Mustafa Toygar


"GÜL" OLMASAYDI

Arapça “bahar, bahar yağmuru, bolluk ve bereket” mânâlarına gelen, "rba" kökünden türediği ifâde edilen ve "birinci bahar" anlamındaki rebîülevvel ayı Hicri takvimde, Muharrem ve Safer’den sonraki üçüncü Kamerî aydır.


Arapça  “bahar, bahar yağmuru, bolluk ve bereket” mânâlarına gelen, "rba" kökünden türediği ifâde  edilen ve "birinci bahar" anlamındaki 
rebîülevvel ayı
Hicri takvimde, Muharrem ve Safer’den sonraki üçüncü Kamerî aydır.

Rebîülevvel ayı; "Âlemlere rahmet olarak gönderilen" Sevgili Peygamberimiz Aleyhisselâtü Vesselâm Efendimiz'in  dünyayı teşriflerine, İslâm tarihinde bir dönüm noktası olan ve "Yatay bir Mîrâç" diye vasfettiğimiz  "Hicret"e ve "Allâhümme fi'r-Refîkı'l-âlâ" Allah'ım! Beni Refîk-ı Â'lâ'ya ulaştır duâsıyla Allah Resûlü(s.a.v.)'nün En Yüce Dost'a vuslatına ev sâhipliği yaptığı için sevince şükre ve hüzne mesken olan çok özel bir aydır. 

Mîlâdî takvime göre bu yıl 16 Eylül'de başlayan ve 15 Ekim tarihinde sona erecek olan rebîülevvel ayın ilk cumasında teberrüken sizlere "Gül Olmasaydı" başlıklı bir şiirimi gönderiyor ve
hayırlı Cumalar diliyorum.
Bâkî selâm ve muhabbetle...

"GÜL" OLMASAYDI

"Gül” aşkına yaratıldı bu âlem,
Varlık vâr olmazdı “Gül” olmasaydı…
Ne Esmâ-i-Hüsnâ, ne Levh ü Kalem,
Âşikâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Her şey O’nun ile kâimdir el-hak,
“Ol” deyip oldurur O Zât-ı Mutlak,
Hilkatin esrârı vardır muhakkak,
Efsunkâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Ezel’den ervâha gelmezse destûr,
“Belâ”nın sırrında bulmazdık huzur,
Her iki cihanda ufuklara nûr,
Tâcidâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Habîb-i Hüdâ’sız arza can gelmez,
Kur’ân indirilmez, ol Furkan gelmez,
“İkrâ’” hitâbıyla ilk ferman gelmez,
Son ikrâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Mâtem bölüşürdü gökte melekler,
Yeryüzü rahmeti beyhûde bekler,
Üç mevsimde buz tutardı yürekler,
İlkbahar olmazdı “Gül” olmasaydı…

Garip kalmaz mıydı tevhîde dâvet,
Âtıl olmaz mıydı dîne icâbet,
Kâmil îmân ile Hakk’a ibâdet,
Yadigâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Eşref makâmına kul yükselmezdi,
Dünyada, ukbâda bahtı gülmezdi,
Akıl, îmân ile aşka gelmezdi,
Secdekâr olmazdı “Gül”  olmasaydı…

Gönül çöllerinde bulunmazdı su,
Sahrâ, vâha diye kurardı pusu,
İdrâk edilmezdi “İz”in doğrusu,
Kalbe yâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Devr-i câhiliyye meskûn kalırdı,
Hak, hukuk, adâlet suskun kalırdı,
Kul, “güzel ahlâk”tan yoksun kalırdı,
Bahtiyâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Hayat baştanbaşa vîrân olurdu,
Hâl perişan, gözler giryân olurdu,
Canın hükmü kalmaz, bî-cân olurdu,
Berhudâr olmazdı “Gül” olmasaydı…

Gül mevsimi “Gül”den bir mîzân kurmaz,
Dikenler gül olup goncaya durmaz,
Tekbir getirerek yürekler vurmaz,
Gül-i zâr olmazdı, “Gül” olmasaydı…

Hiç ışık gelmezdi arza, semâya,
Gece hükmederdi Güneş’e, aya,
Gönüller İlâhî aşka, sevdâya,
Bestekâr olmazdı “Gül” olmasaydı...

Dr. Mehmet Güneş'in kaleminden