Yüksel Durak


FUTBOLUN KADARDIR ÜLKEN

Ferdi’den sol bek olmaz!


Kafam bugün biraz fazla karışık… Üzgünüm ve moralim bozuk.

Üzüntümün nedeni Galatasaray… Takımım İsviçreli Young Boys’a yenildi ve Şampiyonlar Ligi’ne kalamadı.

Moralimin bozuk olması, maç sonunda yazılanlar, çizilenler, söylemler. Eleştiri kalkanına gizlenerek hakkı ve haddi aşan yorumlar, hatta hakaretler. Hoca değil! Futbolcu değil, çöp…

Daha ağırları da var. 

Ne demişti atalar; testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.  

Şimdi bir de hakaret edeneler, küfür edenler çıktı.

 

ORTA GELİR TUZAĞI

Malum; ülkeler az gelişmiş, gelişmekte olan şeklinde sınıflandırılıyor.

Ülkem, on yıllardır gelişmekte olan ülke konumunda. 

 

Ekonomik anlamda bir de kriter konulmuş; kişi başına milli gelir 12 bin dolar civarında olmalı.

Gelişmekte olan ülkeler, 12 bin dolara ulaşabiliyor fakat orada sıkışıp kalabiliyor. Buna da orta gelir tuzağı deniyor.

Türkiye, AK Parti hükümetleri ile 12 bin dolara -rakamlar bizi yanıltmıyorsa- ulaşmış, bayram etmiştik. Ancak gerçekten bir süre orada sıkışıp kaldık. Pardon! Sıkışıp kalamadık, sonrasında tekrar geriledik, iddialara göre 7, 8 bin dolarlar bandına geldik.

 

ORTA TAKIMLAR

Futbolumuzda -genel olarak spor branşlarında- dışarıya karşı başarı elde edemiyorduk. Başarı ne demek, eziliyorduk.

Sonra bir gün Jupp Derwall nam zat inanılmaz bir şekilde Galatasaray’a geldi. Derwall Devrimiyle atak yapan Galatasaray, Avrupa’nın köklü ve büyük takımlarına kafa tutmaya başladı. Süreç 2000 yılında yerli bir teknik direktör; Fatih Terim ile bize UEFA Avrupa Kupası’nı ve daha da ötesi finallerin yenilmez armadası Real Madrid’i yenerek Süper Kupayı getirdi. 

Bu süreçte A Milli Futbol Takımımız da 2002 yılında dünya üçüncüsü oldu.

O zamanlar için Avrupa bizi kıskanıyor desek sanki tam yeriydi. 

 

Burada da sıkışıp kaldık. Gerek kulüpler bazında ve gerekse milli takımlar düzeyinde sürdürülebilir bir başarı ortaya koyamadık. 

Avrupa’nın 5 büyük liginden takımlar bizi hallaç pamuğu gibi atarken orta düzey takımlar karşısında da başarılı olamaz olduk.

 

REKORLAR

Eskiden ezeli rakipler, ebedi dostlar denirdi. Sonra bi haller oldu. Kulüp başkanları ve yöneticileri siyasilerimize benzedi. Diğer takımları aşağılamalar, alay etmeler, ithamlar, mesnetsiz suçlamalar, hakaretler aldı başını gitti. Amacı barış olan sporda ezeli rakipler, ebedi dostalar falan kalmadı; iş ebedi düşmanlara döndü. Böyle bir ortamda spor ve özellikle başarı hayal bile edilmezdi. 

 

Son iki sezondur Galatasaray ve Fenerbahçe inanılmaz şampiyonluk yarışı verdiler aslında. Geçen sene bu iki takım kırılmadık rekor bırakmadı. İnanılmaz ve belki de bir daha görülmeyecek bir biçimde Galatasaray 102 puanla şampiyon ve Fenerbahçe 99 puanla ikinci oldu.

Emek ve çalışma hiçe sayıldı, gerçek şampiyon iddiaları ortaya atıldı. Zaten sezon içinde de futbol sahadan daha çok masada oynanmıştı. 

