Hikmet Kemal


DEĞİŞİMDEN NEDEN KORKARIZ?

Çoğu insan içinde bulunduğu olay örgüsüne alışır ve bu kısır döngüyü terk etmek istemez.


Çoğu insan içinde bulunduğu olay örgüsüne alışır ve bu kısır döngüyü terk etmek istemez. Değişen koşullara uyum sağlamak yerine statükoyu korumaya çalışır. Konfor alanından çıkmak istemez. Bazen de konfor alanı diye kastettiğim ibare aslında insanın her zaman daha iyi olmasını isteyip yakındığı bir durumdur. Ama bir yandan da bunu kaybetme korkusu yaşar.

Konfor alanı bir diğer adıyla güvenli alan, insanlar için ne hata yaparsa yapsın kabul gördüğü yuvası gibidir. Konfor alanı anne kucağıdır. Yanında kaldığın sürece güvendesindir lakin gelişemezsin. İnsanlar da genellikle bu iki seçenek arasından gelişmeyi değil güvende olmayı seçer. Çünkü değişiklikten korkar. Değişim insanların güvenlik duygularını tehdit eder. Her değişiklik biraz belirsizlik içerir. İyi anlatılmamış, içeriği yeterince aydınlatılmamış değişiklikler insanlarda korku yaratır. Bilgisizliğin yarattığı meçhul gelecek imajı değişime olan direnci artırır. Bu nedenledir ki değişiklik söz konusu olduğunda genellikle direnilir.

Batı toplumlarının çoğunda değişime ikna etme sürecini yönetmek kolayken Türkiye’de zordur. Çünkü kabul ettiğimiz düşünceleri içselleştiren insanlarız. Kültürümüz itibariyle genlerimizde var olan bu yapıyı lehimize kullanıp doğru yönetmek bizim elimizde. Bu yönetime olanak sağlayalım ki hayatımızda başarılı olalım.

Dirensek de konfor alanımızı terk etmeyi reddetsek de değişim hayatımızın değişmez bir parçasıdır. Sürekli ve kaçınılmazdır. Kaçarı olmayan bir sondan sonsuza dek hiçbirimiz kaçamayız. Bunun yerine kendi değişimimizi yaratmakla uğraşmalıyız. Değişikliklerin uzun vadedeki sonuçlarına odaklanmalıyız. Konfor alanımızı geride bırakmadığımız sürece yol alamayız. Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemeyiz. Sizce de zamana teslim olma vaktimiz gelmedi mi? 

O halde değişime ikna etmek üzerine konuşmak gerekir. Hepimizin bir bilinç ve bilinçdışı psikolojisi var. Hipnoz yöntemiyle bile bilinçdışını kullanan etkili ve güvenilir bir karşılıklı iletişim kuramazsınız Ama bilinç yoluyla iletişim kurabilirsiniz. Daha da ilginci bilinç ve bilinçdışının birbirinden farklı karakterleri, tutumları ve dürtüleri vardır. Spekülasyonların aksine bilinçdışı altı yaşında bir çocuk değil. Aksine bilinçdışı bazen bilinçten çok daha faydalı olabiliyor; ama her zaman değil. Bu konuda da toplumu değişime ikna etmek için Özel Kotter’in 8 Adımlı Değişim Modeli’ne değinmek isterim.

  1. Toplumu Değişimin gerekli olduğu konusunda ikna edin. Ama önce kendiniz ikna olun.
  2. Sıkı bir koalisyon kurun ki değişimi toplumun birçok alanına yayabilesiniz.
  3. Vizyonunuz net olsun. Değişimden bahsediyoruz. İnsanların alıştığı şeyleri değiştirmesi kolay değildir. Ve toplum çelişkileri kabul etmez. 
  4. İletişim kurun. İletişimden kastettiğim sadece sözsel iletişim değil. Duygu aktarımı sağlayın. Hissedin ve hissettirin.
  5. Her türlü engeli saptayarak onu ortadan kaldırmaya çalışın.
  6. Kısa süreli kazanımlara odaklanın. İlk adımda değişime ikna etmenin hedeflerini küçük bir şekilde belirtin. Değişimin neden mevcut ile olamayacağından bahsedin. Değişmesini istediğiniz şeyleri mevcuttan değiştirmelerini istediklerinde neler olduğunu gösterin. Herkes her şeyi yapamaz. Bunu anlatın.
  7. Kararlı olun. Israrcı olun. En ufak çatlaklarda büyük ayrılıklara girmeyin.
  8. Değişimin kalıcı olmasını sağlayın.

 

Sevgi ve muhabbetle…