Erdal Çil


BAS KORNAYA!


Insanlar elleriyle, sesleriyle selamlasirlar.
Siz selamlasmak için basin kornaya.
Hatta dalginliklarina gelebilir insanlarin, sizi duymayabilirler diye de en yüksek seslisinden araciniza, motosikletinize olabildigince yüksek ses sistemleri taktirarak dolasin ki sizi fark etmeme ihtimalleri olmasin.
Yanlarina bile yaklasmadan ta 500 metreden, sesinizden, pardon gürültünüzden tanisinlar sizi.
Taniyanlar böylece selaminizi alirken tanimayanlar da bu vesile sizi tanisin, ananiza babaniza hatta yedi geçmisinize bol bol okusunlar.
Araç dedigin gürültü yapar. Kornasi ise yerinden hoplatmali, bebegi, nineyi uykusundan uyandirmali. 
Bu araçlarin hepsi yabanci icadi! 
Bu yüzden orijinal kornalarinin sesini de pek duyan ve dikkate alan da olmuyor.
Korna dedigin bizim sanayide sonradan, bize yakisan sekilde yapilmali ve bastimi da Türk gibi hoplatmali öyle degil mi?
Sayet halen aracinizda bu gürültüler yok ise sanayimizin en delikanli esnaflarinin sizlere bu konuda ellerinden gelen yardimi yapacaklarindan asla süpheniz olmasin.
Eskide kaldi gürültüsüz sehir özentisi. Marifet simdi Ortadogu’nun en gürültülü sehri olabilmekte! 
Bunun için hepimiz elimizden geleni yapmaliyiz. 
Dügünler, dernekler, kiz almalar, askere ugurlamalar, siyasi liderlerimizin gelisleri falan hepsi gürültü çikarmamiz için birer vesile olmali, araçlarimizla, ses sistemlerimizle çikarabilecegimiz en yüksek seslerle, bir Ortadogu insanina yakisir düzeyde gürültülere bogmaliyiz onlari.
Bir tek sehrin yetkililerinin gayreti yetmiyor! Hepimiz maksimum gürültü hedefinde birlesmeli mümkünse bu hayat pahaliliginda evinde radyosu, televizyonu olmayan vatandaslarimizi da düsünerek seslerini ona göre yükseltmeli, çevremizdekileri bu zevkten mahrum birakmamaya özen göstermeliyiz.
Sesimizi duyurmak için bagirmak, haykirmak gerekiyor.
Hele ki günümüzde!
Avaz avaz bagirmazsan duymuyorlar zaten sizi. Etraflari o kadar çevrili ki, size o kadar uzaklar ki anlayin onlari. 
Yoksa bu gürültüde mümkün degil sizi duymalari. 
Koca koca kamyonlar bagiriyor. Minibüsler, taksiler, is makinalari hatta küçücük motosikletler bile kocaman seslerle bagirirken siz halen usulca mi anlatmak istiyorsunuz derdinizi?  
Mugla’ya ilk geldigimiz yillarda hemen yani basimizdaki apartmanin bahçesinde bir kina gecesi organizasyonuna denk gelmistik. Bir org esliginde seslendirilen parçalari dinleyebilmek için balkona çikmis ve ancak duyabilmistik sesleri.
Simdi ise bir motosiklet geçiyor ve 500 metreden gürültüsünü duymayana ask olsun!
Az kaldi!
Hizla artan Ortadogululasma istegimizin önünde kimse duramaz artik!
Ona buna çamur atmayi, türlü türlü mazeretlere siginmayi da birakalim.
Gelenler de bize bakarak, koydugumuz ve uygulamadigimiz kurallara bakarak konumlandiriyorlar kendilerini.
Biz zaten bu görüntümüz, bu cüssemiz, yabanligimiz, patavatsizligimiz, adam sendeciligimizle onlara çoktan zaten sizdeniz demisiz bile.
Yöneticilerimiz, çevremiz, komsularimiz nasilsak, neye, nelere riza gösteriyorsak biz oyuz!
Hiç kimse hamaset yapmasin! Hiç kimse bize diyafram, diksiyon dersleriyle, güzel Türkçemiz edebiyatiyla sehir medeniyetlerinden, müzikten, sanattan, uygarliktan, ilimden, irfandan falan da bahsetmeye kalkmasin!
Ayinesi istir kisinin lafa bakilmaz!
Lafi duyacak ortam da kalmadigini görüyorsunuz zaten. 
Gürültü geldi, hakikat, uygarlik, idealler tipki ürkek bir ceylan gibi kaçtilar buralardan.
Ama olur da yine buralara düserse yolun,
O çok uzak deniz ülkelerinden gelir de soracak olursan beni…
Lütfen kornaya bas veya avazin çiktiginca bagir ki duyayim seni.  
Ey Ruh!
Olur, da sen de gelecek olursan masaya, kapiya falan vurmaya kalkma.
Kornaya bas!
Seni kaçirmak istemiyorum. 
Bu ruhsuz mekânlarda, bu ruhsuz kalabaliklarda öyle özledim ki seni, anlatamam!