Muhittin Nayman


TÜRKLER VE SÜNNILIK!


Ülkemizde orta asya olarak tanimlanan cografik bölgedeki ülkelerin dini inanç ve mezhep demografisine baktigimizda,
 
Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kirgizistan’da hemen hemen Alevi inancina bagli hiç kimse yoktur.
 
Çinde Uygurlarin yasadigi bölgelerde de Alevi aidiyetinene dair bir veri mevcut degildir.
 
Afganistandaki bu etnik kimliklere bagli tüm unsurlarda sünni ve hanefidir.
Sadece Mogol kökenli Hazaralar Siidir.
 
Iran’in kuzeydogusunda yasayan Türkmenler de hepsi sünni bir kismi hanefi bir kismi da safiidir.
 
Sünnilik, Maturidilik ve Hanefilik aks’inin en sekter en tavizsiz hatinin kaynagi menba-i ve mazide yüzdeyüz yasanmisligi Orta asya insanin yasadigi cografik bölgeler veya yerlerdir.
 
Ülkemizdeki devlet destekli ve keza devlet korumali Sünni Hanefiligin takriben bin yillik bir mazisi vardir.
 
Bu sosyal kaderi tercih ve tarihi birikim Tugrul bey, çagri bey ve oglu Sultan Alpaslan ve onunda oglu Meliksah’tan Yavuz Sultan Selim’e devir edilen bilerek korunan ve kollanan ayni zamanda tarihsel devlet aklinin tercihidir.
 
Ayni sekilde genç cumhuriyeti kuran Atatürk’te bu mirasa sadik kalmis diyaneti kurmus ve diyanetin temel dinamiklerini bu tarihi temel üzerine bina etmis baskaca tali unsurlara yer verilmesine asla izin vermemistir.
 
Katiyetle denilebilir ki nerede bir Türkmen, Kazak, Özbek, Kirgiz ve Uygur varsa Müslümandir, Sünnidir ve Hanefidir.
 
Söyle net bir hüküm cümlesi kurabiliriz Sünniligi insaa eden koruyan yasatan ve günümüzde ortak bir Dinsel-Mezhepsel kimlik olarak sahiplenen Türkî kavimlerdir.
 
O halde tarihi ve cografik sahada realite bu iken “Türkmen Alevilik” nereden çikti?
 
Sanirim yüzyilara dayanan dislanma ve kabul görmeme korku ve endisesi Aleviligin basina acaba “Türkmen” payesini koysak kabul görür müyüz?
 
Beklentisi, ilgi, alaka ve kabul görme ihtiyacidir.
 
Bunun olmayacagini olamayacigini söyle temellendirebiliriz.
 
Dr.Ali Seriati Iran ve Islam adli eserinde Siilik ve Alevilik bahsini söyle tanimlar:
”Islam Iran’a girdiginde artik islam eski islam degildi.
Iranli ona seklini semalini ve ruhunu verdi.
Buna Siilik ve Alevilik dedi ve biz buna Iran Islam inanci diyoruz.” Diyor.
 
Bu tarihi ekolun ya da yolun bu gün ana döllenme yatagi hiç süphesiz Irandir.
 
Tarihten günümüze üç temel tasiyicisi olan kavimler sunlardir:
Persler tamamen, Azeriler tamamen ve kismen Araplardir.
 
Hemen hemen yüzde 90 civari olan yerler Iran ve Azerbaycan’dir.
 
Yüzde 50 civari Bahreyn, Yemen, Lübnan, Iraktir.
 
Yüzde 15-20 civarinda Suriye ve Türkiye de yasamaktadirlar.
 
Yüzde 5-10 civari da Afganistan ve Pakistanda varlar.
 
Siilik mezhebinin çinarinda büyüyen ve muhtelif kollara ayrilan dallari ve budaklarindan biri olan Anadoludaki aleviligin de beslenme kaynagi ve tarihi ruhu vucuda gelisi hiç süphesiz Iran Islam inancinin ülkemizdeki yansimasidir.
 
Tabi ki Anadoluda ki Aleviligin bu topraklarin binlerce yillik tarihinden ve kültüründen ve insani birikiminden de çok sey aldigi vakaadir.
 
Bu beslenme çesitliligine ragmen esas pusulasi ve istikameti Iran Islam inanci oldugu gerçegini degistirmez.
 
Kavramlarla oynanarak yeni bir tohum ekilebilir mi?
Hiç süphesiz denenmesi mümkündür!
 
Böyle yeni bir tohumu ekme gayretleri ve çabalari ilgi ve dikkat çekiyor.
 
Ancak velakin bu kurgu tohumun kavramlarla oynanarak olmayan bir etnik aidiyet üzerine ismlendirmesi saçtim tutar niyeti çok naifçe bir “belki tutar” arayisi olsa gerek!
 
Ama belki ile uçak uçmaz ve hasta iylesmez!
 
Zira o tohum ile uyumlu sosyal genetik bir alan veya saha yok!
 
Aslinda herkes birbirini kandirmakla mesgul ama herkes herkesin niyetinden ve ne yapmak istediginden emin.
 
O yüzden yöneten aklin süslü laflari çok ama kesinlikle pratik bir icraati yok ve olma ihtimali de yok!
 
Ben her iki tarafa derim ki birakin bu tiyatroyu herkes kendi gibi olsun.
 
Tarihi kimligi üzerine insaa olsun ve istedigi kadar kendi tarihi degerleri ve kökleri üzerinde gelissin ve büyüsün.
 
Bizde millet olarak daha empatik daha insani digerini daha iyi anlayan ve saygi duyan bir iklim ve medeni bir durus ve de demokrat bir ortam için çalisalim.
 
Sanirim bu çaba kafi gelir…