Göktan Ay


Halk müziği kaderine mi terk edildi?

Değerli Halk Müziği Sanatçımız Hale Gür Cumhuriyet Gazetesi’ne konuşmuş. https://www.cumhuriyet.com.tr/kultur-sanat/hale-gur-halk-muzigi-kaderine-terk-edildi-2233726?utm_campaign=Cumhuriyet&utm_medium=5liSlider&utm_source=Anasayfa


Değerli Halk Müziği Sanatçımız Hale Gür Cumhuriyet Gazetesi’ne konuşmuş.

https://www.cumhuriyet.com.tr/kultur-sanat/hale-gur-halk-muzigi-kaderine-terk-edildi-2233726?utm_campaign=Cumhuriyet&utm_medium=5liSlider&utm_source=Anasayfa

GÜR: “Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk Halk Müziği’ne devletin verdiği önemi anlatan Gür “Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, müzik eğitimi almış kişiler Anadolu’ya derleme gezilerine gönderilmiş, derlenen eserler kitaplar halinde yayınlanmış. Radyo yayınları ve TRT’nin kurulmasıyla İstanbul ve İzmir radyolarında benim de mensubu olduğum korolar oluşturulmuş, türküler daha yaygınlaşmış, tüm ülkede sevilir, dinlenir olmuştur. TRT burada tam bir okul görevi üstlenmiştir.”

AY: Bu konuda Muzaffer Sarısözen ve Nida Tüfekçi hocalarınızı rahmetle analım. Yurttan Sesler Korosu’nu kurarak ve devam ettirerek (Bugün maalesef yok), ülkenin her tarafından derlenen türküler yöresel ağıza, diksiyona, şiveye ve tavra uygun olarak çalınıp okunmuştur.

“Ankara Radyosu’ndan Türkiye’ye Açılan Pencere olan Yurttan Sesler, Türk Halk müziğinin ikinci sözlü kültür belleğini oluşturan, geliştiren, aktaran ve yaşatan bir okuldur. Eray Alpyıldız tarafından kaleme alınan “Yurttan Sesler” kitabı, 2018 yılında Gazi Kitapevi tarafından basılmıştır. Üç bölümden oluşan ve kaynakların dipnot sistemiyle gösterildiği kitap toplamda 384 sayfadır. Yazar ilgili dönemin radyo dergilerini, gazeteleri vd. arşiv verileni detaylıca taramış, kaynaklar kısmında bunları belli bir sitemde göstermiştir.” Millî Folklor, 2019, Yıl 31, Sayı 122 http://www.millifolklor.com 125  

Elbette THM’ye can-ruh veren ilk kadroyu da hatırlayalım: “Sarı Recep (Güray), Avni Özbenli, Ahmet Yamacı, Osman Özdenkçi, Ahmet Gazi Ayhan, Mucip Arcıman; ilk ses sanatçıları Turhan Karabulut, Ali Canlı, Nurettin Çamlıdağ, Neriman Altındağ (Tüfekçi), Muzaffer Kıvılcım Akgün, Sabahat Tarabuş (Karakulakoğlu), Emin Aldemir, Seyfettin Sığmaz, Mustafa Geceyatmaz, Nida Tüfekçi, Nezahat Bayram, Aliye Doğançay (Akkılıç), Saniye Can, Muazzez Türüng, Yıldız Ayhan, Selahattin Erorhan, Ahmet Sezgin, Talip Özkan, Özay Gönlüm.

“Faruk Kaleli, Bakır Yurtsever, Bayram Aracı, Picoğlu Osman, Refik Başaran, Hacı Taşan, Neşet Ertaş, Ahmet Özdemir(Kör Ahmet), Abdullah Uluçelik, Ferhat Özyakupoğlu, Mahmut Erdal,  Âşık Kul Veli, Âşık Veysel, Âşık Cevlani, Âşık Ali İzzet, Davut Sulari” yöresel aşık olarak davet edilmişlerdir.

M. Sarısözen, 1940’da Ankara Radyosu “Yurttan Sesler Topluluğu” nu kurdu ve yönetti. 1953’de İzmir Radyosu, 1954 yılında İstanbul ve daha sonraki yıllarda da Erzurum Radyosu Yurttan Sesler Korosu kurulmuştur. 

Nida-Neriman Tüfekçi çifti, uzun yıllar bu geleneği TRT içinde devam ettirmişlerdir. Yeni aşıkların çağrıldığı, yeni derlemelerin yer aldığı, türkülerle ilgili bilgilerin verildiği, ders verici özelliği ile Yurttan Sesler bir okul gibiydi.

