Selçuk Özdağ


SEÇIMIN KADERI


Önümüzdeki seçimi etkileyecek bir çok faktör var. Bunlarin basinda ekonomik kriz geliyor. Artik en iflah olmaz yandaslar bile hayat pahaliligi ile ilgili sikayetleri savusturamiyorlar. Çünkü yasanan gerçekligi propaganda ile örtmek mümkün degil. Insanlar her gün ekmek alirken, arabasina benzin doldururken, fatura öderken ekonomik krizi iliklerine kadar hissediyorlar. Kimsenin özel bir hatirlatma yapmasina gerek yok. Herkesin gördügünü, yasadigini bir daha bir daha anlatmak çok etkili bir yöntem degil. Vatandas baska bir sey bekliyor, kriz tamam bunu nasil çözeceksiniz? Bu sartlarda kriz var demekten daha etkili olan krizi çözeriz demektir.

Zira iktidar partisinin yeni savunma biçimi, ekonomik krizi ancak biz çözeriz, baska kim var stratejisidir.  Erdogan'a öyle bir misyon biçiliyor ki bütün bilimleri nefsinde toplamis,alternatifi olmayan bir lider gibi takdim ediliyor. Oysa tek adam düzenine geçildikten, her seye Erdogan karar verdikten sonra anlasildi ki, Erdogan  birçok konuda ülkeyi yönetecek donanima sahip degil. Öyle oldugu için de her alan da geriye gidildi. Çok aklin yerini tek aklin almasi,  bu yetersizligi bütün çiplakligi ile ortaya çikardi.

Her siyasetçinin alternatifi vardir. Sayin Erdogan'in da  bir degil birçok alternatifi var. Üstelik yapilan uyarilara bakildiginda muhalefetin ekonomik krizi önceden gördügü ve gerekli uyarilari zamaninda yaptigi, ancak dinleyecek kulak, anlayacak akil bulamadigi görülüyor. Türk parasinin degerini düsürmek Türkiye'nin satacagi her seyin degerini düsürmek, alacagi her seyin de degerini yükseltmektir. Bu ülkeye sevgi duyan hiç bir siyasetçi bu hatayi yapmaz. Türkiye'de basta vatandaslik olmak üzere, fabrikalar, sirketler su fiyatina haraç mezat satiliyor. Bu mudur basarili siyaset?Baska bir ülkede bu kadar yanlis yapan bir siyaset ve siyasetçi bir gün bile devletin basinda kalamaz. Ama burasi Türkiye, din-iman diyerek herkesi uyutabilir, her basarisizligi örtebilirsiniz.

Seçimin kaderini tayin edecek unsurlardan biri de  muhafazakar/milliyetçi kitlelerin korkularini harekete geçirecek söylemlerden uzak durmaktir. Erdogan'in biz ve CHP denklemi böyle bir stratejiye dayaniyor. Tek parti dönemi üzerinden toplumun korkularina, vehimlerine hitap ediyor. Kiliçdaroglu helallesme hamlesi ile bu stratejiyi karsi bir strateji ile savusturmaya çalismasina ragmen henüz yeterince etkili oldugunu söylemek mümkün degil. Bunun nedeni Kiliçdaroglu'nun uzlasmaci ve CHP'yi toplumsal degerlerle barismaya tasiyan tavri degil, onu anlamayan eski tüfeklerle, dinle sorunlu kadrolarin direnç ve rahatsiz edici söylemleridir. Kiliçdaroglu kasikla topluyor,onlar kepçe ile dagitiyor. Dini her kipirtiyi bir sekilde damgalayip itibarsizlastirmaya çalisiyorlar. AKP ile baglari zayiflamis kitlelerin korkularini besleyerek kopmalarini engelliyorlar. Önümüzdeki günlerde ulusalci, CHP'li, solcu görünümlü sahte hesaplar açarak toplumun deger yargilarina hücum edilirse sasirmamak gerekir. Yazili ve görsel medya inandiriciligini yitirdigi için artik siyaset pazarlamasi daha çok sosyal medya üzerinden yapiliyor. Seçimin kaderi AKP'yi var eden kitlelerin korkularini yenmelerine, onlari rahatlatacak bir dil ve siyasi söyleme bagli. Aslinda altili masada bulunanlarin hiç biri bu korkularin öznesi olmayi hak etmiyor. Kiliçdaroglu'nun saygili çizgisi malum, sayin Davutoglu mu, sn Aksener mi, Gültekin Uysal mi, Karamollaoglu mu yoksa Babacan mi milletin degerleri ile cedellesecek? Bu isimlerin hepsi milli ve manevi degerlere onlari siyasete meze yapmayacak kadar saygili.

Bu bakimdan Erdogan'in pompalamaya çalistigi korku politikasinin inandiriciligi yok. Ancak buna toplumun inanmasi, bunun için de  oldum olasi dinle kavgali kesimlerin bu hastaliklarindan vazgeçmeleri gerekir.