Masada alınan sonuçlar dışarda pek işe yaramıyor, işlemiyordu. Galatasaray, bir orta düzey takım olan Sparta Prag’a elenmişti. Adı pek bilinmeyen, söylenemeyen ve yazması pek mümkün olmayan takımları ipe dizen Fenerbahçe, ilk ciddi rakibi olan Olimpiakos’a elenmişti. Ki Olimpiakos’un orta takım olduğunu söylemek bile o kadar kolay değildi.

 

Bu sene Fenerbahçe, Lille’e ve Galatasaray Young Boys’a elenerek Şampiyonlar Ligi hakkını kaybetti. Bu iki takımımız ve Lugano’yu elediği takdirde Beşiktaş, ülkemizi UEFA Avrupa Ligi’nde temsil edecekler. Rakibini elerse Trabzon ve Başakşehir’de Konferans Ligi’nde…

Takımlarımıza başarılar dilerken ne olacağını hep birlikte göreceğiz.

 

DÜNYANIN EN BÜYÜK KULÜBÜ

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Bir Türk dünyaya bedeldir” derken neyin ne olduğunu elbette biliyordu. Bir büyük imparatorluğun çöküşüne yakından tanıklık eden ve bunun travmasını yaşayan Türkler, muhteşem bir İstiklal Savaşı ile Misak-ı Milli sınırlarını korumuş, imparatorluğun küllerinden “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni” kurmuştu. 

Bir Türk dünyaya bedeldir sözünün bir karşılığı vardı.

 

Şimdi de Fenerbahçe, başkan ve yöneticilerin ağzından ve resmi kulüp sitesinden kendini dünyanın en büyük kulübü olarak ilan etti.

Neye göre, kime göre soruları cevapsızdı. Ölçüt ve kıstas neydi soruları da…

Pardon, kimse bu soruları sormadı herhalde.

Yaşa göre mi? Taraftar sayısına göre mi? Elde edilen başarılara ve müzelere sığmayan kupalara göre mi? Kulüp bütçesine göre mi? Kurumsallığa ya da tek adamlığa/başkanlığa göre mi? 

Bunun spesifik ve reel bir cevabı olmasa gerek… Fenerbahçelilik duruşu gibi sübjektif bir cevap hazırdadır herhalde.

 

Peki, dünyanın en büyük kulübü kim?

Dünyanın her yerinden Real Madrid cevabı gelecek iken Madridliler “yanıtı belli bir soruyla neden vaktinizi boşa harcıyorsunuz” diyeceklerdir. 

Bir Galatasaraylı ve Almanya’da Bayern Münih, İngiltere’de Liverpool ve Guardiola sebebiyle Manchester City’i ve İspanya’da Sevilla ile Barcelona’yı destekleyen biri olarak maalesef Real Madrid diyorum. 

Diyorum ama bir Galatasaray’ı onlarca, yüzlerce Madrid ile değişmem.

Takımım da ülkemde “Asrın Şampiyonudur.”

 

BÜYÜK TRANSFER

Ferdi Erenay Kadıoğlu… 24 yaşında Hollandalı bir Türk. Arsinli Baba Feyzullah Kadıoğlu, oğluna Türk ismi vermiş fakat Türkçe konuşmayı öğretememişti. 2018 yılında Fenerbahçe’ye transfer olan Ferdi, tek bir Türkçe röportaj vermemiş/verememişti. 

Alt yaş gruplarında Hollanda milli takımı forması giyen Ferdi, Kanada’dan gelen teklifi de kabul etmemiş, 2022 yılında Türkiye’yi seçmişti.

 

Alt yapı eğitimlerini Hollanda’da alan futbolcu, kanatlarda oynuyordu. Çalışkanlığı, devamlılığı, yetenekleri, çalımları, oyun zekâsı ve öngörüsü ile 8, 10 numara pozisyonlarında da oynayabilirdi.

Vitor Pereira onu sol bekte oynatmıştı. Halef teknik direktörler Jesus ve İsmail Kartal’da bu karardan vazgeçmemiş, Ferdi’yi sol bekte oynatmıştı. 

