Rubil Gökdemir


EY YANAŞMA DÜZENİNİN MUKTEDİRLERİ;

Akıl ve bilim dışı dogmatik dayatmalarınızın hayatın gerçekliği karşısında artık hiç bir karşılığı yok.


Sisteminizce senelerdir toplumu kontrol altında tutmak için acımasızca kullandığınız haberin ve bilginin yegâne kaynağı artık sizin elinizde değil; nasıl öğreneceğimize, nasıl yaşayacağımıza ve nasıl düşüneceğimize karışma hakkınız yok...
Akıl ve bilim dışı dogmatik dayatmalarınızın hayatın gerçekliği karşısında artık hiç bir karşılığı yok.
Eşitlerarası bir ilişki biçimiyle iknâ edemediğiniz insanlar, artık meşruiyetini kaybetmiş kof ve kaba otoritenize itaat etmek zorunda değiller...
Gerçeklik algısını kaybettiğini bile fark edemeyen bir zihin dünyasının ürettiği sanal kabullerinizle artık meşgul bile değiliz...
Bireysel ve toplumsal farklılıkları zenginlik ve çoğulculuk olarak görmüyor, bu olguyu içselleştiremiyorsanız; hâlâ tek motivasyon kaynağınız kutsallarımızı istismar etmek ve korkularımızı köpürtmekse, zamanın ruhunu ıskalıyor, artık marjinal ve marazi bir noktaya doğru savruluyorsunuz demektir...
Elinizdeki hiç vazgeçemeyeceğiniz tahakküm araçlarını ne kadar hoyratça kullanırsanız kullanın, yine de mahallenizin "vasatlaşma sosyolojisini" bu toplumun bütününe dayatamayacak, kabile kültürünü hakim kılamayacak, kuralları artık siz koyamayacaksınız. Unutmayın ki, etrafınızda koruma kalkanı olarak inşa ettiğiniz  yanaşma düzeni çemberinin daralmasını, küçülmesini önleyemeyeceksiniz...
Çünkü; toplum artık çözümün "AKIL, BİLİM, HUKUK ve DEMOKRASİ"de olduğunu hissediyor, fark ediyor veya biliyor...

SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
Kayıtsız şartsız kendimi demokrat sayarım. 
Ancak demokratik süreçleri akamete uğratan 
yüzyılların ihmaline, geri bırakılmışlığına, aklı ve bireyi baskılayan otoriter ve biat kültürüne ve öğretilmiş çaresizliğe maruz kılınmış toplumu bezirgan demogoglardan kurtulmadan OLMAZ !
Tarihsel süreçleri ıskalamış bir toplumun telafi edici çözüm mekanizması olarak; "aydınların, irfan sahiplerinin, ziyalıların veya entelektüellerin" akıl, bilim ve hukuk çizgisinde mutabakatları gerekirken, maalesef onlar da aynı çılgınlıkla kendi siyasi ve sosyolojik kabilelerinin daraltıcı kültürünü tahkim etmekle meşguller.
Bu anlamda CUMHURİYET bile yarım kalmış bir siyasi projedir...
Hadi buyurun bakalım, umutsuz değiliz ama bu sarmaldan nasıl çıkacağız ? İşe biraz nitelikli ve derinlikli çalışmalarla başlayalım mı?                                 

Rubil GÖKDEMİR
Demokratik Değişim Hareketi