Kalite ve Belgelendirme sektöründe 22 yılda neler olduğunu anlatmaya çalışacağım. Meslekte 40 yılını doldurmuş bir teknik eleman olarak yaşayarak içinde bulunduğum Kalite, Belgelendirme, Akreditasyon sektörünün sorunlarını irdelemeye çalışacağım.
Öncelikle belirtmeliyim ki 2000 li yılların başlarında 10-20 Milyar Dolar civarında olduğu tahmin edilen sektör pazarındaki payımızı ihmal edilebilecek milyon dolarlar mertebesine indirdik. Başlangıçta yabancıların elinde bulunan pazarı ele geçirmek veya Pazar payımızı arttırmak gibi MİLLİ bir duygu ile ortaya çıkılmıştı. 1999 yılında TURKAK bu sebeple kuruldu. Uluslararası standartlarla entegre olmuş TSE standartlarıyla Uluslararası kabul görmüş Akreditasyon faaliyetlerimizle sadece Türkiye pazarında değil Uluslararası camiada da layık olduğumuz yeri alacak olmamızın coşkusunu yüreklerimizde duyuyorduk. Ülkemizin Ürün ve Hizmetleri, Yönetim Sistemi Belgeli firmalarımız, Laboratuvarlarımız ve iş hayatındaki Personelimizin de Kalite sektöründeki yerlerini alacakları konusunda ümitlerimiz büyüktü.
2000 yılında 7 yıl danışmanlığını yaptığım bir üniversitenin ISO 9001 belgesi merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ev sahipliğinde Çankaya köşkünde verilmişti. Ancak üzülerek söylemek zorundayım şimdi aynı belgeler parayı verenlere postayla gönderiliyor.
)
Ürün Belgelendirme Kuruluşları (112)
Personel Belgelendirme Kuruluşları (314)
Yeterlilik Deneyi Sağlayıcıları(14)
Referans Malzeme Üreticileri(2)
İyi Laboratuvar Uygulamaları(9)
Sera Gazları Doğrulama Kuruluşları(9)
Olmak üzere toplam 2072 kuruluş akredite edilmiştir. Bunlardan Laboratuvarlar, Deney ve Muayene kuruluşları, Personel Belgelendirme ve Sistem Belgelendirme kuruluşlarının sayıları dikkat çekmektedir. Sayının fazlalığı ilk görünüşte başarı gibi görülebilir. Ancak biz verilen belgelerin piyasadaki itibarı ve hizmet kalitesinin seviyesi konusunda fikirlerimizi beyan edeceğiz.
TURKAK tarafından akredite edilen Laboratuvarların verdiği belgelerde büyük oranda Akreditasyon şartları sağlanmıştır. Ancak piyasada mevcut olan Akreditasyonu olmayan Laboratuvarların verdiği raporların geçerliliği Akreditasyonun önemini zayıflatmaktadır. Akreditasyon Denetçilerinin seçimindeki yanlışlıklar ve denetçilerin farklı, bazen de yetersiz uygulamaları, Laboratuvar personelinin standartlar konusundaki eksikliği sektörde kötü algı oluşturmaktadır. Kamu ve Özel sektör Laboratuvarları arasında hizmet kalitesi açısından fark olmamalıdır.
Belgelendirme Kuruluşlarının sayısında uzun süredir değişim olmamakta, hatta iptal edilenlerle azalma gözlenmektedir. Çünkü hiçbir firma Yönetim Sistemi Belgesi almaya hevesli değildir. Bunun gerekçelerini şöyle sıralayabiliriz:
İhalelerde belge isteme zorunluluğu kaldırılmıştır.(İlk kuruluş yıllarında TURKAK‘ın Akreditasyonu olmayan belgeleri 300 TL karşılığında onaylaması sektöre büyük bir darbe vurmuştur. Daha sonra Kamu Kuruluşları belge şartını kaldırmışlardır.)
Belgelendirmeler gereği gibi yapılmamaktadır.(Adam gün sayısına uyulmamakta, Yetersiz ve tecrübesiz Tetkikçiler, Fiyat rekabeti, …vb). Bu konuda TSE’nin hakkını yememek gerekir. Diğer belgelendirme kuruluşları 3,4,5 hatta daha fazla sürede yapılması gereken denetimleri bir günde bitirmektedirler.
Akreditasyonu olmayan belgelerin piyasadaki varlığı belgelerin değerini düşürmektedir. Akreditasyonsuz ve denetimsiz 8 belgeyi 1000 TL’ye veren kuruluşlar türemiştir ve bunlar hiçbir şekilde denetlenmemektedir.
Özellikle Uzakdoğu veya ABD Akreditasyonlu firmaların denetimsizliği, bu firmaların yazışmalarla ve sahte belgelerle yaptıkları işleri kitabına uydurmaları ve verdikleri belge karşılığında dışarıya ücret ödeyerek belgeleri yasal hale getirmeye çalışmaları ve kural dışı belgelendirme faaliyetlerine engel olacak bir otoritenin bulunmayışı.
Sahte belge verdiği, denetimsiz belge verdiği bilinen firmalar sonraki süreçlerde TURKAK tarafından akredite edilerek adeta ödüllendirilmişlerdir. Belgelendirme firmalarının danışmanlık yapmaları yasak olduğu halde firmalar el altından danışmanlık yaptıkları firmaya belge vermeye devam etmektedirler.
