Ahmet Rauf Akay


İYİ PARTİ KONGRELERİ

Hafta sonu İYİ Parti Şanlıurfa kongresindeydik. Spor salonu verilmediği için kongre bir AVM'nin bin kişilik salonunda yapıldı.


Hafta sonu İYİ Parti Şanlıurfa kongresindeydik. Spor salonu verilmediği için kongre bir AVM'nin bin kişilik salonunda yapıldı.

Salon hıncahınç dolu,heyecan ibresi yüksekti. Gençlerin tezahüratı yüzünden sayın Akşener birkaç defa ikaz etmek zorunda kaldı.

Bunları niçin yazıyorum, yalan dinine mensup olanlar her zaman olduğu gibi sosyal medyada tag açıp sn.Akşener'in boş salona konuştuğunu, ilgi görmediğini yazıp durdular. Oysa Akşener'in ilgi görmek için salona ihtiyacı yok, sokağa çıktığında binlerce insan etrafını hemen dolduruyor.

Bütün bunlar İYİ Partiye yönelen ilgiyi kesmek, gözü, kulağı güçte olanları etkilemek için. Seçmen kitlesi içinde güç neredeyse orada olmayı şiar edinmiş geniş bir kitle var. Onları partilerin kadroları, programları, Türkiye'nin içine düşürüldüğü durum ilgilendirmiyor. Onların oy kullanırken tek kriterleri hangi taraf güçlüyse o tarafa doğru seğirtip, hem orada olduklarını göstermek hem de kuvvetten yararlanmaya çalışmak.

İlk konuşmayı Muğla Milletvekili Metin Ergun yaptı, Türkiye'nin ne hale düşürüldüğünü rakamlar ve örneklerle anlattı. Ardından  İYİ Partinin kuruluşundan bu yana görev yapan il başkanı bayrağı başka bir ekibe devretti. Kısa bir konuşma yaptı. Görevi devrettiğini ama İYİ Parti gömleğini ve sorumluluklarını muhafaza ettiğini belirtti. Büyük alkış aldı. Alkışlananlardan biri de Ahmet Eşref Fakıbaba'ydı. Fakıbaba "Şanlıurfalılara güvendiğini, seçmene saygısı nedeniyle milletvekilliğinden de istifa ettiğini "söyledi.

Kongrelerde, mitinglerde vatandaş liderin konuşmasını bekler. Heyecanlarını ona saklar. Liderin her sözüne -duygusal anlamlar- yükler. Kabul etmek gerekir ki, sayın Akşener geçen yıllar içinde -liderliğini- defalarca ispat etti. Öngörülerinin ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. Altılı masada siyaseti en iyi okuyan genel başkan olduğunu ortaya koydu. Umarım Cumhurbaşkanı adayı belirlenirken masada bu engin tecrübe ve uzak görüşlülük dikkate alınır.

Başta da söylemiştim. Gençler tezahüratıyla Akşener'i uzun süre konuşturmadılar. "Dik dur  eğilme/Şanlıurfa seninle" sloganlarına Akşener, salondaki herkesin bu zor şartlar altında dik durduğu için burada olduğunu, İYİ Partinin bir cesurlar hareketi olduğunu belirterek mukabele etti. Seçimin demokrasi ile otoriterlik arasında geçeceğini anlattı. Yakın tarihte örnekler vererek Erdoğan'ın düştüğü hataları anlattı. Yola çıkarken karşılaştıkları engellemelerden, çelmelemelerden bahsetti.  İsveç'te yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'i yırtan kişiye karşı sert ifadeler kullanarak -hükümeti- sorumluluklarını yerine getirmeye, reaksiyonlarını lafta bırakmamaya çağırdı.

Konuşma hem bilgilendirici hem heyecanlandırıcıydı. Uzun zamandır söylüyorum, altılı masanın en büyük eksiği kitlelerin duygularına dokunmamasıydı. Akşener mitinglerde, meydanlarda, salon toplantılarında bunu çok iyi yapıyor. İrticalen konuştuğu için sözlerine duygularını, hislerini yükleyebiliyor. Bu da kitlede karşılık buluyor. Gördüğüm tek eksik sayın Akşener sahneye çıkarken standart bir takdimcinin olmaması. Çünkü heyecan fırtınası takdimle başlar. Takdim iyi olursa konuşma sonuna kadar o tempoda sürer.

Salon toplantılarının, mitinglerin kendine has bir özelliği vardır. Kalabalıklar büyüdükçe duygu dozajını artırıcı bir dil kullanmak gerekir.Çünkü bu tip toplantılara gelenler tıpkı futbol seyircisi gibi gol atmak ve gol atıldıkça bağırmak, deşarj olmak için gelirler. Oradan ayrılırken duygusal olarak doymuş olarak ayrılmak isterler. Aidiyet daha çok duygulara, heyecanlara hitap edilerek oluşturulur. Siyasi bir miting veya salon toplantısında bilimsel yanı ağır basan konuşmalar yapamazsınız. Yaptığınızda dolu gelen kitleyi boş olarak gönderirsiniz. Hele kağıttan okumak daha başta kitleyi konuşmacı ile ilgili menfi bir tutuma sürükler. Onun için bu tip toplantıları birer şarj vesilesi olarak görüp, ona göre konuşmak,hitap etmek gerekir.

İYİ Parti büyüyor, o büyüdükçe etrafındaki kifayetsiz muhterisler de çoğalıyor. İlinde, şehrinde yok olanlar,merkezin koridorlarını doldurarak kendilerine pozisyon arıyorlar. İYİ Partiyi bekleyen en büyük tehlikelerden biri de bu. Siyaset, artık müdahene ehlinin tatmin aracı olmamalı. Yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya, yani halkta, tabanda var olarak yukarıya doğru gidilmeli.Bu hem milletvekillerinin her seçim düşen profilini yükseltecek hem de tabanla tavan arasındaki ilişkiyi güçlendirecektir.