Sıddık Demir


TÜRK MİLLETİNE BORCUMUZ VAR-3

TÜRK MİLLETİNE BORCUMUZ VAR-3


         

İsa Yusuf ALPTEKİN:

Doğu Türkistan mücadelesinde bayrak bir insandır. İdris Bey'in anılarından geçtiği gibi bahsedeceğiz. Çin Devleti'nin Doğu Türkistan üzerinde uyguladığı onca işkence ve sindirme politikası karşısında bunalan bir kısım doğu Türkistan Türkü yani Uygurlar, memleketlerini terk-i diyar etme mecburiyetinde kalırlar. Aylarca, yıllarca yer değiştirerek kaçtıkları vatanlarında iki istikamet üzere yürürler.  Arabistan ve Türkiye.

İsa Yusuf ALPTEKİN de Türkiye? ye ulaşanların lideridir. Aynı zamanda Uygur Türkleri'nin son devlet başkanıdır. İdris Bey her daim İsa Yusuf ALPTEKİN? i ziyaret eder. Maddi ve manevi destek olmayı görev bilir. Aralarındaki hukuk ileri derecede gelişir. Bir gün bu samimiyetten hareketle ona ?Sen mi kurtaracaksın Doğu Türkistan?ı İsa Yusuf Bey? diye takılınca, İsa Yusuf Bey cevaben ?Evet, benim Doğu Türkistan?ı kurtarmaya gücüm yetmez ama o öğretmene söz verdim? der.

Kendileri büyük bir kafile halinde Himalyalar'ı aşarak son Çin sınırına yaklaşırlar. Fakat geçit veren o yer kalabalık bir Çin askeri birlikle kontrol altındadır. Bütün umutlar tükenmişken içlerinden biri İsa Yusuf ALPTEKİN? in huzuruna çıkarak, ?Ben sizi bu geçitten sağ salim geçireceğim ama bir şartım var. Türkiye?ye varınca Doğu Türkistan davasını unutmayacağınıza dair vereceğiniz sözü kulaklarım iyice duysun? deyince İsa Yusuf Bey yüksek sesle ?Kafile adına Doğu Türkistan davasını unutmayacağıma söz veriyorum evladım? diyerek karşıdaki kişinin talebini karşılamış olur. İdris Bey'in takılmasına karşı ?Kurtaramam ama o şehit öğretmene söz verdim, sözümün üzerine bu can bu bedenden çıkıncaya kadar duracağım İdris Bey? diyerek kafasını önüne eğer.  Malum o öğretmen canlı bomba olur ve o geçitteki Çin askeri engeli öyle aşılır. İşte bir dava adamı. Sanki İdris Bey ondan daha geri.

İdris YAMANTÜRK büyüdükçe nüfus alanı da genişler. DEMİREL hükümetlerinde kılıcının sağı da solu da keser. Ancak bu durumu ranta çevirmek ona göre değildir. Bütün iş hayatında yasal meşrutiyetin dışına çıkmaz. Dönemin Sanayi Bakanı Mehmet TURGUT? la yakınlığını yukardaki cümlelerde belirtmiştim. Turgut ÖZAL mefhumunu Demirel?e tavsiye ederek, DPT Müsteşarlığına atattıran Mehmet TURGUT ve beyan etmemesine rağmen İdris Beyin kendisidir. 1971 muhtırasında Demirel şapkasını alıp giderken Turgut ÖZAL? da DPT Müsteşarlığından ayrılmak zorunda kalır. Dönemin sıkıyönetimi ile ters düşen Turgut ÖZAL, ABD?ye gitmek üzere hava alanına İdris Bey'le gider. Çıkış yasağı olduğu için bir müddet alıkonur. O dönemin meşhur ?zehir hafiyesi? iç işleri bakanlığı yapmış olan Faruk SÜKAN? a ulaşılarak uçuşu gerçekleşir. Bir müddet ABD?de Dünya Bankası'nda çalışan ÖZAL, ortalık sakinleşince Ülkesine döner. Önce ENKA adındaki bir şirkette çalışır, bilahere İdris Bey?in şirketi olan PARSAN? da Yönetim Kurulu Başkanı olur.

