Nusret Çiçek


BELEDİYECİLİK DEVLETİN KAMBURU DEMEKTİR

Belediyeler... Yönetimiyle, muhasebesiyle, işletmesiyle, bütçesiyle, borçlanmasıyla bir bakıma devlet demektir.


Hiçbir özellik, liyakat aramayan tek kuruluş belediyelerdir.

Ne şehir planlamasından haberi var ne de şehircilikten.

Partı adamı olması yeterli.

Parmağını indir kaldır!

Belediyeler...

Yönetimiyle, muhasebesiyle, işletmesiyle, bütçesiyle, borçlanmasıyla bir bakıma devlet demektir. 

Zabıtası da var.

Kürekle harcarlar amma ne iş yaptıkları belirsiz.

O gün Fransa'nın idari sistemini kopyaladık, bugün ise tamamen siyasilerin çiftliği haline gelen belediyelere gerek kalmamıştır.

Borçlanmaları hazineden az değil.

Adeta devletin sırtında bir kambur.

Lağvedilseler hem bütçe hem de vatandaş rahatlar.

...

Devlet içinde devlet dedik.

Bir köyde iki muhtar olmaz.

İdari yapılanmamızda valilikler, kaymakamlıklar, bölge müdürlükleri olduğuna göre ikinci muhtara ne gerek var? 

Parksa, şehir yolu ise, metro otobus işletmesi ise alasını devletin üniteleri yapıyor. 

İskambıl masasından partili tutup getirmeye gerek var mı?

Hatta bu kamburlar devletin sırtından inerse bütçemiz ikiye üçe katlanır.

...

Sorumuza cevap bulalım...

Belediyeler...

Halktan ne alıyorlar, halk ne veriyorlar?

Hazinenin önemli açıklarını kapatacak emlak vergileri belediyelerin bütçelerine akıyor.

Temizlik vergisi, su paraları...

İmar gelirleri...

Belediyelerin halka vermiş olduğu ciddi anlamda bir hizmet yoktur.

En başta şehir ulaşımının hakkından gelemiyorlar.

Daha açıkçası bilmiyorlar.

Yatırım mi desek!

Metroları Ulaştırma Altyapı Bakanlığı yapıyor.

...

Şimdi bütçelere bakalım.

İstanbul Belediyesinin 2023 yılı borcu Avro cinsinden 2,8 milyar.

Otuz ile çarpın bakalım ne eder?

Gelelim Ankara’ya, onun da borcu 733 milyon Euro, yanı yaklaşık 23, 3 milyar TL.

İzmir, 15 milyar seviyelerinde gittikçe de batıyor.

Diğer büyük şehirleri yazmıyorum.

Buna karşılık ülkenin bütçesi 4 trilyon 470 milyar...

Bu gemi bu kadar ağır yükü ne zamana kadar taşıyabilecek?

...

Halbuki belediyelere giden paralarla çok şeyler yapabiliriz.

Özellikle, Ortadoğu coğrafyasında Gazze merkezli başlayan saldırılar gücünü tamamen  silah üstünlüğünden alıyor. 

Hamas’ın uçakları olsaydı İsrail o bölgede kuş uçuramazdı.

Demek ki kimin silahı daha üstün ise diğerine bindiriyor.

O yüzden, varlığımızı ayakta tutacak modern silahlar üretebilmek için gerekirse maaşlarımızdan bile katkı sağlamalıyız.

Hele de onun bunun çiftliği haline gelen belediyecilik bir an önce son bulmalı.

Komşumuz Rusya, bir zamanlar lüks ve gereksiz yatırımlarını askıya alarak silah sanayisine ağırlık vermiştir. 

Halen de Rusya halkı bizim kadar lüks ve şatafatlı yaşamıyor.

Her önüne gelene emeklilik yok.

Mahalli yönetimlerine hesapsız harcama yaptırmadığı gibi para da aktarmaz.

Bizdeki israf öncelikle belediyelerden başlıyor.

Hatta UYAP uygulaması başladığından mahalli muhtarlıklar bile israftır. 

Bu devlet yağma Hasan'ın böreği değildir.

...

Öncelikle silah sanayine ağırlık verecek projeler üretmemiz lazım.

İkincisi liyakattır.

Her önüne gelen müteahhit kesilir de devlet buna el atmazsa koca koca binalar gözümüzün önünde üzerimize çöker,

altlarında kalırız.

Katilleri de kayıtsız kalanlar olur... 15.1.2024 Nusret Çiçek