, huzur ve güven ile bilinen ve adaletle yönetilen mazisi ile yorgun ve bitkin bir sehirdir artik Cizre.

Bitmez tükenmez bilmeyen kavgalardan sehre ihanet eden yerli derebeylerden usanircasina hüzünle bakiyordu bize bu kadim sehir.

Konusmak için beni davet ettiklerinde inanilmaz derece duygulandim dinleyicilere bakarken konusacagim hersey bir an için belegimde resetlendi.

Tarih tünelinden günümüze nice yigit mirxaslara(Mert adamlar) ve bir o kadarda ihanetçi hödüklere ev sahipligi yapan bu sehri anlatmaya çalisirken sogukkanliligim bir anda yok oldu duygu yüklü bulutlara binmis gibi idim…

O yüzden bizi karsilayan gönül dostlarina duygu yüklü bir hitapta bulundum!

Sehrin kimligi gerek imar yönünden çarpik kentlesme gerekse yerel derebeylerin gaflet ile cigeri sökülmüs beyni dagilmis mefluç bir bedene dönmüs durumda gördüm.

“Birca belek” kalesinin disinda göze çarpan bir estetik deger sehirde göremedim.

Geçmiste Akpartiden ikinci sira milletvekili adayligi yapan Adnan Sik beyefendiyi ziyaret ettik.

Güven veren derin düsünen bir Kürd münevveri oldugu her halinden okunuyordu.

Ayhan Bey’e dönerek:”Neden Kürd’çeyi mecliste bilinmeyen bir dil olarak tutanaklara geçiriyorsunuz biz dili zengin ve kültürü büyük ve tarihte bilinen medeni bir milletiz.” Dedi.

Ayhan bey’de: “Demokrasi kültürümüz gelistikçe siddet dili azaldikça bu sorunun toplumsal bir empati ile giderilebilecigini” ifade etti.

Ayrilirken kendimi ona tanittim Bruki oldugumu falan filan…

Keyifle sarildi ve o arada tatli bi firça atti ve neden Kürdçe biliyormusun bana sen dedi.

Ve cevabimi beklemeden aslinda Brukilerin bilmesi gerek diye de ekledi.

Bende kendisini onaylanircasina evet deyince niye konusmuyorsun o zaman deyince bende yol arkadasim bilmedigi için ve yanimizdaki herkes konustugu için arkadasimi yalniz birakmamak için cevabini verince anlayisla karsiladi ve samimi bir vucut diliyle sarilarak ugurladi…

Sirnak Barosunu ziyaret ettik Baro Baskani ve TBB’nin bir delegesi de oradaydi.

Her ikisi de oldukça entellektüel kibar ve saygili insanlardi.

Baro baskani ildeki agaç kesimi ve diger keyfi uygulamalar için sivil bir insiyatif olusturduklari ve bu konuda toplumsal bir duyarliligin artigini ifade etti.

Gördügüm kadari ile baro yönetimi ülkenin geldigi kutuplastirma siyasetinin oldukça farkinda ve bunu berhava edecek bir empati dili gelistirmisler.

Bu güzel bir gelisme idi.

Sirnak’in genelinde Ankara’dan atamasi yapilan bürokrasi es dost hemsehri nepotizmi’nin en “kavi” sekli ile mevcut.

Ilin valisi ve ilçe kaymakamlarinin bazilari süleyman soylunun hemsehrileridirler.

Bakan/vali ve kaymakam silsilesi hemsehri olunca inanilmaz derecede gereksiz, lüzümsüz ve sevimsiz bir özgüven patlamasi yasatmis bu tavasut bagina bagli memurlarimizda.

Ilçemizin birinin kaymakamini heyet olarak ziyaret ettik ilk kez bir kamu görevlisinin yani bir devlet memurun ancak bu kadar kimyasi ile oynanabilir bireyin naturel yada fitri deformasyonu nasil olurun somut sekli idi.

Su-i misal örneklerin yaninda isini hakkiyla yapan kamu görevliler ile de tanistik.

Habur sinir kapisi ülkemizin en büyük sinir kapisidir.

Günlük altibin tir ve tanker giris çikis yapiyormus ayrica onbin civari günlük gidip gelen günlükçü diye tabir edilen sigara ve çay isleri ile mesgul kisiler giris çikis yapiyormus.

Devasa bir alan ve gördügüm kadari ile ordaki ekip tüm kusur ve nakislara ragmen olumlu isler yapamaya çalisiyorlar.

Yörede cumhur itifakinin küçük ortaginin mensubu olmak veya oluyormus gibi görünmek ya da onlarin kil sekillerini kendi yüzlerinde  ifade etmek sembollerini tasimak bir alan kazanma bir ilgi ve is görme aracina dönüsmüs gibi bir intiba ve izlenim edindim.

