Ortadoğu büyük bir değişim geçiriyor. Bu bazılarının sandığı ve iddia ettiği gibi doğal bir değişim değil. Birçok elin karıştığı, herkesin kendi çıkarına çevirmeye çalıştığı bir değişim.
Siyasi rant adına bazılarının zafer naraları attığına bakmayın,fırtına dindikten, sular çekildikten sonra çıplak gerçeği göreceğiz. Ancak bugünden görünen tek gerçek,artık Suriye’nin iki yakasının bir araya gelemeyeceği, etnik ve mezhep temelinde parçalanacağıdır. Ama HTŞ ve SMO Suriye’nin bütünlüğünü sağlayabilirse o zaman bir zaferden söz edilebilir.
Arap Baharının 2011’de Suriye’ye sıçraması ile en büyük zararı Türkiye gördü, hem milyonlarca sığınmacı kabul etmek zorunda kaldı ,hem de PYD ve YPG ye bir iktidar alanı sundu. Bugün PYD Suriye’nin üçte birine hakimse sorumlusu o 2016 sonrası yıllarında Suriye’de merkezi yönetimi dağıtmak isteyen mevcut iktidardır. Oysa Irak’ta merkezi hükümetin dağılmasının neye mal olduğunu görmüşlerdi, bu tecrübe ile daha temkinli hareket etmeleri gerekirdi, etmediler, yanlış politikalarında ısrar ettiler.
Şimdi hükümete yakın çevreler davul zurna çalarak “bak sığınmacılar gitsin “dediniz,gidiyorlar, kına yakın diyorlar. Gidiyor diyorlar ama ne hikmetse rakam veremiyorlar. Çünkü abartıldığı kadar bir gidiş yok, gidenler de meraklarını gidermek ve dönmek üzere gidiyorlar.
Bir diktatör devrilirken yerine benzer bir baskıcı yönetimin gelmesi halinde yeni bir sığınmacı dalgası ile karşı karşıya kalabiliriz. Her şey Suriye’de kurulacak HTŞ hükümetinin yönetim tarzına bağlı. HTŞ Selefi bir örgüt. Kuran’ın literal/ lafzi yorumuna göre hareket ediyorlar. Kendi yorumları dışındaki yorumları din dışı sayıyorlar. Tarihteki selefleri gibi her fırsatta tekfir müessesini kullanabiliyorlar. Tekfir, kişiyi sadece din dışı ilan etmek anlamına gelmiyor, canının, malının da alınmasının helal olduğu anlamına geliyor.HTŞ, şu an sergilediği mutedil çizgiyi bırakıp fabrika ayarlarına dönerse,Suriye yeni bir dikta rejimi ile karşı karşıya kalabilir.
Çok kısa süreye sığdırılan bu değişime bakıldığı zaman bunun önceden planlanmış bir proje olduğu anlaşılıyor. BOP, ABD elbisesini çıkarıp,sözde Müslüman kisvesi giymiş.Bu kisve Ortadoğu’da her kapıyı açabiliyor.Her şey o kadar planlanmış ki, hangi örgütün nerede duracağı bile belirlenmiş. Ancak şunu ıskalamamak lazım, Siyasal İslamcılar zora karşı sınav verebiliyorlar ama vara karşı kaybediyorlar. Rant paylaşımı başladığında herkes bütün ölçülerini bir tarafa bırakabiliyor. Ayrıca bilinen kaidedir, savaşı kim kazanmışsa pastanın sahibi odur. HTŞ kazanan benim, her şey kazananındır derse Suriye bir diktatörlükten başkasına savrulur. Bu da yeni bir iç savaş demektir.
YPG’nin arkasında ABD var, HTŞ’nin de bu sessizlik ve eylemsizlik sürecinde ABD ile ilişki kurduğu ortada. Süreç boyunca ABD’nin sessiz kalması boşuna değildi.Tramp’ın “Suriye meselesine karışmayacağız, başının çaresine baksın “şeklindeki ifadesi bu işi maşalara vekâlet verdiklerimize havale ettik anlamına geliyor.YPG’ye kol kanat germekten vaz geçmedikçe ABD’nin gerçek anlamda Suriye’den el çektiği söylenemez. Türkiye ise SMO’yu destekliyor, en azından nutuk düzeyinde Suriye’nin bütünlüğünü savunuyor. Böylece sebep olduğu dağılmanın sorumluluğunu üzerinden atmak istiyor. Bütünleşmiş bir Suriye’de federe yapılar olmayacağı için Kürt bölgesi, Nusayri bölgesi gibi bölgesel kopuşlar da olmayacak. Türkiye’nin kapasitesi sahada olanları buna ikna etmeye yeter mi göreceğiz.İnşallah yeter!Bu iktidar birçok alanda Türk milletinin hukukunu koruyamadı. Ege’de 20 adamız işgal edildiğinde bile bir nota veremedi,sessizce kabullendi.Cumhuriyet döneminde ilk defa toprak kaybettik. Suriye’de ne olacağını çok geçmeden göreceğiz. Umarım başta yapılan hatalar tekrar etmez, Türkiye yanlış politikalarla yeni tehditler üretmez