“Ben başıma gelenler değilim. Ben başıma gelenlerden sonra olmayı seçtiğim kişiyim.” Almanya Solingen’den Çetin Ay’ın bu sözleri, siyaset dünyasının özüne ışık tutar nitelikte. Gerçekten de siyasi yaşamda liderleri ve toplumları kalıcı biçimde şekillendiren şey, başlarına gelen felaketler veya krizler değil, bu durumlar karşısında nasıl bir yol izledikleridir.
Tarih bize defalarca göstermiştir ki, aynı türden sorunlarla karşılaşan ülkelerin kaderleri birbirinden çok farklı olabilir. Bu fark, liderlerin siyasi tutumlarından ve aldıkları kararlardan kaynaklanır. Bir toplumun gerçek gücü, krizlere yenik düşüp düşmediğinde değil, krizlere verdiği yanıtların kalitesinde ortaya çıkar.
Siyasi bilinç, geçmişteki başarılardan ya da başarısızlıklardan çok, bunlardan öğrenilen derslerle ilgilidir. Bir ülke ya da lider, karşılaştığı engellerle değil, bu engellere karşı sergilediği tavır ve dirayetle hatırlanır. Asıl mesele, zorlukların kendisi değil, o zorluklar karşısında gösterilen dirençtir.
Bugün siyasi arenaya baktığımızda, Çetin Ay’ın sözleri daha net biçimde anlaşılır. Ekonomik buhranlar, siyasi baskılar, dış etkiler ya da iç çatışmalar belirleyici değildir; belirleyici olan, bunlara karşı verdiğimiz tepkilerdir. Tarihin sayfalarında izi kalanlar, zorluklara yenilenler değil, zorlukları aşmak için cesur kararlar alabilenlerdir.
Çetin Ay bize şunu hatırlatıyor: Geçmiş, kaderimizi değil tecrübemizi şekillendirir. Bugünün siyasi tercihleri, yarının kimliğini inşa eder. Kaderi belirleyen şey geçmişin krizleri değil, bugünün doğru ve kararlı seçimleridir.
Sevilay Ay