İTÜ mezunları devletin birimlerinde etkinlikleri artarak devam eder. Bunlardan biri de Üzeyir GARİH? tir. Üzeyir GARİH ekalliyet olduğu için genelde arkadaşları ona ?Gâvur? diye hitap ederler. Gülüp geçse de zoruna gittiğini seneler sonra İstanbul Hilton otelde karşılaştıklarında ?İdris maide 62? yi biliyor musun? diyerek belli eder. İdris Bey de ?Hayır? deyince, Üzeyir GARİH ?Lütfen okuyup bir sonraki karşılaşmamızda kanaatinizi belirtirseniz çok memnun olurum? temennisinde bulunur. Nitekim bir başka oluşumda karşılaşırlar. Üzeyir GARİH  ?İdris okudunuz mu? diyerek yanına yaklaşır. İdris Bey de ?Okudum Üzeyir Bey? cevabına, halen bana ?Gâvur diyor musun? deyince İdris Bey ?Hayır, ben sana dün da ?gâvur? demiyordum. Bahsedilen ayeti okuyunca zaten demem mümkün değil Üzeyir? diyerek Üzeyir GARİH?İ rahatlatır. Malumunuz bu Musevi iş adamı Üzeyir GARİH, Eyüp mezarlığında İslam mutasavvufu ?KÜÇÜK HÜSEYİN EFENDİ?yi? ziyareti esnasında mezarlık içerisinde katledilmiştir. Yanılmıyorsam KÜÇÜK HÜSEYİN EFENDİ, Ankara Gölbaşında metfun olan Hasan BURKAY Hz.lerinin Şeyh?inin silsileyi saadetinin içinde görünen bir gönül adamıdır.

İdris YAMANTÜRK yaşı bir asra yaklaşmasına rağmen halen iyi bir Türk Ocaklıdır. Orası ile irtibatını hiç kesmemiştir. Türk Ocakları çevresinde edindiği dostlarından biri de meşhur tarihçi Prof. Zeki Velidi TOGAN? dır. Malumunuz odur ki Zeki Velidi TOGAN  Başkurdistan Türklerindendir. Orada doğmuş ve Rus Çar?ına karşı orada mücadele etmiştir. Bolşevik komünist ihtilalinin bir numaralı adamı olan LENİN? le Moskova?da aynı okulda sınıf arkadaşıdır. 1917?de Ekim İhtilali öncesi Rusya Çar?larla yönetiliyordu. Sosyalist veya Marksist fikir hareketi önünde duramayan ÇAR yıkılıp gitti. Lenin? le beraber Çar?a karşı mücadele verilirken ?Halklara özgürlük. Her halk kendi kaderini tayin edebilme serbestisine kavuşacaktır?  fikrine inanmış Zeki Velidi TOGAN ihtilalden sonra arkadaşı Lenin?e bu sözü, bu vaadi hatırlatır. LENİN ?Sosyalizm aleyhine olabilecek hiçbir sözüm geçerli değil? deyince Zeki Velidi TOGAN? nın dünyası başına yıkılır. Ayni safta, ayni amaçla omuz omuza mücadele veren hemşerisi Kazan-Tatar Türk?ü Sultan GALİYEV başını kurtaramaz ama Başkurdistan Türk?ü TOGAN bir   yolunu bulup Avrupa üzerinden Türkiye?ye kendini atar. Tıpkı ayni mekânda, ayni endişelerle, ayni güzergâhı takip ederek Türkiye?ye kapağı atmış bir diğer hemşerisi Prof. Abdulkadir İNAN gibi. Bu Zeki Velidi TOGAN ki Milli Şef İnönü döneminde Türk?çüsün diyerek bir yıl mapus yatırıldıktan sonra berat etmiştir.

Zeki Velidi TOGAN iyi bir tarihçidir. Kendi döneminin İsmail Hami DANİŞMENT, Nihal ATSIZ ve Nurettin TOPÇU ile beraber düşünce hayatının önemli âlimlerindendirler. İdris Beyin hatıralarında anladığımız kadarıyla Zeki Velidi TOGAN? la Nihal ATSIZ aynı ekolün insanıdır. Nurettin TOPÇU ile taban tabana zıt görüş üzere olurlar. Nihal ATSIZ Anadolu?ya sonradan gelerek bu toprakları Vatanlaştırmış Milletin, Türk dünyasının şubelerinden biri olduğu tezine karşı Nurettin TOPÇU  ?Anadolu milleti? diye bir söylem ortaya çıkartır. Yani ne mantıklı bir geçmişi ne de Orta Asya Türk coğrafyasıyla bir bağ kurar. Topçu?nun ?Anadolu Milleti? dediği bu coğrafyada yaşayan insanlara ataları olarak Etileri, Sümerleri gösterir. Nurettin Topçu dini konuda da samimi biri olarak lanse edilse de bu gün de örneğini gördüğümüz İslam Sosyalizminin en önemli temsilcisi sayılır. Cumhurbaşkanımızın Necip FAZIL ödülünü verdiği Nuri PAKDİL gibi bir şey. Nihal Atsız?ın ?Türk DÜNYASI? gibi bir derdi hep olmuştur. Anadoluculuk fikrine hiç itibar etmemiştir. Bu fikri irfanımıza sunulmaya çalışılmış palyatif bir çalışma olarak görmüş. Türk dünyası demekten imtina eden veya bu gerçeğin karşısında eziklik duyan bir takım ekalliyet meşrepli aydınların yanında durduğu durumdur bu.