 

Bu dijital çagda dünyanin geldigi bu son asamada insanlarin kendilerini geometrik kil sekilleri ile ifade etmeleri ya da arkaik birtakim mitos hikayelerin hayvan figürleri ile benliklerinin sunumu ayrica bilimsel klinik sosyal psikolojinin arastirmasi için iyi bir saha verisi olarak görülebilir.

Bize kil degil akil lazim.

Kil ile akil arasinda sadece a harfi var.

Hiçbir yörede denk gelmedigim ama Sirnakta var oldugu söylenen kamu kayitlarinda kayitli yani artik resmi denilecek “Kanaat önderleri!!!” varmis buralarda.

Kanaat önderi deyince muhtemelen akliniza dünyanin ve ülkemizin gidisatindan haberdar olan bu konuda örnek alinacak ve anlatacak hikayesi olan ve sosyal siyasal mevzularda söyleyecek sözü olan maruf kisiyi anladiniz degil mi?

Yok hayir hayir….

Bunlar öyle degil…

Hemen hemen tamamina yakini mektep medrese görmemis sivil yani siradan halktan güvenlik görevlisi olan ya da bunlarla iltisakli güvenlik bürokrasisine bagli çalisan paramiliter kisilerdir.

Geçmiste Çiller, Agar ekibi ile çalisanlarin yeni nesil versiyonlari denilebilir mi bilmiyorum ama onlara benzer denilebilir sanirim.

 

Ama iste tarih bilmeyen ve sosyolojiden çakmayan yetkili ve etkili kisilerin bilmedigi bir husus var 1990’da Saddam’in gidecegini gören Erbil, Süleymaniye ve Duhok ‘ta ki “kanaat önderleri” en önce ama herkesten önce Saddam’i terk edenlerdir.

Bu tür durumdan vaziyet alan insanlarin istikametleri kisisel menfaatleridir.

Hayata dair bir kanaatleri olmadigi gibi herhangi bir hususta sadakatlari da mevzubahis olamayacagini bize tarih ve sosyoloji bilimi söylüyor.

Bunlarin hayatlarin da ki tek taraflari var o da güçtür.

Kim güçlüyse ondan yana olurlar ve onlarin borularini çalarlar…

Gelecek partisi Verimli beldesinin baskanin evinde bir ara mola verdik ikinci gün geç öglen vakti idi.

Evin bahçesinde çok güzel bir organizasyon yapmisti baskanimiz.

Özellikle yerli incir, üzüm ve gözlemeler ayran esliginde çok güzel bir lezzet ortami sunuyordu.

Emegi geçen herkese buradan tesekkür etmeyi borç bilirim.

Ikinci gün ziyaretlerimize çok hizli bir tempo ile devam ettik.

Önce Akparti eski Silopi ilçe baskani Hasim Hasimoglu ve daha sonra Cizre eski Belediye Baskani Kamil Atak’i ziyaret ettik.

Her ikisinin de taziyeleri varmis taziye dikeklerimizi sunduk.

Tüm ekiple iki gün beraber gezdik.

Ruspi(Hayat tecrubesi olan aile büyükler) ziyaretleri ve çarsi pazar esnafini gezdik.

Genç ve dinamik bir ekip var Sirnakta.

Parti programi ve Genel  Baskan’in politik dilinin teskilat mensuplarina iyice benimsetilmesi durumunda ve parti içi egitim programlari ile bu ekibin partinin politik dili ile tam bir adaptasyon süreci temin edilebilir hemde daha fonksiyonel bir hal alabilirler.

Gelecek partisi genel merkezi bu genç arkadaslari motive ederse arkalarinda durursa beklentileri karsilayan bir sonuç alinamazsa  dahi en azinda ilgi çeken bir sonuç alinabilecegini degerlendiryorum.

Vatandas Cumhur ittifakinin bilesenlerinin sopa/havuç denklemi ile Hdp’ye müzahir yapilarin siddet’ten beslenen kavga dili arasinda kalmis.

Gelecek partisi burada pekala bir umut ve çikis ya da üçüncü bir alternatif olabilir.

Ankaradan beraber geldigimiz yol arkadasim aslinda hergün oruç tutuyor denilse yeridir.

Zira sabah kahvaltisindan sonra aksam sekize kadar “yemek memek” yok!

Benim gibi üç ögün beslenen biri için basta zor olsa da ikinci günden itibaren oldukça faydali bir diyet oldu.

Sabah tartindim hatiri sayilir bi kilo vermisim.

Cizre-Silopi arasindaki yogun programimiz da bize eslik eden Sirnak’taki tüm il ve ilçe baskanlarina ve  teskilat mensuplarina misafirperlikleri için çok tesekkür ediyorum.