Ancak, bu gelenek ne İTÜ TMDK’da ne Konservatuvarlarda, ne de TRT bünyesinde devam ettirilmiştir. Bu bir kayıptır.

GÜR: “Kültür Bakanlığı bünyesinde korolar kurularak Anadolu’nun çeşitli illerinde faaliyete geçmiştir. Devlet Türk Müziği Konservatuarları kurularak gerek TRT ve Kültür Bakanlığı korolarına icracı gerekse Müzik öğretmeni yetiştirilmiştir. Müzik kültürümüzün korunması ve yaşatılması için gereken her şey yapılmış gibidir. Bugün bu kurumlar maalesef Halk Müziğimizi en iyi şekilde icra etme, yöresel özellikleri koruma, kültürümüzün bu en nadide ürünlerini tanıtma, geleceğe taşıma görev ve sorumluluğundan vazgeçmiş görünüyor. TRT artık bir okul değil bir yayın kurumu. Kırk beş yıl görev yaptığım kurumum, küçücük bir kızdan bir prodüktör, ünlü bir sanatçı, koro şefi ve bir hoca yarattı. Bana olanak tanıdı, ben de çalıştım ve her çalışmamı değerlendirdi, ödüllendirdi. Şanslı bir dönem yaşadım. Ancak bu günkü sanatçıların benim kadar şanslı olduğunu düşünmüyorum. Devlet korolarına gelirsek, aynı şekilde kültürümüzü koruma, yaşatma, yayma, tanıtma gibi çaba içinde olduklarını görmüyorum” 

AY: Sn. Gür, bu söylemleri ile Konservatuvarların (53 adet) ve Devlet THM Korolarının (2 adet) / Topluluklarının (4 adet) yeterli çalışma yapmadığını belirtiyor. 

TRT, Konservatuvarların olmadığı, olan Konservatuvarlarda da Türk Müziği eğitimin verilmediği zamanlarda, önemli bir boşluğu doldurmuş Türk Sanat ve Halk Müziği’nin yaşaması, derlenmesi, gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ancak, gerçekte TRT bir yayın kuruluşudur. Müzik kuruluşları  programları hazırlayacak, yayına hazır hale getirecek ve TRT yayımlayacaktır. Ama Müzik Kurumları maalesef, sadece kendine gelen öğrencileri iyi yetiştirmeye çalışmakta,  bunu başaramamaktadır.

Sn. Gür, haklı! Çok sağlam bir kadro, gönülden halk müziğine bağlı, gece-gündüz onunla yaşayanlar, tek TRT var, bir kere çıktınız mı tüm ülke sizi izliyor, daha dikkatli olmak zorundasınız.

Şimdi ise iletişim çağı ile her şey çığrından çıktı.  TRT’ye veya Bakanlık korolarına alınan gençler, özel bir kurs görmeden mikrofona çıkıyorlar. Kanallarda daha çok eller havada eserler isteniyor. TRT Müzik ve TRT Radyolarında hala bilinen eserler/türküler seslendiriliyor. Yeni şarkılara/türkülere yer verilemiyor. Birçok bestekar/halk aşığı  kaderine bırakılmış vaziyette. Soran, çağıran, yaşıyor musun? diyen yok!

Yarışmalar çok yararlı ama bir star çıkarmıyor. Notalar hala yanlış-eksik… Orada da aynı eserleri dinliyoruz. Bir para ödülü işi halletmiyor. TRT ve Bakanlık sanatçıları artık bir konuda anlaşıp, görev dağılımı yapmalıdır.

Müzik insanlarına sorduk: Halk müziği kaderine mi terk edildi? (Bazıları cevap vermedi, bazıları da yazsak ne olacak ki? dedi) 

Sadece bir görüş geldi:

Vural Yıldırım (Müzikolog): Halk müziği elbette ki kaderine terk edilmedi. Sadece çağın dinamiklerini uyum sağlama sürecinde, halk müziğinden rant elde edenler tarafından yağmalandı.

Özellikle 2000 sonrası belediyelerin yoğun "kültür" etkinliklerinden yararlanmak isteyen halk müziği piyasası böylece popüler kültür içinde yön değiştirdi.
TRT sanatçılarının düğün dernek ve halk konserlerinde TRT sanatçı unvanları kullanarak iş yapmaları iş için halk kültüründen odun vermeleri...
Bu arada özellikle halk müziğinin beslendiği kırsalında yalnızlaşması ve kaynağın azalması ciddi anlamda düşünülmesi gerekir.
Halk müziği kaderine terk edilmedi, halk müziği üreticileri yalnızlaştırıldı. Bunda TRT’ nin ve akademik alanın maalesef payı büyük.