1987?de Turgut ÖZAL, seçim kanunu değiştirecek %36 oy aldığı zaman huzuruna çıkarak ?Aldığınız bu oyla anayasayı değiştirme gücüne ulaştınız? deyince ÖZAL eliyle ?Sus? işareti yaparak ?Senden başka kimse bu hesapla gelmedi? der. İdris YAMANTÜRK bu teklifi yapmasındaki gaye parlamenter sistemde koalisyon Hükümetlerinin gerektiği kadar ülkeye faydalı olamadıklarını ima etmek ister. Yapmış olduğu imanın da ÖZAL tarafından anlaşılarak ?Sus? işaretiyle uyarılması?

Halkın feraseti her daim çok önemlidir diyen İdris Bey, halk adına iş yapma potansiyeli olan her kesimle çok rahat temas kurar. Öngörüleri isabetli olmuştur hep. Mesela 27 Mayıs ihtilalinin faturasının Türkeş?e çıktığını beyan eder. Onun içindir ki TÜRKEŞ?in iktidar olması mümkün değildi der. Sebebi ise, seçmenin üçte ikisinin vicdanına mahkum olduğu için marjinal bir noktada kalması tabiidir. Hal böyleyken bir de Rahmetli Muhsin Bey?in ayrılması Türkeş?in daha da marjinalleşmesine vesile oldu. Kim bilir belki de yüzde bazında bugünkü aralıkta olmasını en başta kendi istiyordu. Öyle bir sonuçta istikrar göstermesi belki kendi isteğiydi. Yanlış anlaşılmasın TÜRKEŞ benim arkadaşımdı. YAZICIOĞLU? nu da çok severdim. Telefon eder gelirdi, telefon ederdim gelirdi. Ancak ?milliyetçilik? toplumun ortak değeridir. Bu adla bir parti olmamalıdır. Tıpkı Atatürk?ün adı veya İslam adının kullanılması toplumu böler ifadesi isabetli olup, gelinen nokta itibariyle kendisini göstermiştir.

İdris YAMANTÜRK, sağın her yelpazesinde adı saygıya değer olduğu için bu özelliğiyle kendinden bekleneni de yapma gayreti içinde olup nemelazımcı olmamıştır. Muhsin YAZICIOĞLU ve Ökkeş ŞENDİLLER ile defalarca görüşmüştür. Yazıcıoğlu?nun ayrılık hareketini bir türlü anlamlandıramadığını bu bölünmüşlüğün telafisi için TÜRKEŞ ile dahi görüşse de Avukat Galip ERDEM merhumunun telkiniyle fazla üzerine gitmediği kendi beyanıdır. 

Bu yazının başında beri kalem oynattığımız bütün tespitler ve tahliller, bir asırlık ömrüne henüz son noktayı koymadan, kültür hayatımızda emsali az görülen hatıralarını büyük bir emek ve sabırla kayıtlara geçiren GÜR-İŞ?in patronu, ömür boyu Türk Ocaklı, Süleyman Demirel?i keşfeden, Tevfik İleri?nin bacanağı, Mehmet Turgut?un arkadaşı ve dahası Türkan Ana?nın muhterem eşi İdris YAMANTÜRK? e minnet şükran ve afiyetler dilerken son sözü kendine bırakalım;

?Üzerinde yaşadığımız bu topraklar, Malazgirt?te Anadolu?nun tapusunu alanlar ile istiklal savaşında yurdumuza sahip çıkanların bize emanetidir. Bunu başaranlar, yaptıkları işe inanan, insanüstü bir gayretin, azmin ve sabrın sahibi idiler. ALLAH onlardan razı olsun. Bize teslim edilen vatanımızı daha mamur hale getirmek, milletimizi refaha kavuşturmak ve çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için durmadan çalışmak bir vatandaşlık görevidir.

TÜRK MİLLETİ?NE OLAN BORCUMUZ BUDUR?. İDRİS YAMANTÜRK.