Firmaların aşırı belge, doküman ve kayıt zorunluluğunda boğulması ve işleyişlerine engel olarak görmelerine neden olmuştur. Kurumsal firmaların dışında belge sahibi firmalarda denetim standart şartlarına göre değil piyasa şartlarına göre yapılmaktadır. Firmalara bildirilen planlı denetim öncesinde bir yıllık faaliyetler 2-3 gün içerisinde mış-mış gibi kayıt oluşturularak formlar doldurulmakta ve denetçilere sunulmaktadır. Tüm denetçiler de kabul etmektedir. Akreditasyon kuruluşunun gerekçesi: Akreditasyon gönüllü bir faaliyettir.!!!
TSE yi hariç tutarak, belgelendirme kuruluşlarının yasa dışı olmasına rağmen danışmanlık yapmaları, danışmanlık yaptıkları firmalara belge vermeleri ve bunu kitabına uydurmaları belgelerin değerini düşürmektedir.
Sektörde yetersiz firmalara verilen belgeler ile gerçekten hakkederek belge alan firmaların aynı kefeye konulmaları, belgenin herhangi bir avantaj sağlamaması.
Bir kuruluşun Bakanlıklar, Kamu kuruluşları, Belediyeler yanında TURKAK, TSE, Belgelendirme Kuruluşları tarafından ayrı ayrı denetlenmeleri zaman ve emek israfına ayrıca yüklü maliyetlere sebep olmakta bu da ürün/hizmet maliyetlerine yansıtılmaktadır.
Ürün belgelendirme konusunda TSE açık ara üstünlüğünü sürdürmesine rağmen bazı yöneticilerin yaptığı yanlışlıklar sayesinde zamanında tek tabanca olan MİLLİ kuruluşumuz avantajını koruyamamış, fırsatları değerlendirmekte geç kalmıştır. Yurtdışında Çözüm Ortağı adında kurulan şirketlerle yapılan anlaşmalar yolsuzluklara ve itibar kaybına sebep olmuş, denetim ve hizmet süreleri serbest rekabetle baş edememektedir. Belgelendirmede adam gün sayısına uyma ve Denetçilerin bağımsızlığı TSE nin güçlü ve olumlu yönleridir. Ancak bakanlık ve bazı üst kuruluşlar konumu itibariyle TSE ye tepeden bakmakta ve üst kademede görmektedir. Bu durum denetçini bağımsızlığını ve tarafsızlığı etkilemektedir.
Mesleki yeterlilik Kuruluşunun yeterlilik için ön şartı olan ve bazı yasal şartlarla da desteklenen Personel Belgelendirme kuruluşlarının sayısı kısa sürede artmıştır. Mantar gibi artış gösteren sektörün bir ticaret-para kazanma vesilesi olarak görülmesidir. Yasal zorlama dışındaki personel belgelendirme sektörü canlı değildir. Sınav yapıcı ve gözlemcilerin yeterliliği ve piyasa tecrübeleri yetersizdir. Ancak bu süre içinde kazanılan tecrübeler dikkate alınmalıdır. Bir gözlemci pürdikkat adayı gözlemesi gerekirken öğretmenlikten emekli olduğunu ve artık yatarak para kazandığını söylemişti.
Helal belgelendirme sektörü Uzakdoğu kaynaklı olarak ülkemize geldi. Daha sonraları yerli firmalar ve TSE de helal belgelendirme faaliyetlerine başladı. Sektörde Akreditasyon olmadığı için disiplin ve istikrar sağlanamadı. Kalitesizlik ve Haram(!) bulaştı. Helal akreditasyon kurumu ile ilgili bazı düzenlemeler hakkındaki kanun 1.11.2017 tarihinde kabul edildi ve 18.11 2017 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Güncel olarak HAK tarafından 13 gıda, 1 kozmetik, 1 yemek sunumu 8 laboratuvar akredite edilmiştir.
Ülkemizde işyeri açma ve ruhsat alma konusu Kalite ve Belgelendirme sektörünü doğrudan etkilemektedir. AB ülkeleri ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi işyeri açma ruhsatı verilmeden önce firmaların teknik, kapasite, personel, makine, teçhizat, malzeme tedarik, finans açısından yeterlilikleri bağımsız, tarafsız ve akredite edilmiş kuruluşlar tarafından belgelendirilmelidir. Daha sonra açma izni aşamasında belgelerin sahteliği ve yetersizliği konusundaki sorumlulardan hesap sorularak belgeleri ve akreditasyonları iptal edilmelidir.
Kalite bilinci önce kişinin düşünce sisteminde başlar. Kuruluşların yöneticileri Kaliteli İnsan olmadan kuruluşlar kaliteli olamaz. Kalite Sistemi olmayan kuruluşların Ürettiği ürün ve hizmetlerin kalitesi tesadüflere bağlıdır.
Ancak KALİTE TESADÜFLERLE ELDE EDİLEMEZ. Kalite; İlk defasında, Tam zamanında ve Her Zaman insanın yaşamı boyunca gerekli olan ve kişiliğiyle doğrudan alakalı bir kavramdır. Kalite bir yaşam biçimidir. Kaliteli bir ömür dilerim. 19.11.2022
Sami ÖZTÜRK
İnsan ve Kalite Derneği Başkanı