Mürsel Gündoğdu


ÖZE DÖNMENİN GEREKLİLİĞİ YA DA ŞEKİLDE KAYBOLMAK

ÖZE DÖNMENİN GEREKLİLİĞİ YA DA ŞEKİLDE KAYBOLMAK


Yaptığımız bütün işlerin değerini niyetlerimize göre takdir eden ve eylemin şeklinden çok özüne ehemmiyet veren bir medeniyetin müntesipleriyiz.

Sevgili Peygamberimizin veciz ifadesiyle; ?Ameller, muhakkak ki niyetlere göredir.?  Yani niyetiniz halis değilse amelinizin hiç bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Maddeden çok manaya, şekilden çok öze değer verilmesi gerektiğini haykıran böyle bir medeniyetin hem kendi müntesiplerine hem de bütün insanlığa öze dönüş noktasında kazandıracağı çok büyük katkılar olacaktır elbette.

Ama gelin görün ki İslam dünyası kendi özünden bihaber olarak şekilcilik bataklığında boğulmak üzere.

Kuran-ı Kerim?e saygımız var, bize ne anlattığına dair fikrimiz yok.

Dine saygımız var, dinin özünden ve önceliklerinden haberimiz yok.

Oku! Emr-i İlahisine sonsuz hürmetimiz var ama okumak nedir? Bilmeyiz.

İnsanı eşref-i mahlûkat biliriz amenna ama bunun yaratılmış bütün insanları kapsadığını ne hikmetse bilmezden geliriz.

Yüce Allah?ın hitaplarının kadın- erkek ayrımı yapmadığını söyleriz ama hemen hemen bütün ayetleri erkek merkezli anlamaktan ve yorumlamaktan geri durmayız.

Dinimizin düşünmeye çok değer verdiğini söyleriz ama iş düşünmeye, akletmeye ve fikir üretmeye gelince orada durur ve hala eski düşünürlerimizin asırlık birikimlerini tüketmekle yetiniriz.

Tabiatın Allah?ın bize emaneti olduğunu biliriz ama fırsatını bulur bulmaz onu ele geçirip tahrip etmekten geri durmayız.

Yani şekil ilminde toplum olarak allame-i cihanız ama işin özüne gelince birden bire zırcahil oluveriyoruz. Öze ve niyete dair dünya ölçeğinde uygulanabilir bir projemiz de maalesef yok. Oysa insanın değeri, anlamı ve nihai kurtuluşu tam da burada gizlidir. Buna rağmen İslam toplumlarının böyle bir derdinin ve önceliğinin olmaması gerçekten yürek yakıcıdır.

Bütün insanlığın kurtuluşu için gönderilmiş bir dinin öncelikle kan, gözyaşı ve zulüm içinde inleyen Müslüman toplumlara ve ardından bütün insanlığa öze dönüş noktasında etkili bir reçete sunması lazım değil midir?

ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ YOK EDİYORUZ

Yolum hangi vilayetimize düşse en güzel köşelerinin ve en verimli arazilerinin talan edilerek beton yığınlarına dönüştüğünü görmekten gözlerim yaşarıyor.

Ülkemize nefes aldıran asırlık ormanlarımız birer birer yok ediliyor.

En mümbit tarım arazilerimiz hunharca yapılaşmaya açılıyor.

Üç dört asırlık zeytin ağaçları hepimizden ilgi, sevgi ve övgü beklerken birer birer yok edilip yerine moteller, oteller ve villalar yapılıyor.

Sahillerimizde denizle buluşacağımız yerler ise artık mazide kalmış.

Ülkemizin geleceği talan ediliyor dostlar ve ne hikmetse bu duruma kimse çıkıp da dur demiyor. Çocuklarımızın elleri hepimizin boynunda olacak.

ALMANYA AH ALMANYA

Seninle tarihte kader birliği etmişliğimiz var.

Aynı cephelerde ortak düşmanla savaşmışlığımız var sonra.

Bizde senin vatandaşların yaşıyor sende de bizim vatandaşlarımız, dostlarımız. Yabancı dil olarak senin dilini de okutuyoruz mekteplerimizde.

Yüzümüze hep gülüyorsun, bize dost diyorsun. Biz de seni dost bilmeye ve dost görmeye gayret ediyoruz. Sorunlarımız yok değil ama karşılıklı idare ediyoruz anlayacağın. Başın mültecilerden yana sıkışınca sıkça bize gelip dert yanıyorsun. Aman diliyorsun. Hepsine eyvallah dedik, diyoruz. Lakin şimdilerde durum epey farklı bir hal aldı.

Bu ülkeye ihanet edip kaçan herkese bizim tepkilerimize rağmen kucak açtın ve açmaya devam ediyorsun.

Ülkemizi bölmek isteyenlerin gönüllü hamiliğini üstlenmeyi sürdürüyorsun.

Bize ihanet edenlerin hepsine salonların, meydanların ve bütün alanların 7/24 amade iken size misafir olarak gelen iki bakanımıza gösterdiğiniz nezaketsizlik de neyin nesidir ey Almanya?

Darbeye maruz kalmış bir ülke olarak bize hiç haddin olmadığı halde demokrasi dersi vermeye kalkıştığın bir anda bizim adımıza ülkenize gelen bakanlarımıza reva gördüğünüz bu yakışıksız yaklaşımın sizin yüce demokrasinizdeki yeri nedir? Terör sevici demokrasinizin neresine sığdırdınız bu tavrınızı? Almanya ah Almanya! Yesinler sizin göreceli demokratlığınızı, sözde insan hakları savunuculuğunuzu ve sahte dostluğunuzu.