Bahçeli, bilmem kaç yüz bin keredir "MHP'yi cinayetle, örgütlerle ilişkilendirenler şerefsizdir" dedi. Bu sözleri Sinan Ateş cinayetinden dolayı MHP'ye yönelik eleştirilere karşı söyledi.
Kimsenin MHP'yi bir şeyle ilişkilendirdiği yok. MHP bir ideolojinin, geleneğin siyasal kurumudur. Bugünden ve bugünün yöneticilerinden ibaret değildir. Eleştiriler MHP'ye değil, Bahçeli ve etrafındakilerin siyaset tarzınadır.
Bahçeli'nin hakaretsiz, tehditsiz tek bir grup toplantısı var mı?
Semih Yalçın'ın çemkirmediği, aşağılamadığı muhalif siyasetçi kaldı mı?
Bir adam sırf ona buna saldırsın, hakaret esin diye milletvekili yapılır mı?
Doğru olan, eleştiricilere kızmak yerine bu çapta bir tepkinin hangi politik yanlıştan kaynaklandığını tespit etmektir.
Her şey ortada; Bahçeli ve ekibi, dövülen, saldırıya uğrayan hangi gazeteciye, hangi siyasetçiye geçmiş olsun dedi. Hangi saldırıyı kınadı?
Selçuk Özdağ'a yapılan saldırı için bile bay Bahçeli -"kendi kendini dövdürmüştür" demedi mi?
Genç bir adamın öldürülmesine tepki göstermek için onunla aynı görüşte olmak gerekmez, insan olmak kafi. Sinan Ateş'e aynı düşünce dünyasında olduğumuz için değil, bir insan öldürüldüğü için tepki gösteriyoruz. Aynı düşünce de olmamız sadece üzüntülerimizi artırır.
Ateş cinayeti, Bahçeli ne derse desin büyük bir organizasyonun sonucu. Torbacıların ayarlanması, onların polis çevirmesine takılmadan İstanbul'dan Ankara'ya getirilmesi için polislerin ayarlanması, tetikçilerle polislerin tanıştırılması, Ankara Gölbaşında eğitimden geçirilmesi, Ateş'in sinyal takibi yoluyla takip edilmesi, motosikletin ayarlanması, kaçılacak güzergahın belirlenmesi,cinayetten sonra tetikçi ve azmettiricinin Ankara'dan İstanbul'a kaçırılması öyle basit, canı sıkılmış birkaç kafası bozuk adamın yapabileceği bir şey değil. Buna bir de olayda kullanılan silahların temin edilmesini ekleyin.
Medyaya yansıyan ifadelerde, bunların hiç birinin cevabı yok. Böyle büyük bir organizasyon iki üç torbacının bağlantılarıyla yapılamaz.Bu insanları bir araya getiren, örgütleyen irade ortaya çıkarılmadıkça bu olayın arka planı aydınlanamaz.
Kimse MHP'yi hedef almıyor, onun arkasına saklanarak kendilerini savunanları hedef alıyor. Eleştirilen MHP değil onu yönetenlerin siyaset etme biçimleridir. Bir parti lideri bir dönem kendi gençlik teşkilatına liderlik yapmış bir genç için bir taziye veremez mi? Acıma, üzülme ifadesi ortaya koyamaz mı?
Yıllar önce Fatih Sultan Mehmet'le ilgili şöyle bir olay okumuştum: Bazı tarihçiler İstanbul'un surlarına Türkün bayrağını ilk asan kişinin Ulubatlı Hasan olduğunu söylerler. Böyle kabul edilmiş, böyle yaygınlaşmıştır. İstanbul düşünce Fatih İstanbul'a girmeden ok ve mızraklarla delik deşik edilmiş Ulubatlı'nın naaşının başına gider, onun başını kucağına alır ve ancak gerçek bir liderin söyleyebileceği şu sözleri söyler: Ahh.. Ulubatlım! şu koca İstanbul sana değer miydi? Bir askerinin hayatını çağ açıp çağ kapatacak bir fetihten üstün tutan bir lider. İşte Fatih'i Fatih yapan onun bu insan yönüydü. Bazılarını insanlıktan savuran ise acıma, merhamet etme duygularını kaybetmeleridir. 12 eylül öncesi sloganlarımızdan biri," evlatsızlar evlat acısını bilemez" şeklindeydi. Gerçekten de öyleymiş! Kucağında bir evlat büyütmeyenler, onunla gülüp onunla ağlamayanlar bir evlat kaybetmenin ne büyük bir trajedi olduğunu bilemiyorlarmış...
