Mustafa Toygar


BİR “BEYAZ DİLEKÇE”: DUÂ

Duâ, kulun; hâlini Allah(c.c.)’a arzetmesi; acziyetini, günâhlarını, isyanlarını ve pişmanlıklarını Kâdir-i Mutlak Olan Âlemlerin Rabb’ine “korku ve ümit” içinde îtiraf edip, yalnız O’ndan yardım dilemesi ve yalnızca O’ndan medet beklediğini gönülden yakarışlarla ifâde etmesidir.


Duâ, kulun; hâlini Allah(c.c.)’a arzetmesi; acziyetini, günâhlarını, isyanlarını ve pişmanlıklarını Kâdir-i Mutlak Olan Âlemlerin Rabb’ine “korku ve ümit”  içinde îtiraf edip, yalnız O’ndan yardım dilemesi ve yalnızca O’ndan medet beklediğini gönülden yakarışlarla ifâde etmesidir.

Duâ, kulun; Allah'ın (c.c.) irâde ve kudretine inanç ve teslîmiyet içinde boyun eğmesidir.

Duâ; İlâhî aşkla coşan kalpteki çağlayanların, göz pınarlarından damla damla dökülüp gelmesidir.

Duâ; rahmet yağmurlarıyla yıkanmış düşüncelerin verâlarda yankılanan sesidir.

Duâ; kanadı kırık sevdâlarımızın buz tutmuş düşlerine hayat veren bir mânâ nefesidir.

Duâ; “Yücelerin En Yücesi”ne ihlâs ile takdîm edilen bir sevdâ nâmesidir.

Duâ; hazanı ilkbahara çeviren semâvî soluklu bir mânâ iklimde rahmet çiçeklerinin goncaya durmasıdır.

Duâ; “Allah’a îman”ın bir tezâhürü olarak tebellür eden duyguların en soylusu, en hasıdır.

Duâ; kutlu bir tebessüme açılan kapıdan; kendimizle, âit olduğumuz yer arasında irtibat kurulmasıdır.

Duâ; bir ubûdiyet ifâdesi olarak; dilin, kalbin ve rûhun hep birlikte Allah(c.c.)’a yönelmesi ve yalvarmasıdır.

Duâ; aşkın akla nezâret ederken, yaratılanın Yaradan’la buluşmasıdır…

Duâ; abdin Rabb’e sığınırken, “Kalbin Allah (c.c) ile konuşmasıdır…”

Duâ; insanın bütün benliğiyle Allah(c.c.)’a yönelmesi, kulun en kalbî duygularla “Sonsuzluğun Sâhibi”ne  ilticâ etmesi ve “..Hasbünallâhü ve ni’me’l-vekîl..”  diyerek “En Güzel Vekîl”e teslim olmasıdır.

Duâ, gönlün hayat iksiridir.

Duâ, kelâmın mukaddimesidir.

Duâ, sözün hüsn-ü hâtimesidir.

Duâ, duyguların, muhabbetin ve aşkın dil ile en içten ifâdesidir.

Duâ, isteklerin en âlâ bir makama arz-ı hâl edilmesidir.

Duâ; mü’minlerin sâhipsizliğine sâhip, çâresizliğine çâredir.

Duâ, Allah'ın (c.c.) irâde ve kudretinin ispâtıdır.

Duâ, beşerin kendi hiçliğini îtirâfıdır.

Duâ; derûnî tefekkürden akseden niyâz ve temenniler otağıdır.

Duâ, Müslüman’ın ilk ve son sığınağıdır.

Duâ; yetim kalmış gönüllere semâvî sevdâlar bölüştürendir.

Duâ, her türlü belâ ve musîbeti savuşturandır.

Duâ; ruhları huzur iklime kavuşturandır.

Duâ; kulları Rabb’iyle konuşturandır.

Duâ; dünya gurbetindeki yürekleri aslî vatanımıza götürürken, mâverâ aşkıyla ruhlarda nûrânî nâmeler oluşturandır.

Duâ; mü’minin, rûhâniyet âlemiyle irtibatını dile getiren ve Allah'a (c.c.) arz edilen semâvî dilekçenin bir  diğer adıdır.

"Duâ, mü’minin silâhıdır.”, “Duâ, rahmetin anahtarıdır.”

Hâsıl-ı kelâm; vahiy, Allah'ın (c.c.) kula hitâbı; duâ, kulun Allah(c.c.)’a arzı ve istimdâdıdır.

Duâ; abd’den Rabb’e yükselen kulluk nişânı, Rab’den abd’e inen rahmet ihsânıdır.

Duâ, kulun bir başka mi’râcı ve murâdıdır.

Duâ; kulun, Cenâb-ı Hakk’a yazdığı bir güzîde mektuptur.

Ve akıl kalemine yüreğindeki îman mürekkebini çekip, gözyaşlarıyla yıkayarak arz ettiği her “Beyaz Dilekçe”; kulun Allah'a (c.c.) olan ilticâsının, istidâsının ve râbıtasının en vecîz ifâdesidir.

İbâdetlerimizin makbul, duâlarınızın kabul, seyyiâtımızın mağfur olması ve "günahsız ağızla" yapılan  duâlarda buluşmak niyâzıyla cümle canlara selam olsun 
                                                                                                                              

 Dr. Mehmet GÜNEŞ'in kaleminden