Bugün günlerden Pazar, 3 Eylül 2023…
Hazırlığımız günler öncesinden başlamış, saatlerimiz akşam dokuza ayarlanmıştı.
Aslında Ankara Büyükşehir Belediyesinin dev ekranlarından birinde seyretmeye karar vermiştik fakat hava muhalefeti nedeniyle belediye dev ekran etkinliklerini iptal etti, eve kapandık. Olsun…
Saat dokuzda bütün aile ekran başındaydık.
Biz bu takımla bir bütün olmuştuk. Kalplerimiz onlarla birlikte atıyordu. Gelen topları onlarla birlikte karşılıyor, dublajı birlikte yapıyor, pası birlikte veriyor ve nihayet smacı birlikte çakıyorduk.
Dayanılmaz bir heyecan.
Kızlarımda müthiş bir coşku…
Sevgili karım hop oturuyor, hop kalkıyor.
Kanım, yaşı biraz ilerlemiş damarlarımı fena halde zorluyor.
Zorlu ilk seti kaybediyoruz. Üzerimizdeki baskı artıyor.
İkinci set bizim.
İtalya maçı da böyle olmuştu sanki ve ben bir daha seyretmem demiştim.
Demiştim ama durulmuyor işte.
Üçüncü seti de kaybedince sesim kısılıyor.
“Bütün camları açın! Oksijen mi azaldı, ne?”
Eyvah! Dördüncü sette de gerideyiz.
“O da ne! Elektrik kesildi, aman Allah’ım!”
Kızlarım telefona sarılıyor, ben kendimi balkona atarken sessiz olun diyorum.
Set bitene kadar kendimi dünyaya kapamaya kararlıyım. Kapatıyorum da…
Zaman yürümüyor, çakılmış kalmış. Caddede, sokakta “tık” yok.
Zafer ayından sonra hüzün ayı başladı işte.
Birazdan balkon kapısı açılıyor, “Gel babacım” diyor büyük kızım, “2-2”
Kendimi kapatmış olduğum kararmış dünyamdan salona giriyorum, bir aydınlık… Elektrik geldi.
İşte o son set. Adına da “Karar Seti” diyorlar ne zamandır.
Şampiyonluğun kararı bu sette verilecek.
Top karşılamaysa karşılama, dublajsa dublaj, passa pas… Hepsini yapıyor kızlarımız. Hepsini yapıyoruz.
Sıra smaçlarda. Hande Baladın vuruyor… Ebrar Karakurt vuruyor, biz vuruyoruz... Ama yetmez…
Bir gurbetçi kızımızın pankartında “Vargas Airlines” yazısını okumuştu spikerimiz Kerem Öncel, “Vargas Havayolları” diyor sürekli.
Ben, “El Turko” diyorum Melissa’ya.
El Turko’nun karşı konulamaz smaçlarını vuruyoruz hep birlikte.
Bu takımın bu şampiyonluğu çok ama çok hak ettiğini düşünüyor ama çok hak ettiler demiyordum; “Biz bu şampiyonluğu çok hak ettik Allah’ım, lütfen!” diyordum.
Bakar mısınız, son sayı Melissa Vargas’tan geldi. Bu, kızımızın tam olarak bu maçta 41. sayısıydı. 41 kere maşallah…
RÜYA TAKIM
Çok severiz âlemin rüya takım benzetmelerini…
Amerikan basketbol takımı rüya takımdır.
Barcelona, Manchester City, Real Madrid… Los Galacticos’u dilimizden düşürmeyiz.
Oysa ne diyordu rakip takımın başantrenörleri?
“Bu takımı yenmek için mucize gerek…”
Dünya basını haberi parlak başlıklarla veriyordu;
VOLLEYNEWS (İTALYA): Brüksel’de voleybol tarihinde bir sayfa daha yazılıyor. Türkiye, tarihinde ilk kez kadınlar Avrupa Şampiyonası’nı olağanüstü çekişmeli finalde Sırbistan'ı 3-2 yenerek kazandı. İstanbul’un bir şubesi gibi görünen Paleis 12’de iki buçuk saatten fazla süren yorucu mücadelenin ardından Türkiye, beşinci sette skoru 10-12’ye getirdi ve liderliğini korudu. Bu da Daniele Santarelli'nin VNL'deki başarısından sadece birkaç hafta sonra ortaya çıkan başka bir mucize…”
WORLDOFVOLLEY: TÜRKİYE HEYECAN VERİCİ ZAFERLE KAZANDI
GLOBO: Türkiye, Sırbistan’ı 3-2 mağlup ederek eşi benzeri görülmemiş Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nı kazandı. Yeni gelen İtalyan başantrenör Daniele Santarelli’nin komutası altında şu ana kadar Türkiye neredeyse mükemmel bir sezona devam ediyor.
