Nusret Çiçek


ERDOĞAN'DAN ERDOĞAN'A ÇALIŞIYORLAR

CHP'nin başındaki zat, siyasi kotları yerine tam oturmamış zikzaklar çizen birisidir. Şişede görüldüğü gibi durmuyor.


CHP'nin başındaki zat, siyasi kotları yerine tam oturmamış zikzaklar çizen birisidir. Şişede görüldüğü gibi durmuyor.

Bir taraftan,  PKK denilen Ermeni örgütünün siyasi uzantısı HDP’ı   yan cebinde gizleyerek milleti uyuturken, diğer taraftan İslam’ı kesime karşı  yumuşak inişler yaparak mesafe almaya çalışıyor.

Kemalist politika gereği, zoru gördüğünde yumuşama, yetkileri eline geçirdiğinde sertleşme. Ondan önceki M. Kemal daha Atatürk olmadan anayasaya “devletin dini İslam’dır” kuralını koyarak zamanı kendi lehine durdurmasını bilmiş, ama daha sonra yetkileri eline geçirdiğinde dinde kalmamış imanda. Üstüne bir de laiklik eklediler.

Genleri hiçbir zaman değişmeyen CHP, bu gün çarşafa rozet takar, yarın okula örtülü giden kız çocuklarını joplayarak yerlerde sürükler.

Huyu huydur  sekteye asla uğramaz.

Şimdi sahaya bakalım…

Kılıçdaroğlu’nun kurmuş olduğu  danışman tezgahı tam da mensubiyetine uygun.  Hele de üç isim geleceğe çok şeyleri çağrıştırıyor.

ABD’li Siyonist Jeremy Rifkin…

 PKK terör örgütüne destek verdiği ortaya çıkan CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi’nin kurucusu ve Koordinatörü Hacer Foggo.

Ermeni olarak bilinen Daron  Acemoğlu.

Dedik ya, şişede göründüğü gibi durmaz.

İki derede bir arada kalan CHP’nin sağduyulu seçmeni ne yapsın?

Oy vermedikleri takdirde ezeli rakipleri Erdoğan yine kazanacak, oy vermeleri halinde Ermeni örgütü devlet kadrolarına serpiştirilmiş olacak.

Eskilere, İttihat ve Terakki’ye döneceğiz.

Ama yok, ibrenin kendiliğinden mi yoksa bir başka gücün etkisiyle mi tersine dönmesine akıl erdiremedim. 

İmamoğlu’na geri adım attırarak baba oğul olmaları Erdoğan’a yol vermek demektir. 

Al bakalım dişine göre rakip.

Kılıçdaroğlu'nun aday olması halinde seçilemeyeceğini artık sağır Sultan bile anladı  fakat anlaması gerekenler anlayamadı.

Geçmişte Ankara belediyesinde benzerini gördük.

Her seferinde Melih Gökçek’in kazanması öyle tesadüfî değildi. 

Karşısına  Yaşar Karayalçın gibi hafif bir rakip çıktığı için  kazanma şansı artıyordu. Ankara’da yapmış olduğu imar planlarıyla halkın iyice tepkisini çeken   Karayalçın’ın her seferinde de aday olması enteresandı.  

Türkçesi Karayalçın Melih Gökçek’e çalışıyordu.

CHP yönetimi olayın farkında değildi diyemeyiz.

Çünkü yanılma bir sefere mahsus olur sürekli olamaz.

İşte burada akla bir soru takılıyor, yoksa derin CHP Melih Gökçek’in kazanmasını mı istiyordu?

Şimdi de altılı masanın kotları birbirlerini tekzip ettiğinden yapacakları her girişimin sonucunda ipi Erdoğan göğüsleyecek.

Gidişatı başka türlü izah edemeyiz.

Bir de İmamoğlu’nun ceza almasını Meral Akşener'in candan kutlayarak sarmaş dolaş olma olayı var. İslam inancına göre, ha yaşı tutmayanı cinsel istismar etmek, ha da nikâhı düşen birisi ile karı koca gibi sarılmanın bir farkı yoktur.

Biri yanlış ise diğeri de yanlıştır.

Ama ithal siyasette, laiklik esas alındığından gayeye vasıl olmak için her yol mübahtır.

Önemli olan, kalbinin temiz olmasıdır!

Gerektiğinde papaz elbisesi de giyilir.

Çarşafa da CHP rozeti takılır.

Her şeye rağmen cezalanması halinde havalara uçmanın adını koymak lazım.

Bu tip bir sevinç gösterisini hüküm giyen hiç kimse yapmaz.

Hem de bir tarafta baba oğul, diğer tarafta ana oğul.

O zaman oğul, anayamı babayamı tabı?

Görülen odur ki, hem İmamoğlu hem de Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş,   CHP’nin ödünç aldığı kişilerden.  

Vakti saati geldiğinde ne diyeceklerse diyecekler. 

Şimdiki hava bir nevi Aydın havası.

Bilmemiz gereken şudur…

Bu milletin bedenine dar gelen ithal siyaset alçak basınç gibidir, hesap da sap da dönmediği sürece döner dolaşır aynı kavşakta kenetleşir. Bu  demektir ki Erdoğan’dan Erdoğan’a çalışıyorlar.

 Şimdiden hayırlı uğurlu olsun. Nusret Çiçek. 23.12.2022