Ramazan-ı Şerifimiz tüm İslam âlemine mübarek olsun. Bu akşam Ramazan ayı başlıyor. Eğer istersek hayatımızın en önemli dönemi olarak yaşayabiliriz. Yani önemli bir seçim yapacağız. Yani hayatımızın en önemli seçimi olabilir. Hayatımızı değiştirebiliriz. Manevi çıkmazlarda olanlarımız için çıkmaz sokağı terk ederek bu fırsatı değerlendirerek ana caddeye çıkabiliriz. Manevi hayatını Allah’ın rızası istikametinde sürdürdüğünü düşünenler için ise dünya orucu tutarak takva semalarında bir yıldız olmanın değişimi olabilir.
Haydi Bismillah…
Ramazan, Oruç, Namaz ve Kur’an demek.
Bak âşıklar pîrî ne diyor;
“Oruç, iyi insanla, kötü insanı ayırdeden bir mihenk taşıdır. Sakın bu nasıl olur deme. Çünkü o, hikmetinden sorulamayan Hak’tan gelmiştir. Aslında oruç göklerin ötesinden gelen manevî bir besindir. Bir gök sofrasıdır. Sen oruç tutarak o sofraya konduğun için günahlardan temizlenir, hafifler çok iyi bir hâle gelirsin.”
“Aşkın âdeti, tıpkı bir yemek gibi iman yemek, imanla beslenmektir. Aşk ne ekmek peşinde koşar, ne de can derdine düşer. Onun yemek sofrası, gecenen de, gündüzün de dışında, ötesindedir. Öyleyse oruç nedir? Oruç göklerden gelen gizli, görünmez bir yemeğe çağrıdır.”
Bu kutlu seçimi yapmaya hazır mısınız? Topraktan gelenler yerine göklerden gelen yemeğe gönül kaşığını uzatmaya hazır mısınız?
Bize ömür veren Rabb’imize yakınlaşmak için ömrümüzden bir ayını göklere ağmak için yaşamaktan daha değerli bu dünyada ne olabilir ki? Sadece bir ay dünyayı terket. Korkma kıyamet kopmaz. Kıyamet koparsa da san kârlı çıkarsın. Bu ilahi seferin sonunda bayramı yaşarsan, yaşayabilirsen dünyaya geri dönersin, hem de temizlenmiş olarak. Bırak dünyayı bölüşemeyenler birbirleriyle çekişip dursunlar. Sen, seni çeken göklere ağmanın vakti geldi.
Hazret-i Pîr seni manalar çimenliğine çağırıyor;
“Ey gönül, bu fânî dünyaya, bu toprak yurda neden bağlanıp kalmışsın? Bu ağıldan dışarıya çık. Çünkü sen can âleminin kuşusun. Sen naz âleminin sevgilisisin. Sen sır perdesi altında oturanlardansın. Bu fânî yerde neden oturuyorsun? Kendi hâline bir bak, suret âlemine hapis olmaktan kurtul. Manalar çimenliğine sefer et. Sen, kutsal âlemin kuşusun. Ünsiyyet, dostluk meclisinin nedimisin. Sen bu değersiz yerde kalırsan, yazıklar olur. Bu cihanda hakîki mutluluk, devlet arama, bulamazsın. İki cihanın selametini ona kul olmaklığından iste. Aşk sözünü bırak. Zira o, bir geçit yoludur, bir köprüdür. Sen elinden geldiği kadar Allah’a kulluk et, iyi bir insan ol.”
İyi bir kul olmak için Bismillah…
İyi bir insan olmak için Bismillah…
“Oruç, iyi insanla, kötü insanı ayırdeden bir mihenk taşıdır.”
Sabah akşam hayatımızı doldurup maneviyatımıza yer bırakmayan suya yazılan yazı gibi bir hükmü olmayan meseleleri terk etmeye hazır mısınız? Mevlâna ve Şems gibi Aşk Okyanusu’nun derinliklerine dalmaya var mısınız?
Bu akşam ezanlarla başlayacak olan seçime hazır mısınız? Bir mecburiyetten değil, kendimizi değiştirmek, dünyayı değiştirmek için seçime gidiyoruz. Var mısınız? Hadi canım sende çok büyütüyorsun deme sakın bana. Çünkü Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem Aziz ve Celîl Allah’ın “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir. Mükâfatını da ben vereceğim” buyurduğunu haber verdi.
Aç kalarak değil aşkla geçireceğimiz oruç ayına hazır mısınız? Sen değişeceksin, seninle dünya değişecek.
Âşıklar Pîri’nin müjdelerini oku.
“Ramazan geldi. Aşk ve iman padişahının sancağı erişti. Artık maddî yiyeceklerden elini çek, çünkü göklerden manevî rızıklar geldi, can sofrası kuruldu. Can bedenin hantallığından kurtuldu. Tabiatımızın istediklerinin eli bağlandı. Aşk ve iman ordusu geldi. Sapıklık, imansızlık ordusunu kırıp geçti. Bir bakıma oruç kurtuluşumuzun kurbanı sayılır. Bizim canımız onun yüzünden dirilik kazanacaktır. Madem ki, gönül evine, misafir olarak can geldi, onun uğruna bedenimizi tamamıyla kurban edelim. Sabır, hoş bir buluttur. Ondan hikmet, manevî lütuflar yağar. Bu sebebdendir ki, Kuran-ı Kerîm’de bu sabır ayında nâzil olmuştur. Bizi kötü işler, günahlar işlemeye teşvik eden kirli nefsimiz, arınmaya, temizlenmeye muhtaçtır. Ramazan gelince günah zindanının kapısı kırıldı, can, nefsin esaretinden kurtuldu. Mirac’a çıktı, sevgiliye kavuştu. Bu mübarek ay da gönül de boş durmadı. Ümitsizliğin karanlık perdesini yırttı göklere uçtu. Can, zaten bu kirli dünyaya mensub değildi. Meleklendendi onlara ulaştı. Ramazan günlerinde sırkıtılan merhamet ipine sarıl da şu beden kuyusundaki hapisten kendini kurtar. Yusuf aleyhisselam kuyunun ağzına geldi, seni çağırıyor, çabuk ol vakit geçirme. İsa aleyhisselam isteklerden, beden eşeğinin arzularından kurtulunca, duası kabul edildi. Sen de nefsanî isteklerden temizlen, elini yıka, çünkü gökyüzünden manevî yemeklerle dolu sofrageldi. Haydi elini, ağzını yıka. Ne yemek ye, ne iç, ne de söyle. Hakikate erdikleri, Hakk’ı buldukları için, susup duran ermişlere, gelen mana sözlerini, mana lokmalarını ara.”
Ramazan, Oruç, Namaz ve Kur’an demek.
Ramazan yazılarımda hele Orucu konuşalım, insanı kötülüklerden alıkoyan Namaz’ı da, hidayet rehberi Kur’an’ı da konuşacağız inşallah. Fakat en önemlisi depremi, vefat eden insanlarımızı, yaralılarımızı, yetim ve öksüz kalanlarımızı ve depremzedeleri de farklı bir pencereden bakarak konuşacağız.
Depremde vefa edenlere rahmet, yaralılarımıza şifa, depremzedelere sabrı cemil niyazımla.
Vesselam.