İşte size bir RÜYA TAKIM…
Şimdilik bundan iyisi yok.
Yok, bu öylesine söylenmiş kuru, hamasi bir söz değil.
Bu takım tescillenmiş.
Bu takım “Dünyada 1 numara.”
SOPALARI İNDİRMEMEK
Aslında yanlışlık yok. Doğrusu “bayrakları indirmemek” olmalıydı fakat elimizde sopalarımız vardı. Durduğumuz yere göre karşıyı dövmeye çalışıyor, fırsatı bulduğumuzda dövüyorduk da. Ama bu defa olmayacak, bu takım buna izin vermeyecek.
Boş yapanlar, boş yaptığıyla kalacak.
Elinde bayraklarıyla bu millet, sokak ve caddelere taştı, takımı havaalanında coşkuyla karşıladı.
Bu kızların, bu takımın her bir bireyinin adı altın harflerle yazıldı tarihe.
Onlar kalacak, geriye kalan unutulup gidecek.
KEŞKE!
Keşke diyenler olmuş… Keşke kaybetseydik… Keşke Sırplar kazansaydı.
Bilmiyorum ama hiç umurumuzda değil.
Keşke bu zaferi, ezici bir çoğunlukla değil bir bütün olarak kutlayabilseydik.
Olmadı. Zorlamanın âlemi yok.
Sevinmeyenlere, görmek istemeyenlere; sizin yolunuz size diyorum.
FATİH SULTAN
Size “Filenin Sultanları” unvanını çok önceden vermiştik.
Siz bu unvanın hakkını fazlasıyla bize verdiniz.
Siz artık sadece “sultan” değil “fatih sultansınız”.
Siz o gün sadece Sırbistan’ı yenmediniz.
Siz o gün sadece şampiyon olmadınız.
Siz şanslılar!
Kızlar… Teknik kadro… Yöneticiler… Salondaki binlerce gurbetçi…
Siz o gün Paleis Spor Salonunu, Ankara’dan, İstanbul’dan, Bursa’dan, Urfa’dan bir salona çevirdiniz.
Türkün ayak seslerini bir kez daha dinlettiniz.
Türkün bayrağını Avrupa’nın göbeğine diktiniz.
Siz o gün, birlikte bir olup Brüksel’i fethettiniz.
OLMASAYDI
Spor bu… Maç bu…
Siz İtalya’ya yenilebilirdiniz.
Sırbistan’a kaybedebilirdiniz.
Şampiyon olamayabilirdiniz.
Çok üzülürdük o zaman.
Ama size kızmazdık, gönül koymazdık.
Hemen olimpiyatı hedeflerdik.
Çünkü siz “Filenin Sultanıydınız”.
Siz aynı zamanda gönlümüzün de sultanıydınız…
TEŞEKKÜRLER
Gizem ÖRGE, Cansu ÖZBAY, Melissa VARGAS, Hande BALADIN, Aslı KALAÇ, Eda Erdem DÜNDAR, Zehra GÜNEŞ, İlkin AYDIN, Elif ŞAHİN, Ebrar KARAKURT, Simge AKÖZ, Kübra AKMAN, Derya CEBECİOĞLU, Ayça AYKAÇ,
Sıla Çalışkan, Buse Ünal, Tutku Burcu Yüzgenç, Meliha Diken, Saliha Şahin, Tuğba İvegin, Neriman Özsoy, Ayçin Akyol, Yasemin Güveli, Zeynep Sude Demirel, Melis Yılmaz,
Pelin ÇELİK, Daniele SANTARELLİ, Diego FİSİ, Andrea ZOTTA, Recep VATANSEVER, Artun AKSAN, Marco GRECO, Luca NOCENTİNİ, Franceska ZUCCA, Ilenia MARIN, Murat BEDER, Marco Da LOZZO, Marco SESİA, Murat Mert YÜCEKÖK,
Mehmet Akif ÜSTÜNDAĞ, önceki başkanlar ve tüm yönetim kurulu üyeleri,
Milli takımın ve federasyonun tüm çalışanları,
Emeği geçen her bir kişi,
Bütün bu kadronun çok değerli AİLELERİ…
Teşekkürlerimizi kabul ediniz lütfen! Saygıyla…
BİTMEZ
Sırada 2024 Paris Olimpiyatı var…
Yeni turnuvalar var…
Bütün bu insanların hikâyelerini yazmak var.