Sağ ayaklı bir sol bek. Pek de görülmüş bir şey değildi. Hadi, Fenerbahçe sol beki olmadığından Ferdi’yi orada oynatmıştı da milli takım teknik direktörlerine ne oluyordu? Koskoca milli takım orijinal bir sol bek bulamıyor muydu?

Ferdi hem takımında hem de milli takımda çok başarılı oldu. Son Avrupa Şampiyonasında Barış Alper Yılmaz ile birlikte takımımızın en iyi iki oyuncusundan biriydi.

 

Zaten transfer teklifleri alan Ferdi’nin, şampiyonadan sonra transfer yapmaması düşünülemezdi. Avrupa’nın 5 büyük liginin birinde, kafa takımlarda değilse bile başaltı takımlardan birinde rahatlıkla oynayabilirdi. 

Nihayet transferi gerçekleşti Ferdi Kadıoğlu’nun. Fakat bu çok da beklenilen bir transfer olmadı. Ferdi, Premier Lig ekiplerinden Brighton & Hove Albion takımına 30 milyon avro artı bonuslar ile birlikte rekor bir ücrete gitti. 

Muhtemelen sol bek oynamayacaktı. Brighton, orijini sol bek olmayan bir oyuncuya neden bu kadar para versin ki? Premier Lig’de 30 milyon avroların büyük paralar olmadığı söyleniyor lakin ben yine de az olmadığını düşünüyorum.

 

Brighton Teknik Direktörü Fabian Hürzeler’in, Ferdi’yi kanatlarda ya da orta sahada oynatacağını düşünüyor ve umuyorum. Böyle olduğunda ve şansı/kısmeti de yaver gittiğinde Ferdi Kadıoğlu’nun çok önemli bir yıldız olmasını bekliyorum.

Ferdi Kadıoğlu’nu kutluyor ve hayırlı olsun diyorum.

 

BOY AYNASI ve ARŞİVLER

Ferdi Kadıoğlu’nun transferiyle birlikte yine bir havalandık, ayaklarımız yerden kesildi. İşte Türkiye, Türk gençliği ve Türk futbolu buydu. Böyle olması gerekiyordu. 

 

İyi de yakın zamanda boy ölçümüzü alanlar kimlerdi. Fransız Lille, İsviçreli Young Boys. Ki o Young Boys 2010 yılında, evinde 2-2 berabere kaldığı maçtan sonra Kadıköy’de Fenerbahçe’yi de 1-0 yenerek Şampiyonlar Ligi’nden elemişti. 

Trabzon’da Avusturyalı Rapid Wien’e elenmişti.

 

Hiç olmazsa ayağımızın biri yere bassa artık…

 

TÜRKİYE’NİN YERİ

UEFA Şampiyonlar Ligi’nde tek bir tane Türk takımı yok bu sene maalesef. Bir de bu sezon oynayacak olan bazı ülke ve takımları görünce hayıflanmamak elde değil.

 

Futbolda böyle de Türkiye’nin yeri Avrupa’da nerede? Avrupa bizi kıskanıyor desek de akıl ve mantık şampiyonlar liginde diyemez herhalde. O zaman Avrupa ligi mi, konferans mı? Her şeyden önce teşhisi doğru yapıp yer doğru tespit edilmeli. Ona göre doğru ve düzgün bir rota belirlenmeli. 

Malum; ilk düğme yanlış yerden bağlanınca bir daha gömleği düzgün iliklemek mümkün olmuyor. 

 

Not; Bu yazı 27 Ağustos, Salı günü yazılmıştır.

Beşiktaş Lugano’yu 5-1 yenerek UEFA Avrupa Ligi’ne katılmayı hak etti.

Başakşehir 2-0 kazanarak Konferans Ligi’ni hak etti.

Maalesef Trabzon penaltılarla mağlup oldu ve Avrupa’ya veda etti.

 

***30 Ağustos Zafer Bayramımızın 102. yıldönümü kutlu ve mutlu olsun…***